Öncelikle belirtmek gerekir ki bu tür adi ortaklıkların tüzel kişilikleri bulunmadığı için taraf ehliyetleri yoktur. O nedenle adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine yönelik davada tüm ortakların taraf sıfatıyla bulunmaları gerekir. Öte yandan gerek davalının diğer dava dışı ortak ile davacı aleyhine icra takibi yapması ve gerekse davacının eldeki bu davayı açması aynı zamanda adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi isteminide kapsamaktadır. Bu itibara dava dışı ortaklar olan ... ve ...’nin de bu davayı dahil edilmeleri gerekir. Mahkemece dava dışı ortaklar ... ve ...’nin de davaya dahil edilmeleri sağlanarak, davadaki ve icra takibindeki talebin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine yönelik olduğuda gözetilerek iddia ve savunmaya yönelik tüm deliller toplanarak ve ortak amacın gerçekleştirilmesinin artık olanaklı olmadığıda gözetilmek suretiyle BK 538 ve devamı maddeleri uyarınca işin esasına girilerek karar verilmelidir....
Mahkemece; Davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacının kar payının tahsili talebinin feragat nedeni ile reddine, davalı ile davacıların murisi ... ... arasında kurulan adi şirketin tasfiyesine, davalının krokili raporda belirtilen yere müdahalesinin men’ine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacılar eldeki dava ile murisleri ile davalı arasında adi ortaklık bulunduğunu ancak murislerinin ölümü ile ortaklığın sona erdiğini belirterek, ortaklığın tasfiyesi ile davalının murise ait taşınmaza müdahalesinin menine karar verilmesini istemiştir. 2011/178081-2012/815 Mahkemece, B.K 535 madde 2. fıkra uyarınca “ortaklardan birinin ölümü ile kurulan adi şirketin son bulduğu” kanaatine varıldığı belirtilerek bu yönden adi şirketin...
Davalı, davanın reddini dilemiş; birleşen davası ile, taraflar arasındaki ortaklığı yargılama devam ederken aktedilen 9.9.2009 tarihli ‘Ortaklık Sonlandırma ve Paylaşım Sözleşmesi’ ile sona erdirdiklerini, ancak davacı-birleşen davalı tarafından sözleşme gereklerinin yerine getirilmediğini belirterek ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile sözleşmede belirlenen cezai şart gereğince şimdilik 10.000.TL’nin davacı-birleşen davalıdan tahsilini istemiş, bilahare ortaklığın feshi ve tasfiyesi isteminden vazgeçtiğini bildirmiştir....
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye, ilgili tasfiye memuru tarafından yapılacak olan bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kâr payının talep edilmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar....
Şti. arasında adi ortaklık kurulduğunun, ortaklığın amacının gerçekleşmesi nedeniyle ortaklığın fesh edildiğinin tespitine, davacı ve davalı arasındaki adi ortaklığın tasfiye memurunun 05/02/2019 havale tarihli kök raporunda belirtildiği şekilde ortaklığın tasfiyesine, 156.460,00 TL' nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6 ve 12 no' lu dairelerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline yönelik talebin reddine, birleşen dava yönünden ise davanın kısmen kabulüne, 157.358,55 TL faiz alacağının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, Uyuşmazlık, asıl davada adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile birleşen davada faiz alacağı talebine ilişkindir....
Mahkemece verilen kararı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir. 1- Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi yapılarak, adi ortaklığın faaliyete geçirildiği,davalının bir süre kar payi ödemesi yapmış ise de daha sonra kar payı ödemeyerek sözleşmeyi ihlal ettiği,adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi şartlarının oluştuğu,mahkemenin taraflar arasındaki ilişki yönünden çelişkili nitelemeler yaptığı,ortada adi ortaklık ilişkisi bulunduğu,dava konusu restoranların %40 hisse satış ve devir bedellerinin incelenmemesi ve bu konuda karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu,sözleşmenin geçerliliğinin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı,adi ortaklık ilişkisinin güven ve sadakat ilkelerine dayandığı,ortaklar arasında elbirliği mülkiyeti bulunduğu,oybirliği olmadan hisse devri yapılamayacağı, adi ortağın kar payının ödenmemesi, ortaklığa ait işletmeyi satması, kar payı ödememesinin haklı fesih sebepleri olduğu,adi ortaklıktaki kazanç...
uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ,kar payı ödenmesi ,adi ortaklığa kayyım atanması talebine ilişkindir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 13/05/2015 NUMARASI : 2014/528-2015/474 Taraflar arasındaki dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın işbölümü yönünden bir karar verilmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, Dairemizin 12.12.2005 tarihli bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin feshine, taraflar arasındaki ortaklığın sabş sureti ile tasfiyesine, tasfiye memuru atanmasına, ortaklığa konu aracın satış memuru tarafından değerinin tespiti ile satış işleminin yapılmasına, ortaklık borçlarının ödenmesinden sonra ba-kiyesinin hisseleri oranında taraflara ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece bozmadan sonraki yargılamada adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmiş ise de, bu haliyle adi ortalığın usulüne uygun tasfiye edildiğinden söz etmek mümkün değildir. Daha açık bir anlatım ile adi ortaklığın mahkemece bizzat tasfiyesinin yaptırılması gerekir. Bozma ilamı-mızda da belirtildiği üzere, ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....
Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır. Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin mahkemece TBK’nın 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir. Öte taraftan; ortağın, ortaklığa getirdiği sermayenin ve kar payının tahsilini istemesi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talebini de kapsamaktadır. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 644. maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır....