Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA : Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 14/12/2020 KARAR TARİHİ : 22/12/2020 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2020 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ; davacı şirket ile davalı şirket arasında Adi Ortaklık Kurulması görüşmeleri sonucu üç adet adi ortaklığın kurulduğunu, tarafların esasında üç ayrı ihaleye yönelik üç ayrı adi ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, taraflar arasında kurulan üç ayrı adi ortaklık sözleşmelerinde yazılı amaçlar gerçekleştiğinden ve süreleri sona erdiğinden kendiliklerinden TBK 639/1 VE 639/5 e göre sona erdiğini,taraflar arasındaki her üç ortaklık son bulmuş olmasına rağmen yönetici olarak davalılar tarafından herhangi bir hesap verme, kar/zarar payı hesaplama, dağıtım ve/veya hesaplama yapılmadığını, ortaklığın tasfiyesi için tasfiye memuru belirlenmesi için görevlendirmenin yapılması amacıyla...

    Dava konusu uyuşmazlık taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda; taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

      Somut olayda, davacı tarafça adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin bu davada talep edilmediği gibi dava dilekçesinde açıldığı iddia olunan davanın ise mahkeme ve numara kısımlarını boş bırakıldığı anlaşılmıştır. Kaldı ki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemli açılan davada dava konusu taşınmazların adi ortaklığa ait olduğu iddiasıyla adi ortaklığın mal varlığının korunması yönünde tedbir talep edilmesi de mümkündür. Bu nedenle, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edilmeden pay oranında tescil istenemeyeceği, adi ortaklığın varlığına ilişkin sunulan delillerin ise yaklaşık ispata yeterli olmadığı anlaşılmakla davalıların istinaf talebinin kabulüyle, ihtiyati tedbir kararına itirazın kabulüyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....

      Somut olayda taraflar arasında adi ortaklığın tasfiyesi amacıyla ... 9.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/509 esas sayılı dosyasında görülmekte olan bir davanın bulunduğu, eldeki bu davanın da adi ortaklığa dahil olduğu iddia edilen taşınmazın davalı 3.kişiye satış işleminin iptali için açıldığı anlaşılmaktadır. Her iki dava farklı davalar olup davacı, şahsi hakkına dayanarak görülmekte olan adi ortaklığın tasfiyesine yönelik alacak davası ile hak edebileceği ortaklık payı alacağının tahsilini sağlamak amacıyla eldeki davayı açmıştır. Davacının böyle bir davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunun ortaklığın tasfiyesine ilişkin davada mahkemece verilecek yetkiye gerek kalmadan da dava açılabileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda işin esasına girilerek, tarafların delillerinin toplanması, varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir....

        Bu kapsamda, bozma ilamına uyulmasına karşın, adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin hükümlerin uygunlanmadığı, tasfiye aşamalarının ayrı ayrı belirlenmediği, ortaklık konusu taşınmazların akıbetinin ortaklığın giderilmesi davasına bırakıldığı, ortaklık borçlarının bulunup bulunmadığının tespit edilmediği, tarafların hak ve yükümlülüklerinin tam olarak saptanmadığı ve bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır....

          Bu durumda taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinde de, sözleşmenin süresiz olduğunun belirtilmiş olması karşısında artık tarafların taleplerinin, adi ortaklığın haklı nedene dayalı olarak fesih talebi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. O halde mahkemece, taraflar arasındaki adi ortaklığın devamının mümkün bulunmadığı göz önüne alındığında, adi ortaklığın haklı nedene dayalı olarak fesh edildiği kabul edilerek, uyuşmazlığın; adi ortaklığın tasfiyesi hükümleri (TBK'nun 620 ve devamı maddeleri) gereğince ve 642 ncı maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

            Hal böyle olunca mahkemece taraflar arasındaki adi ortaklığın “ sözleşmenin feshinin kesinleştiği tarih itibariyle “ tasfiyesi zorunludur....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 26/02/2021 NUMARASI : 2020/581 ESAS, 2021/162 KARAR DAVA KONUSU : Adi Ortaklığın Fesih ve Tasfiyesi KARAR : Mersin 1....

              Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın 170.000-180.000.EURO’dan bahsederken delil olamayacak ve kendi kurgusuna dayalı mesaj gönderileri ve delil kabul edilemeyecek belgeleri gösterdiğini, ancak ne Almanya Federal Cumhuriyeti’nden gönderilen dekont ne de müvekkilinin imzasını taşıyan alındı belgesinin sunulmadığını, bu hususun davacı tarafın kötü niyetini ortaya koyduğunu, davacının sözleşmeden doğan alacak hakkını senetle ispatı gerektiğini savunarak açılan davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ'NİN KARAR ÖZETİ : İlk derece mahkemesi kararında özetle; davacının tacir olmadığı, adi ortaklığın TBK'nın 620 ve devam eden maddelerinde düzenlendiği, TTK'da düzenlenmediğinden ve davacı taraf tacir olmadığından, adi ortaklıkta malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, celbedilen ticaret sicil kayıtlarına göre ... Unlu Mamuller Gıda Taş....

                Davacı, davalı ile aralarında, 2005 yılında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ancak davalının ortaklıktan kaynaklanan hesap verme ve kar payı dağıtma yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek davalıdan adi ortaklık konusu işletmeye yapmış olduğu masrafları, alamadığı kar payını, davalının aralarında yapmış oldukları sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle uğramış olduğu menfi ve müspet zararını talep etmiş olmakla ,taraflar arasındaki uyuşmazlığın; adi ortaklığın tasfiyesi hükümleri (TBK'nun 620 ve devamı maddeleri) gereğince ve 642.maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar....

                  UYAP Entegrasyonu