Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Evlilik ölümle veya boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunun 194. maddesinin “aile konutuna” sağladığı koruma da sona erer ve rıza alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Davacı ile aile konutu üzerinde ipotek tesis ettiren eşi İbrahim'in evliliği, İbrahim'in yargılama devam ederken 31.05.2012 tarihinde ölümü ile sona ermiştir. Evlilik ölüm ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybetmiştir. Diğer bir ifadeyle evliliğin sonlanmasıyla aile konutu ile kira sözleşmesini feshetme, devretme ve üzerindeki hakları sınırlandırmaya ilişkin kısıtlama "kendiliğinden" ortadan kalkar....

    Davacı kadın ve davalı T7'in görevsizlik kararına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; Davacı kadın dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazların aile konutu olduğunu, davalı kocanın, açık rızasını almadan taşınmazları kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaparak devrettiğini beyan ederek taşınmazların tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescilini talep etmiştir. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacının dava konusu taşınmazlarla ilgili talebi, dava dilekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere TMK'nın 194. maddesinden kaynaklanan aile konutuna dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir. Öyleyse, bu belirlemeye göre istek, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanunun 4. maddesinde yer alan aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlerden olup görevli mahkeme aile mahkemeleridir....

      Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin "direnme gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere Türk Medeni Karınım madde 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemiz, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "Konulmuş olmasa da" eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konukluğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı ...Ş. avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı avukat, davalılar ... ve ... ...'ın çocukları ... ...'ın davalı bankaya olan borcu için aile konutuna konulan ipotek nedeniyle açılacak davalar konusunda bilgi verildiğini ve ücret sözleşmesi imzalandığını, ... 2. Aile Mahkemesi'nin 2008/1564 E sayılı dosyası ile aile konutuna konulan ipoteğin iptali davası açtığını, 3 yıl boyunca bu davayı takip ettiğini, davalıların diğer davalı banka ile görüşerek karar aşmasındayken taşımazlarını haricen satarak 300.000,00TL'yi bankaya ödediklerini ve davalı bankanın da ipoteği kaldırığını, 25.10.2011 tarihinde de ...'...

          -Dava konusu olup aile konutu olarak özgülenen taşınmazın tapu kaydı üzerine “evlilik birliği sürerken” aile konutu şerhi konulmuştur. Aile konutu şerhi hukuki varlığını ancak evlilik birliği geçerli olduğu sürece sürdürebilmektedir. Taraflar arasındaki evlilik birliği sonlandığında dava konusu taşınmaz aile konutu özelliğini “kendiliğinden” kaybeder. Başka bir anlatımla aile konutuna ilişkin şerh “yolsuz” hale gelir. Evlilik birliğinin sona ermesi sebebiyle aile konutu şerhinin “kaldırılması” istemi “mahkemeye” değil de ilgili “Tapu Sicil Müdürlüğüne” malik olan eş tarafından yapılabilir/yapılmalıdır....

            Dava konusu olup aile konutu olarak özgülenen taşınmazın tapu kaydı üzerine “evlilik birliği sürerken” aile konutu şerhi konulmuştur. Aile konutu şerhi hukuki varlığını ancak evlilik birliği geçerli olduğu sürece sürdürebilmektedir. Taraflar arasındaki evlilik birliği sonlandığında dava konusu taşınmaz aile konutu özelliğini “kendiliğinden” kaybeder. Başka bir anlatımla aile konutuna ilişkin şerh “yolsuz” hale gelir. Evlilik birliğinin sona ermesi sebebiyle aile konutu şerhinin “kaldırılması” istemi “mahkemeye” değil de ilgili “Tapu Sicil Müdürlüğüne” malik olan eş tarafından yapılabilir/yapılmalıdır....

              NOTER BELGESENİN İPTALİ hukuksal nedenine dayalı davada terekeyi oluşturan /temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, tüm mirasçılarının davada temsil edilmesi gereklidir. (TMK'nın 640 vd) Öte yandan aktif dava ehliyeti tamamlandığı takdirde dahi huzurdaki dava noter belgesinin iptali istemine ilişkin olduğundan mahkememiz davayı görmeye görevli değildir. Zira davacıların iddiası muvafakatnamelerin geçersiz olduğu, yok hükmünde olduğu,şekil şartlarına uygun düzenlenmediği, noterlerin uyması gereken prosedüre uygun olarak düzenlenmediğini, Noterlik tarafından düzenlenen belgenin iptali istemine ilişkindir. Dava konusu dilekçede açıkça noter belgesinin iptali olup, belge içeriğinin mali hakların 25 yıl süre ile davalıya verilmesine ilişkin olması mahkememizi görevli hale getirmemektedir....

              NOTER BELGESENİN İPTALİ hukuksal nedenine dayalı davada terekeyi oluşturan /temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, tüm mirasçılarının davada temsil edilmesi gereklidir. (TMK'nın 640 vd) Öte yandan aktif dava ehliyeti tamamlandığı takdirde dahi huzurdaki dava noter belgesinin iptali istemine ilişkin olduğundan mahkememiz davayı görmeye görevli değildir. Zira davacıların iddiası muvafakatnamelerin geçersiz olduğu, yok hükmünde olduğu,şekil şartlarına uygun düzenlenmediği, noterlerin uyması gereken prosedüre uygun olarak düzenlenmediğini, Noterlik tarafından düzenlenen belgenin iptali istemine ilişkindir. Dava konusu dilekçede açıkça noter belgesinin iptali olup, belge içeriğinin mali hakların 25 yıl süre ile davalıya verilmesine ilişkin olması mahkememizi görevli hale getirmemektedir....

                İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Alacaklı T3 tarafından Hendek İcra Müdürlüğü'nün 2015/1785 esas sayılı dosyası ile müvekkilinin eşi olan Lütfü Deniz aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin eşi olan Lütfü Deniz'in haline münasip tek konutuna İİK md. 82/12'ye aykırı olarak haciz şerhi işletildiğini, müvekkilinin eşinin 3. kişiye olan borcu nedeniyle yapılan icra takibini ve aile konutu olarak kullanılan davaya konu eve haciz işlemi uygulandığını aile konutu şerhi işlendiği gün 19/02/2021 tarihinde tapudan öğrendiğini, Anayasa Mahkemesi'nin 12/12/2019 tarihli 2016/10454 başvuru numaralı Emine Göksel kararında (8 Nisan 2020 tarihli ve 31093 sayılı Resmi Gazete) taşınmazın üzerine konulan hacizden doğrudan etkilenecek başvurucunun aile konutuna ilişkin güvencelerden yararlanarak meskeniyet iddiasıyla dava açabileceğinin belirtildiğini, dolayısıyla mahkemenin dava ehliyetine ilişkin daraltıcı yorumunun Anayasa'nın 20 ve 41. maddelerindeki...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalının 39 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 6292 sayılı kanun kapsamında kalan haklarını muvafakatname ile 3. kişiye devretmesine rağmen idareye bilgi verilmemesi ve idaredeki iş yoğunluğundan faydalanılması sonucu taşınmazın akdi halef ... adına tescil edilmesi gerekirken, sehven yapılan işlemle davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın 74,94 m2’sinin tapu kaydının iptali ile belediye adına tescilini, müdahalenin menini istemiştir. Davalı, dava dışı oğlu ... 'a verdiği muvafakatnameden taşınmazı satın almadan 5 ay önce vazgeçip durumu oğlu Erol'a ve Milli Emlak Müdürlüğüne ihtar ile bildirdiğini, muvafakatnamenin hükümsüz kaldığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu