E. sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığını, müvekkilinin kredi notunun düştüğünü ve mevduatına haciz konulduğunu; ortaklık sözleşmesinin 9. maddesinde ortaklık adına senet ve çek düzenlemek için A grubu ... ile B grubu ...'nun aynı anda atacakları iki imza gerekli olduğunu; ortağın bu güven sarsıcı işlemi nedeniyle ortaklığın fesih ve tasfiyesini istediklerini; bu sebeple, adi ortaklığın sona erdirilmesine ve tasfiyesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. YANIT: Davalı yasal süresi içerisinde yanıt vermemiştir. DELİLLER : 1-02/06/2016 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi, 2-İş ortaklığı (Ek tadil) sözleşmesi, 3-Bilirkişi raporu, 4-Tüm dosya münderecatı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME : Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Dosyada yer alan Ankara ...Noterliğinin 02/06/2016 tarih ve ...yevmiye numaralı "İş Ortaklığı Sözleşmesi" belgesinden; davacı şirket (özel ortak) ile dava dışı ......
Davalının dış ilişkide aktif olarak faaliyet gösterdiği, davacının ise gizli ortak olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince ortaklar tarafından binanın yapımına başlandığı, inşaatın belli bir aşamaya getirilmesinden sonra ise taraflar arasında masraflar yönünden uyuşmazlık çıktığı, davacının ... bu dava ile de ortaklığın fesih ve tasfiyesini talep ettiği de anlaşılmaktadır. Ortaklığın kurulduğu ve hayata geçirildiği kabul edildiğine ve davacı tarafından da ... bu dava ile ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edildiğine göre mahkemece 2007/11804-15355 ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi, tasfiyenin de bizzat yaptırılması zorunludur....
Dava; adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi - alacak istemine ilişkindir. 1-) Mahkemece, her ne kadar, bozmaya uyma kararı verilmiş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarih ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.)...
Kar payının da yarı yarıya davacı ve davalı arasında paylaştırılmasına, adi ortaklığın bu şekilde tasfiyesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Tarafların iddia ve savunmalarından ve dosya kapsamından, davacının para, davalının ise emek ve mesaisini koyduğu bir adi ortaklık oluşturulduğu, adi ortaklığın konusunun taşınmaz alım satımı olduğu ve davalının yönetici ortak konumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının davadaki talepleri incelendiğinde adi ortaklığın fesih ve tasfiyesininde istenildiğinin kabulü zorunludur. Hal böyle olunca, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin de BK. 538.maddesi uyarınca yapılması gerekir. Anılan yasa hükmünde belirtildiği üzere; tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaştırılması, yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....
Az yukarıda açıklandığı üzere davacı, davalının daha önceden yaptığı masraf ve demirbaşlar için ödediği parayı, başka bir anlatımla koyduğu sermayeyi istemiş olmakta bu istem fesih ve tasfiyeye yönelik bir istemdir. Ortaklık kurulduktan sonra artık ortaklığa konulan sermayenin iadesine karar verilmez. Tarafların ortak beyanlarından ortaklığa konu işin amacına ulaşmadan ortaklığın son bulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, öncelikle ortaklığın son bulduğu tarih saptanmalı, bu tarih itibariyle ortaklığın tasfiyesi bizzat sağlanmalıdır....
Mahkemece verilen ilk hükümde; davanın kısmen kabulü ile 65.000,00 TL asıl alacağa ilişkin itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faizi uygulanmasına ve % 40 oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verildiği, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 19/9/2011 tarih ve 2011/5962 Esas- 2011/12753 Karar sayılı ilamıyla “davacının talebi adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsadığından, öncelikle mahkemece adi ortaklığın konusunu oluşturan bir başka deyişle adi ortaklığa ait malların tespitinin yapılması gerektiği, bu hususta taraflardan delil ve karşı delilleri alınarak değerlendirme yapılması, bu hususun belirlenmesinden sonra yönetici ortak olan davalıdan hesap istenerek BK.nun 538 ve devamı maddeleri uyarınca inceleme yapılması” gerekçesiyle hükmün bozulduğu belirlenmektedir....
Mahkemece; davacının adi ortaklık sözleşmesi uyarınca edimini yerine getirdiğini ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyada yer alan 14.04.2006 tarihli ve “Ortaklık Sözleşmesi“ başlıklı belgeden; taraflar ile dava dışı G.. G.. arasında TBK. nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, bu sözleşmeye göre davacının % 25, davalının % 50 ve dava dışı G..G..’un % 25 oranında pay sahibi bulunduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı iş bu davada, 14.04.2006 tarihli sözleşme uyarınca kurulan ortaklığın fiilen sona ermesi nedeniyle payına düşen dairelerin adına tescilini (olmadığı takdirde bedelinin tahsilini) talep ettiğine göre, bu talebinin ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsadığının kabulü gerekir....
Şti.’nin alacaklısı Japonya merkezli davacı şirket tarafından açılan adi ortaklığının tasfiyesi ve borçlunun adi ortaklıktaki tasfiye payının paraya çevrilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece; davalıların oluşturduğu iş ortaklıklarının ayrı ayrı işler için kurulduğu ve....'den her bir ortaklığın ayrı iş aldığı ve işi yüklenici olarak yaptığı veya yapmaya devam ettiği, davacının icra dosyasında her bir iş için oluşturulan adi ortaklığın paylarına haciz konulduğuna ilişkin haciz yazısı gönderilmesi gerekirken genel olarak adi ortaklığın tasfiye payının haczedildiğini belirten yazı gönderildiği, bu şekilde yapılan hacizle de adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. TBK’nun 639. maddesi “Ortaklık, aşağıdaki durumlarda sona erer: 1. Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız duruma gelmesiyle. 2....
verilmesi gerektiğini, mahkemece tasfiye aşamalarının tamamlandığını beyanla başvurunun reddine karar verilmesin istemiştir.Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın davalının iflas etmesi ve ortaklığın kuruluş amacı olan inşaat işinin tamamlanıp ortaklığın amacının gerçekleşmesi nedenleriyle feshi ve tasfiyesi talebine ilişkindir.İstinafa gelen uyuşmazlık İİK 194....
Asliye Hukuk ve İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesince, “Fesih ve tasfiyesi talep edilen adi ortaklığın, amacı itibariyle ticari işletme olduğu” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, Borçlar Kanununda düzenlenen adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin bulunduğu gibi; davanın, TTK'nın 4. maddesinde ticari dava olarak nitelendirilen davalar arasında da yer almadığı” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6102 sayılı TTK'nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır....