Lokantasının işletmeciliği konusunda adi ortaklık yaptıkları, davacının %25, davalının ise %75 oranında paylarını olduğunu, davalının yönetici ortak olduğu,davacının mahkeme aracılığı ile yaptırdığı tesbite göre işletmenin zarar ettiği hususları taraflar arasında ihtilaflı değildir. Davacı, kar payının tahsili ve yönetici olarak atanması için eldeki davayı açmıştır.Davalı ibraz ettiği 4.4.2004 tarihli sözleşme ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verildiğini,fesih ve tasfiyesinin buna göre yapılması gerektiğini, davanın yersiz olduğunu savunmuştur. Mahkemece taraflar arasında imzalanan fesih sözleşmesine göre adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, ancak tasfiyenin tayin edilen memur eliyle yapılmasına karar verilmiştir.Davalı tarafından dosyaya ibraz edilen ve davacı tarafça imzası inkar edilmeyen 4.4.2004 tarihli fesih sözleşmesi içeriğine göre işletmedeki malzemenin satış bedelinin adi ortaklık hisseleri oranında taksimi kararlaştırılmıştır....
Hal böyle olunca Mahkemece; adi ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesinin ayrı ayrı hukuki işlemler olduğu, tarafların sona eren ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşamadıkları gözetilerek, ortaklığın sona ermesinin yasal sonucu olan tasfiyenin de yukarıda açıklanan sıra ve yöntem izlenerek bizzat yaptırılması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yönler dikkate alınmadan, sadece ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru tayinine karar verilmesi, ayrıca tasfiye biçiminin açıklanmaması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. VI....
Dava; sona erdiği taraflarında kabulünde olan adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir. Davacı, adi ortaklığın sona ermesine rağmen tasfiye işleminin yapılmadığını ileri sürmüş, davalı ise 08.10.2009 tarihli protokol ile ortaklığın fesih ve tasfiye edildiğini savunmuştur. Taraflarca imzalanan 08.10.2009 tarihli ve "Protokol" başlıklı belgede; restorasyon işlemleri için yapılan masraflar nedeniyle davacının davalıya toplam 170.893,47 TL borçlu bulunduğu, davacının mutabık kalınan bu borcu 15.09.2009 tarihinde 50.000 TL, 30.10.2009 tarihinde 60.000 TL, 30.11.2009 tarihinde 30.000 TL ve 30.12.2009 tarihinde 30.893,47 TL olarak ödeyeceği, davalının restorasyon işleri sırasında kendisinde kalan projelere ait belgeleri, firma kaşesini ve kitapları davacıya iade edeceği, bir takım işlerle ilgili kurul kararlarının alınmasından davacının sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır....
GEREKÇE :Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile alacak talebine ilişkindir. Her ne kadar taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmamakta ve davalı tarafından da ortaklık ilişkisinin inkârı yoluna gidilmişse de; dosyada mevcut taraflar ve dava dışı arsa sahipleri ile yapılan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri, ortaklığı başlama ve bitiş tarihlerini gösteren Vergi Dairesi yazısı ve 09/02/2016 tarihli tutanak kapsamından taraflar arasında adi ortaklığın bulunduğu sabittir. Davacı tarafça adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edildiğinden TBK'nun 639 ve devamı maddeleri uyarınca adi ortaklığın tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gerekecektir....
Dava, taraflar arasında adi ortaklık olup olmadığı, varsa ne şekilde oluştuğu, tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmedikleri, adi ortaklığın fesih ve tasfiye şartları davalıların pasif husumetleri olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı taraf, davalılardan ... ile sözlü olarak kurulan bir adi ortaklık olduğunu iddia ederek bu adi ortaklığın tasfiyesi için davalının tek ortağı olduğu diğer davalı şirketin mal varlığının tespiti ve adi ortaklık hükümlerine göre tasfiyesinin yapılmasını talep etmektedir. Dosya kapsamına göre; davacı ....----davalı ... arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında her iki tarafın tacir olmadığı ve bu nedenle nispi ticari dava sayılamayacağı gibi adi ortaklığın tasfiyesi Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılacağından mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile; TBK 639 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın haklı sebeple fesih ve tasfiyesi ile tasfiye payının ödenmesi adi ortaklığın konusunu teşkil eden inşaat sözleşmesi uyarınca elde edilen bağımsız bölümlerin adi ortaklık kapsamında el birliği mülkiyetinin korunarak tasfiye payı oranında taşınmazların taraflara devri, adi ortaklığa verilen---- tasfiyede dikkate alınarak davacıya ödenmesi, kar paylarının hesaplanıp ödenmesi istemlerine ilişkindir....
Somut olayda; davaya konu 05/07/2011 tarihli sözleşme ile Çin’de haberleşme ekipmanları ve güvenlik sistemlerinin üretilmesi amacıyla, davacı ... ile davalı ve dava dışı ... arasında TBK'nın 620 nci maddesi (BK'nın 520. maddesi) uyarınca adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, ortaklık paylarının davacı ... için % 25, davalı için % 25 ve dava dışı Çinli ortak için ise % 50 olarak belirlendiği, eldeki davanın davacı ortağın ortaklığa getirmiş olduğu sermaye bedelinin tahsili istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, sermaye bedelinin iadesi isteminin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talebini de kapsadığı, taraflar arasında kurulan adi ortaklık ilişkisinin sona ermediği, ancak ortaklık ilişkisinin devamının artık mümkün olmadığı, adi ortaklığa karşı açılan işbu davanın, ortakların tümüne karşı yöneltilmesi gerektiği dikkate alınarak, dava dışı ortak ...'...
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, fesih ve tasfiyesi talep edilen adi ortaklığın amacı itibariyle ticari işletme olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Somut olayda,taraflar arasında düzenlenen yevmiye numaralı ve 20.11.2012 tarihli adi ortaklık sözleşmesi ile şirketinin kurulması üzerine, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri ile, aynı kanunun 642....
vekillerince temyiz edilmiştir. 1- Asıl dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi, birleşen dava ise ortaklığa konu dairelerden elde edilen kira gelirinden davacı ortağın payına düşer tutarın tahsili istemlerine ilişkindir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça ihtar şartının yerine getirilmediğini, adi ortaklığın kurulduğu işin henüz geçici kabul safhasında olduğunu, geçici kabulün yapılmadığını, davacı şirketin ortaklıkta yönetici ortak konumunda olmadığını ve emeğinin bulunmadığını, sermaye de koymadığını, ihale teminatının kendi şirketlerince yatırıldığını, davalı şirketin itibarlı bir şirket olduğunu, dava konusu işte emeğinin ve sermayesinin olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, henüz üstlenilen işin tamamlanmadığı gözetildiğinde adi ortaklığın sona ermediği, ve haklı fesih sebebi bulunduğu davacı tarafından usulüne uygun olarak ileri sürülüp ispatlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşme ile adi ortaklığın kurulduğu anlaşmazlık konusu değildir....