Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kooperatif vekili tarafından davanın kabulü, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmaz kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Üzerindeki İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından "ipoteğin kaldırılması" talebi hakkında verilen hüküm yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava konusu taşınmazın "aile konutu" olarak kullanıldığı tartışmasızdır. Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz (TMK m. 194/1)....

      Mahallinde yapılan keşif sonrasında bilirkişi tarafından düzenlenen raporda zemin üstü birinci katta bulunan bölümün aile konutu olarak kullanıldığının belirtilmesi üzerine mahkemece davalı eş hissesi üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına ve bu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, kararın istinafı üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ipoteğin aile konutu olarak kullanılan daire ile sınırlı olmak üzere kaldırılmasına, aile konutu olarak kullanılan konut üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiştir. Dairemizin 03.03.2015 tarih, 2014/20775 Esas, 2015/3452 Karar sayılı ilamında; “Mahkeme infaza elverişli hüküm kurmak zorundadır. Arsa üzerindeki binanın bulunduğu kısmın, arsanın bütününden ifraz edilmesi ve bağımsız bir tapuya bağlanması mümkün olmadığına göre, taşınmazın tamamı üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekir....

        Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğindeki bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından "açık rızası bulunmadan" davalı banka lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını talep etmiş, davalı banka ise davacının ipotek işlemine rızasının bulunduğunun belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutun devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "konulmuş olmasa da' eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır....

        Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde mahkemece Dairemizin 30.10.2017 tarihli bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamı doğrultusunda aile konutu olarak belirlenen bölüm üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, aile konutu olarak tespit edilen bölümün değeri olan 106.100,00 TL için ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 23.09.2019 tarih, 2019/5614 esas ve 2019/9006 karar sayılı düzelterek onama ilamının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan sebeple hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

          Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden davacı ile davalı Müşerref'in evli oldukları davaya konu taşınmazda 2010 yılından bu yana oturdukları, ipoteğin 2012 yılında tesis edildiği, ipotek tesis tarihinde taşınmazın tarafların aile konutu vasfında olduğu, yapılan keşif, aldırılan bilirkişi raporu, fotoğraflar ve mernis kayıtları ile sabit olup taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması talebinin kabulünde hukuka aykırılık görülmemiştir. İpoteğin fekki istemine gelince; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir....

          Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması istemlerine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğinde bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından “açık rızası bulunmadan" davalı banka lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı banka, davacı kadının ipotek konulmasına muvafakati olduğunu, ayrıca, dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair bir şerhin bulunmadığını, bankanın iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

            Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “Kurucu” değil “Açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “Emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “Belirli olan” bir işlem için verilebilir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı malik olmayan eş, aile konutu niteliğinde bulunan taşınmazın, malik olan davalı eş tarafından "açık rızası alınmadan” davalı şirket lehine ipotek ettirildiğini ileri sürerek, aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece ipoteğin tarafların oğlunun borcundan dolayı tesis edildiğini ve davacının bu işlemden haberi olduğunu, hakkın açıkça kötüye kullanılmasının korunmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVALILAR : 1- Türkiye Halk Bankası A.Ş. 2- ... DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması ve Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, hak sahibi eş tarafından diğer eşin rızası alınmadan, davalı banka lehine verilen aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması isteğine ilişkindir (TMK m. 194). Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir....

                  UYAP Entegrasyonu