Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, TMK'nun 194. m.sinden kaynaklanan aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. TMK'nun 194. m.sine göre eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı ve davalı banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dairemizin 20.12.2018 tarihli iade ilamı ile; davalı eşe gerekçeli karar ve davacının temyiz dilekçesinin tebliği için ayrı ayrı düzenlenen mazbatalarda beyanda bulunan ilgilinin imzadan kaçınıp kaçınmadığı belli olmadığından yapılan tebligatların usulsüz olduğu, bu sebeple gerekçeli karar ile davacının temyiz dilekçesinin davalı eşe usulüne uygun tebliği ile cevap ve temyiz süresi de beklenildikten sonra ve davalı bankadan eksik 3.822 TL temyiz nispi harcın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 434/3. maddesinde gösterilen usul uygulanılarak temyiz edenden tahsili ile buna ilişkin makbuzun dosyaya alınmasından sonra gönderilmek üzere dava dosyasının...

    Dosya incelendiğinde; dava konusu 31 ada 777 parsel niteliğinde meskenin davacı kadın ve davalı T4'un aile konutu olarak kullanıldığı, taşınmaz üzerinde 2005 tarihinde 80.000,00 TL bedelli ve 2006 tarihinde 30.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiği, 28/04/2010 tarihinde davacı kadının talebi üzerine taşınmaza aile konutu şerhi işlendiği, 20/10/2016 tarihinde ise davacı kadının Elazığ Tapu Müdürlüğü'ne başvurarak "aile konutu şerhinin taşınmaz aile konutu niteliğini kaybettiğinden terkinini talep ederim" beyanıyla şerhi kaldırdığı ve aynı gün erkek eşe ait dava dışı şirketin borçlarının temini için davalı Banka lehine 620.000,00 TL bedelli ipoteğin ipotek tesis edildiği, 04/04/2017 tarihinde yeniden aile konutu şerhinin tapu kaydına işlendiği anlaşılmaktadır. Bütün hakların kullanılmasında ve borçların ifasında uyulması gereken dürüstlük kuralı ve hakların genel sınırlarını oluşturan hakkın kötüye kullanılması yasağı, kamu düzeni ihtiyaç ve gerekleri nedeniyle konulmuş kurallardır....

    Bu düzenleme ile malik olmayan eşe, aile konutu ile ilgili tapu kütüğüne şerh verilmesini isteme hakkı tanınmış, eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü “aile birliğinin’’ korunması amacıyla sınırlandırılmıştır. Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa dahi aile konutuna ilişkin olarak; eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek, aile konutunu devredemeyecek ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacaktır. Malik olmayan eşin izni için şekil şartı bulunmamakla birlikte, iznin açık olması gerekmektedir. Açık rızanın varlığını ispat yükü ise aile konutu ile ilgili tasarrufta bulunana aittir. 16. TMK’nın 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir....

      Dava konusu taşınmaz, arsa vasfında olsa da, fiili olarak üzerinde iki katlı binanın bulunduğu, alt katın davacı ve davalı eşin birlikte yaşadıkları konut olduğu, tarafların kullandıkları eşyaların halen bu konutta kullanılır şekilde bulunduğu, üst katta davalı eş ile diğer davalının evlilik dışı birlikte yaşadıkları toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu durumdan rahatsız olan davacının, İstanbul'a çocuklarının yanına gidip onlarla kalıyor olması, eşyaların halen dava konusu konutta bulunması ve taraflar arasındaki evlilik birliğinin devam etmesi karşısında, iki katlı taşınmazın alt katının aile konutu vasfında olduğunun ve davalı ...'nin aile konutunun üst katında davalı eş ile birlikte yaşıyor olması karşısında taşınmazın aile konutu olduğunu bildiğinin kabulü gerekir. Davacının bu konutu haklı sebeple terk etmiş olması, konutun aile konutu vasfını ortadan kaldırmayacağı gibi, devralan diğer davalının konutun aile konutu olduğunu bildiği de sabit olup, iyiniyetli sayılamaz....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından, ipoteğin kaldırılması talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava konusu taşınmazın aile konutu olarak özgülendiği tartışmasızdır. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi gereğince, taşınmaz üzerinde hak sahibi olan eşin tasarrufu, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. Bu rıza alınmadan hak sahibi olan koca, oğlu .....'a verdiği vekaletname ile, taşınmaz üzerine .... lehine 20.01.2011 tarihinde ipotek tesis ettirmiştir. Bu tarihte tapu kütüğünde "aile konutu" olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığına göre, lehine ipotek tesis edilen üçüncü kişinin kazanımı iyiniyetli olması halinde korunur (TMK md. 1023)....

          Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Evlilik ölüm ile sona erdiğinden dava tarihi itibariyle aile konutu vasfı kalmayan taşınmaza aile konutu şerhi konulamaz ise de davacının aile konutunun ve ev eşyasının kendisine özgülenmesine dair yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının varlığı tartışmasızdır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının kabulü gerekmektedir....

          Bu düzenleme ile malik olmayan eşe, aile konutu ile ilgili tapu kütüğüne şerh verilmesini isteme hakkı tanınmış, eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü “aile birliğinin’’ korunması amacıyla sınırlandırılmıştır. Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa dahi aile konutuna ilişkin olarak; eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek, aile konutunu devredemeyecek ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacaktır. Malik olmayan eşin izni için şekil şartı bulunmamakla birlikte, iznin açık olması gerekmektedir. Açık rızanın varlığını ispat yükü ise aile konutu ile ilgili tasarrufta bulunana aittir. TMK’nın 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir....

          Buna göre, kök muris F… …'nın çocuksuz olarak vefat etmesi nedeniyle, anılan madde uyarınca sağ kalan eşe mirasın dörtte birinin mülkiyeti ile beraber yarısının intifa hakkı verilmiş; kalan mülkiyet ve çıplak paylar, o tarihte sağ olan kardeşleri arasında paylaştırılmıştır. Burada önemle vurgulanması gereken husus; ikinci zümre ile birlikte mirasçı olan sağ eşin mirasçılığı ve miras payı kanundan doğduğu gibi, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 444. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sağ eşin intifa ya da mülkiyete ilişkin bir seçimlik hakkı söz konusu değildir. Bir başka ifadeyle sağ kalan eş, murisin külli halefi olmakla ¼ ¼ oranında tam miras hakkını elde etmekte, ½ oranında ise bir kanuni intifa hakkı sahibi durumuna geçmektedir (Prof. Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku, İstanbul 1978, s: 97). Şu hale göre, murisin sağ kalan eşinin tam mülkiyet ve intifa hakkına ilişkin hak sahipliği ve bunların oranları, sağ kalan eş hayatta bulunduğu sürece ayakta kalacaktır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazla ilgili olarak mülkiyet veya intifa hakkı tanınması talebiyle birlikte ortaklığın giderilmesi istenmiş ise de ortaklığın giderilmesine ilişkin dava ile ilgili olarak tefrik kararı verilmiş olup, görülmekte olan dava sadece aile konutu şerhinden kaynaklandığından 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 24.01.2014 tarihli ve 2014/1 sayılı Kararı uyarınca ve davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 2. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu