Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda; taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla, tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup, hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır....
Tüm dosya kapsamına göre taraflar arasında kurulan dava konusu adi ortaklıkta ortaklığın sona erdiği, ancak tasfiyenin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Adi ortaklığa ilişkin defterler getirtilerek ve taraflar gerekirse isticvap edilerek adi ortaklığa ne kadar para konulduğu, işletme Volkan ŞEN'den devralınırken, devir bedelinin ödenip ödenmediği, ortaklığın sürdüğü dönemde ortaklığın kâr edip etmediği, işletmenin Volkan ŞEN'e devredilirken adi ortaklık tarafından devir bedelinin alınıp alınmadığı, devir bedelinin Volkan ŞEN'e ödenip ödenmediğinin tespiti ile kıstaslara göre adi ortaklığın tasfiyesi lazımdır....
İstinaf dilekçesinde; davalının adi ortaklık olmadığını ileri sürdüğünü,alacak iddiasına itiraz etmediğini,tarafların tacir olduğunu ve davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olmakla birlikte tasfiye sonrası para borcu götürülecek borçlardan olup alacaklıların merkezi itibarıyla Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile ortaklık payı alacağının tahsiline yöneliktir. Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğünün 50256 sicil nosunda kayıtlı Davalı T4 Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğünün 50256 sicil numarası ile Karpuzsekisi Mahallesi 29 Cad. No:58 A/A Hacılar/Kayseri adresinde kayıtlı olduğu belirlenmiştir....
İstinaf dilekçesinde; davalının adi ortaklık olmadığını ileri sürdüğünü,alacak iddiasına itiraz etmediğini,tarafların tacir olduğunu ve davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olmakla birlikte tasfiye sonrası para borcu götürülecek borçlardan olup alacaklıların merkezi itibarıyla Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile ortaklık payı alacağının tahsiline yöneliktir. Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğünün ... sicil nosunda kayıtlı Davalı ...'nin Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğünün ... sicil numarası ile ... Mahallesi ... Cad. No:... Hacılar/Kayseri adresinde kayıtlı olduğu belirlenmiştir....
aktardığını tespit ettiklerini, davalının güven ve iş birliğini zedeleyen davranışları sonucunda haklı sebeplere dayalı olarak ortaklığın feshi ve malların tasfiyesi amacıyla iş bu davayı açtıklarını beyanla, taraflar arasında mevcut olan adi ortaklığın feshine, davalının gizlice elde etmiş olduğu adi ortaklığa ait 81.839,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalıların bu beyanları mahkeme dışı ikrar olup, tanık anlatımları ile de doğrulanmış ve 2003 yılı sonunda davacı ve diğer davalıların her birinin ayrı ayrı 10.000.000.000 lira vererek 1/5 pay sahibi olmak üzere kuaför dükkanı açtıkları, böylece aralarında BK 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın gerçekleştiği, dükkanın resmi işlemleri ile ruhsatının davalılardan Mahmut adına yapıldığı gibi, aynı zamanda idareci ortak da olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Esasen mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır. Davacı haklı sebeplere dayanarak ortaklıktan ayrıldığını bildirerek ortaklığın fesih ve tasfiyesini istediğine göre, davalı idareci ortağın ortaklıkla ilgili davacıya hesap vermediği anlaşıldığından, davacı BK'nın 535/7. maddesi hükmü gereği fesh talebinde haklıdır. Dava tarihi itibariyle ortaklığın mahkemece feshine karar verilmesi, ayrıca BK'nın 538 ile devamı maddeleri hükmüne göre tasfiyenin de yapılması gerekir....
Bu durumda itiraza uğrayan ve yasaya uygun hazırlanmayan bilirkişi raporu hükme esas alınamaz. Davacı, ortak olarak yapılan iki aşamalı işten dolayı toplam 60.000.00 YTL’nın tahsilini istemiştir. Ortaklığa ait ... bitirildiğine göre davacının bu talebi adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini içermekte olup, BK. 538-540 maddeleri gereğince tasfiyesinin mahkemece yapılması gerekmektedir....
diğer ortak adına ve hesabına yapıldığının iddia edildiği, davalı diğer ortağın ortaklık hesabından yapılan ödeme kadar alacaklı olup olmadığı ve bu şekilde davacının zarara uğrayıp uğramadığının tespiti için öncelikle ortaklığın tasfiyesinin yapılması gerektiği, adi ortaklığın tasfiyesi sonucunda davalı banka nezdinde açılan ortaklık hesabından diğer ortak adına ve/veya diğer ortağa fazla ödeme yapılıp yapılmadığı tartışılarak tasfiye sonucunda tarafların ortaklık nedeniyle alacak ve borç durumu belirlenmesi ve sonrasında davacı ortağın davalı bankanın eylemi nedeniyle ortaklık alacağının eksik kaldığının iddiası karşısında bu davanın açılabileceği, sonuç olarak adi ortaklığın tasfiyesi istenmeden ve sonuçlanmadan davalı bankaya yönelik bu davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığı ve manevi tazminat koşullarının bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ( Bknz....
alacağı olan bedelin davalıdan tahsiline yönelik açılan alacak davasında toplanan deliller Yargıtay bozma ilamı gerekçesi ve buna bağlı olarak alınan son rapor itibariyle davacıların miras bırakanı ile davalı arasındaki adi ortaklığın sona erdiği tasfiye işleminin mahkememizce yapıldığı ve buna göre davacıların alacağının bulunmadığının belirlenmesi karşısında bu gerekçeler ışığında sübut bulmayan davanın reddine, birleştirilen 1....
in 30.6.1996 tarihinde ölümü ile adi ortaklığın yürütülemediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda davalıların murisi ...'in sözleşmede belirtilen fenni mesul , müteahitlik ve teknik uygulama sorumluluğundan ... ücretlerini düşüldükten sonra ...'e ait 6 parsel üzerine 133.283.10 Dolar karşılığı bir değer katıldığı, aynı imalatların davacı arsasına da yapılması gerektiği benimsenerek sonuca gidilmiş ise de bu yöntem adi ortaklığın tasfiyesi ile ilgili amaç ve ilkelere uymadığı gibi, davalılar murisinin kendi koyduğu sermaye gözetilmediği için davacının sebepsiz zenginleşmesine de yol açacak sonuç ortaya çıkmıştır. Adi ortaklığın tasfiyesindeki amacı umulan menfaat değil, eldeki malvarlığının sözleşmeye ve yasa hükümlerine göre tasfiye edilmesi olduğu gözardı edilmemelidir....