Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; İcra takibine konu borcun sebebi müvekkilin eşinin de ortağı olduğu şirketin borcu olup, müvekkilin, eşinin ve tüm ailesinin birlikte yaşadıkları aile konutuna ipotek tesis edildiğini, Aile konutuna müvekkil eşinin açık rızası alınmaksızın bu ipotek tesis edilmiş olup, ipoteğin bu sebeple fekki için müvekkilimin eşi M.Muhittin Evinç tarafından Bursa 8.Aile Mahkemesinin 2021 / 180 E....

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, davalı erkek adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması talebine ilişkindir. Evlilik; boşanma kararıyla sona ermiş ise Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin "aile konutuna" sağladığı koruma da sona erer. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 03.04.2014 tarihli karardan sonra, dava konusu taşınmazın maliki olan davalı eş ile davacı, aynı mahkemenin 21.07.2015 tarihinde kesinleşen 2013/240 esas ve 2014/328 karar sayılı ilamı ile boşanmıştır. Evlilik boşanma ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olmaktan artık çıkmış, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin konuta sağladığı koruma sona ermiştir. Bu halde dava konusuz hale gelmiştir....

    davacı müvekkili tarafından aile yaşantılarını sürdürdükleri tek mesken olan bu evin elden çıkmaması için Trabzon Aile Mahkemesinin 2015/146 Esas sayılı dosyası ile aile konutu şerhi tesisi ve ipoteğin kaldırılması taleple dava açtıklarını ve ertesi gün icra dosyasındaki satış işlemlerinin durdurulması yönünden tedbir kararı verildiğini, uyuşmazlık bilinmesine rağmen icra dosyasındaki satış işlemlerine devam edilerek 22/11/2016 tarihinde gerçekleşen ihale ile cebri icra neticesinde davalı banka tarafından davacı müvekkilinin aile konutu olarak kullandığı meskeni alacağa mahsuben satın aldığını, müvekkilinin yıllarca aile konutu olarak kullanmış olduğu meskenin hatalı yargılama ve işlemler sebebiyle elinden alındığını, dolayısıyla huzurdaki davayı açtıklarını, bahse konu meskenin cebri icra sonucu el değiştirmesinin taşınmazın aile konutu niteliğini ortadan kaldırmayacağı gibi kanun metninde cebri icra yolu ile gerçekleşen satışlara ilişkin bir hükmün de yer almadığını, müvekkilinin hukuka...

    Dava menfi tespit davası olup ilk derece mahkemesince davanın 'aile konutuna dayalı tapu iptal ve tescil davası' olarak nitelendirmesi doğru görülmemiştir. Dava menfi tespit davası olup, aile mahkemesinin görev alanına giren işlerden değildir. Görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu dikkate alındığında ilk derece mahkemesince eldeki davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken aile mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru görülmemiştir. Mahkemece davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılarak, davanın ipoteğin geçersizliğine dayalı menfi tespit davası olduğu dikkate alınarak tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda işin esasını çözmesi gerekirken hatalı niteleme ile değerlendirme yapılması doğru görülmemiştir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK'nın 194. maddesi kapsamında, diğer eşin açık rızası olmaksızın aile konutunun devri işleminin iptali ile eski malik adına tescili ve taşınmaza aile konutu şerhi işlenmesi istemine ilişkindir. TMK'nın 194. madde hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "konulmuş olmasa da" eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir....

    AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 19/04/2018 NUMARASI : 2018/13 ESAS 2018/378 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali ve Tescil KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı T1 Çifçi vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı T3 ile 13/05/2011 tarihinde evlendiğini, bu evliliklerinden Bora isminde bir çocuklarının olduğunu, Kayseri ili Talas ilçesi 1046 ada 1 parselde kayıtlı Mevlana Mah Karasu Cad 46/11 Daire Numaralı Anayurt adresinde kayıtlı taşınmazın 2014 yılı Eylül ayında belli miktarı müvekkil tarafından, geri kalan kısmı ise Türkiye Finans Bankasından kredi kullanılarak satın alındığını, kredinin büyük bir kısmının müvekkili tarafından ödenmekteyken davalı eş T3 ile aralarında yaşanan çeşitli sorunlar nedeniyle davalı eşin evi terk ettiğini, uzun süre eve gelmediğini, taşınmazın aile konutu olarak kullanılmakta iken 16/10/2015 tarihinde davalı Mustafa'nın yakın arkadaşı ve aile dostu olan davalı T5 ve eşinin aile konutuna gelerek evi satın aldıklarını ve evi boşaltmasını...

    Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 29.01.2015 gün ve 346-19 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının murisi tarafından verilen 05.11.2004 tarihli muvafakatnamenin davalı mirasçı tarafından iptâli nedeniyle yapılan iş bedeli, kâr kaybı ve manevi tazminatın tahsili talep edildiğinden ve bu haliyle uyuşmazlık zeytinyağı fabrikası kurulmasına ilişkin adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığından, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 02.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davacı ..., taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğunu öne sürerek 17.10.2012 tarihli, davalı ...’ye verdiği muvafakatnamenin iptali ve zilyetliğinin tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 01.12.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....

        Hukuk Dairesi Davacı, davalı Kurum'un davacıdan aldığı 26.05.2014 tarihli muvafakatnamenin tüm sonuçları ile birlikte iptaline, taşınmaz üzerine konan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi üzerine davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi....

          istemediği ve aile konutuna dönmek istediği, bu nedenlerle, bu aşamada, davalının başka bir konutta oturmasının, dava konusu taşınmazın ''aile konutu'' vasfını değiştirmeyeceği" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu