Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK'nın 4. maddesinde münhasıran Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanına giren miras payına mahsuben aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine ilişkin olan ve 20.06.2016 tarihinden sonra verilen kararlar temyiz kanun yoluna tabi değildir. Bu nedenle temyiz dilekçesinin reddiyle dosyanın mahalline iadesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle HMK'nın 362/1-b maddeleri uyarınca davacı vekilinin temyiz talebinin reddine, dosyanın mahalli mahkemeye İADESİNE, 05.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tapu İptali-Tescil-Katkı Payına Dayalı Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Talep, aile konutu niteliği olmayan eşe ait taşınmazın katkı payı nedeniyle yarı payının tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili, bu olmadığında yarı pay karşılığı katkı payı alacağına hükmedilmesine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2012 tarihli 2012/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 20.12.2012 (Prş.)...

      Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu (eski 835 ada 1 parsel) yeni 3161 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacı ile davalının 103/614’er pay ile paydaş oldukları, tapu kaydında “ .... ve ...’e ait hisselerin intifa hakkı ... ile ...’e aittir.” şerhinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; TMK 794.maddesinde “İntifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabilir. Aksine düzenleme olmadıkça bu hak, sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlar.” hükmü yer almaktadır. Hal böyle olunca; çekişme konusu davacının paydaşı olduğu taşınmaz üzerinde ... ve ... lehine intifa hakkı bulunması nedeni ile davalının savunması doğrultusunda intifa hakkı sahiplerinin sağ olup olmadıklarının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetli olmamıştır. Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir....

        Mahkeme, davacı ... ile davalının boşandıklarını bu boşanmaya davalının kusurlu hareketlerinin sebebiyet verdiğini, davalının eşini ölümle tehdit suçundan cezalandırıldığını bu nedenle intifa hakkının terkinini istemekte davacıların yararı bulunduğunu belirterek davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmü davalı temyiz etmiştir. Dava, intifa hakkının terkini istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür. Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur (TMK.m.795)....

          İcra Müdürlüğü’nün 2016/14994 sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi başlatıldığını, davaya konu taşınmazın aile konutu olarak tanımlanabilecek nitelikte olmadığını, davaya konu taşınmazın arsa nitelikli olduğu ve doğrudan doğruya özgülenen bağımsız bir bölüm olmadığını, iyi niyetli olan davalı bankaya karşı ipoteğin fekki talebinde bulunamayacağını, MK m 194 gereği aile konutu kavramının hüküm ifade edebilmesi için taşınmazın aile konutu olduğu hususunda üçüncü kişilerin haberdar edilmesi gerektiği kaldı ki ipoteğin tesis edildiği tarih olan 26/08/2016 tarihinde davaya konu taşınmazın kaydında aile konutu şerhi bulunmadığı, bu durumun tapu kayıtları ile de sabit olduğu, ayrıca aile konutu ile ilgili düzenlemenin tapu siciline itimat prensibini bertaraf etmeyeceğini, aile konutu şerhi bulunmayan davaya konu taşınmaz üzerinde davalı banka lehine tesis edilen ipotekte davalı bankanın iyi niyetinin korunacağını ve ipoteğin geçersizliğinden söz edilemeyeceğini...

          Davalı cevabında, dava konusu taşınmazın eşi ... ait olduğunu, oğlu Zekeriya’nın eşini kandırarak taşınmazı satın aldığını ancak üzerinde eşinin intifa hakkı olduğunu, taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur Yargılama sırasında davacı vekili, alacak talebi yönünden davadan vazgeçtiklerini beyan etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazda davalının müdahalesinin önlenerek tahliyesine, davacının alacakla ilgili talebinden vazgeçmesi nedeniyle bu talebin reddine dair verilen karar; davalı vekili tarafından, taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğundan bu şerh kaldırılmadan dava açılamayacağı, reddedilen alacak nedeniyle kendileri lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiği belirtilerek bozulması istenmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Ortaklığına Dahil Malların Tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal ortaklığına dahil malların tasfiyesi davasının kabulüne dair ... 1. Aile Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, muris ... ile noterde düzenleme şeklinde mal ortaklığı sözleşmesi yaptıklarını, sözleşme gereğince malların tasfiyesi ve aile konutu ile ev eşyalarının payına mahsuben mülkiyet hakkının, olmadığı takdirde intifa hakkının davacıya bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, sadece muris adına kayıtlı taşınmazların değil, davacı adına kayıtlı olan taşınmazlarında TMK ve ortaklık sözleşmesi gereğince, tasfiye anındaki kişisel mallar ve ortaklık kapsamındaki mallar belirlendikten sonra tafiyeye karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

              Dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Aile konutu üzerinde lehine ipotek tesis edilen davalı bankanın, ipotek tesisine ilişkin işlemden önce, konut üzerinde hak sahibi olan kocadan, eşinin işleme rızasının gerektiğini bildirerek, bu rızayı gösteren yazılı belge istediği, konut üzerinde hak sahibi olan davalı kocanın da, eşinin ipotek tesisine rızası bulunduğuna dair 15.06.2009 tarihli imzalı muvafakatname sunduğu, buna dayanılarak aynı tarihte ipotek tesisinin gerçekleştirildiği, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu belgedeki imza, rızası gereken eşe ait ise, ipotek tesisine ilişkin işlem yapıldığı andan itibaren geçerli olacaktır. O halde, davalı banka tarafından sunulan ve davacı kadına ait olduğu iddia edilen muvafakatname ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....

                Kanun koyucu zımni rızayı yeterli görseydi, “diğer eşin rızasından” söz etmekle yetinir, “açık rıza” demezdi ve rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmaksızın kendisine rıza verilmeyen eşe, hakime başvurma imkanı (TMK. m.194/2) tanımaya da gerek duymazdı. Olayda, aile konutu, hak sahibi olan davalı eş tarafından davacı eşin rızası alınmadan 27.3.2007 tarihinde diğer davalılara devredilmiş, sonradan da bu rıza alınmamıştır. Bu durumda devir işlemi geçersizdir. Tapu kütüğünde konutla ilgili bir şerh bulunmadığına göre, devralanların iyiniyetli olması durumunda kazanımları korunur. (TMK. m.1023) Bu konudaki iyiniyet, yapılan işlemin aile konutuyla ilgili ve işlemi yapanın evli olduğunu bilip bilmemekle ilgilidir. Toplanan deliller, devralan davalıların iyiniyetli olduklarını da göstermemektedir. O halde, devir işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. Hükmün açıklanan sebeple bozulması düşüncesindeyim....

                  GEREKÇE :Dava ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması taleplerinden ibarettir. HMK 355 nci madde gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak ,kamu düzenini ilgilendiren konularda da re'sen inceleme yapılmıştır. Aile konutu şerhi konulması talebinin hukuki yarar sebebiyle usulden reddine ilişkin istinaf başvurusu bulunmamaktadır. Tüm dosya kapsamı ile; Mahkemece;"... 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "Konulmuş olmasa da" eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “Kurucu” değil "Açıklayıcı" şerh özelliğini taşımaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu