Rızası gereken eş, aile konutuyla ilgili devir işleminin geçersizliğini, evlilik devam ettiği sürece ileri sürebilir. İşlemin geçersizliği ileri sürülmeden evlilik sona ermiş ise, işlem diğer eşin rızasına bağlı olmaktan çıkar, geçerlilik kazanır. Olayda, evlilik, kocanın 14.10.2004 tarihinde ölümüyle sona erdiğine göre, sağ eşin işlemin geçersizliğini ileri sürme olanağı kalmamış, işlem diğer eşin rızasına tabi olmaktan çıkmıştır. Bu bakımdan konuta ait kooperatif hissesinin satışının iptaline, hissenin ölü Arif Aktaş’a ait olduğunun tespitine karar verilmesini doğru bulmuyorum. Sağ eşin açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekir. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine dayanan dava hakkı, rızası gereken eşe ait olup, ölenin çocuklarının aynı sebeple devrin iptalini dava etme hakları bulunmadığından çocuklar tarafından açılan davanın da bunların aktif dava ehliyetlerinin bulunmaması sebebiyle reddi gerekir....
adına kayıtlı bulunan mesken niteliğindeki taşınmazdaki davalılara ait payın katılma alacağına mahsuben TMK'nun 240/3 maddesi ve miras hakkına mahsuben aynı Yasa'nın 652. maddesi uyarınca iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, TMK'nun 240/3 maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde görev aile mahkemesine ait bulunduğundan mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın talep halinde görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Aile Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek artık değer katılma alacağı terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak müteselsilen (TMK m.641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ...'ın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK m. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir....
Yargılama sırasında, ... mirasçılarından ..., vekili vasıtasıyla verdiği 2.12.2005 hakim havale tarihli dilekçesinde; davacılar tarafından dosyaya sunulan 14.3.2005 tarihli senedin geçerli olmadığını zira okur yazar olmayan, Ayni’nin adı altında bulunan imzanın HUMK nun 297. maddesi hükümleri uyarınca tanıklar ve köy ihtiyar heyeti tarafından onanmadığını belirterek, davaya katılmış ve sadece sözleşmede yazılı olanlar değil, mirasın tamamının bütün yasal mirasçılar arasında aynen taksimini, olmadığı taktirde satılarak bedellerinin paylaştırılmasını ve ayrıca aile konutunun “sağ kalan eş” durumunda bulunan ...’e özgülenmesini istemiştir....
Tapu kaydına “aile konutu şerhi” konulması istenilen taşınmazın davalının babası ... adına kayıtlı olduğu, ...'nin 17.01.2012 tarihinde vefat ettiği ve taşınmazın halen mirasçılar arasında elbirliği halinde mülkiyete tabi olduğu anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan Türk Medeni Kanunun 194/3. maddesine göre “aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. Aile konutu şerhi aile konutu olarak özgülenen ve eylemli olarak aile konutu olarak kullanılan diğer eş adına tapuda kayıtlı taşınmazın tapu kaydı üzerine konulur. Kanunda aile konutu olarak özgülenen taşınmazın tam mülkiyetinin diğer eş adına kayıtlı olması gerektiğine dair bir sınırlandırma bulunmaktadır. Şerhin konulabilmesi için taşınmazın aile konutu olarak özgülenmiş olması ve diğer eşe ait olması yeterlidir. Aile konutu şerhi konulması taşınmaza tam bir koruma sağlamaz....
"davalı tarafından TMK'nın 652. maddesi gereğince açılan dava konusu taşınmazın miras hakkına mahsuben sağ kalan eşe özgülenmesi davasının sonucunda mülkiyet durumu değişebileceğinden ortaklığın giderilmesi davasının sonucu da etkilenecektir. Bu nedenle, davalı tarafından açılan Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2... Sayılı dosyasının HMK'nın 165/1. maddesi gereğince görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası için bekletici sorun yapılması gerekir. Her ne kadar mahkemece, bekletici sorun yapılması istenen bahsi geçen davanın davalı tarafından ortaklığın giderilmesi davasında karar verildikten sonra açıldığı, bekletici sorun yapılamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar açılmış olan ve eldeki davanın sonucuna etki edecek mahiyetteki davanın HMK'nın 165. maddesi gereğince bekletici sorun yapılması gerektiği kuşkusuzdur."...
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde oturma hakkı tanınması isteğine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 240. maddesinde aynen; "Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır..." hükmüne yer verilmiştir. Aile konutu, resmi evli eşlerin birlikte seçtikleri ve ortak aile yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantılarını buna göre düzenlemeyi amaçladıkları konuttur (TMK'nun m. 186, HGK 28.09.2011 tarih, 2011/556 K.)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutunun Özgülenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece davalı erkek adına kayıtlı evin, davacı kadın ve çocuklarına özgülenmesine yönelik kararı, Dairemizin 2015/13166 E., 2016/3643 K. sayılı ilamıyla davacı kadının, evin özgülenmesine ilişkin usulüne uygun açılmış bir davası bulunmadığı halde, bu talebin esası hakkında hüküm kurulduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Bozmadan sonra bu talep hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kesin hüküm oluşturacak nitelikte reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir (HUMK m.438/7)....
ün mirasını reddetmiş, murisin eşi diğer mirasçı ... tarafından miras reddedilmemiştir. Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde sağ eş mirası reddetmemiş ise bunların payı sağ kalan eşe geçer ( TMK md. 613 ). Sağ kalan eş daha sonra vefat ettiğinden Türk Medeni Kanununun 613. maddesi hükmü gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
dan intikal eden 4975 ada 16 parsel sayılı ev ve bahçe nitelikli taşınmazın, aile konutu olarak kullanıldığını ileri sürerek, miras hakkına mahsuben oturma hakkı tanınması istemi ile ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/17 Esas sayılı dosyasında dava açmıştır. Anılan davanın sonucunun beklenmesi, daha sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile davanın kabulü doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının davalıya iadesine, 02.10.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....