Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

sonra ------- faaliyetlerini de eşi -----yürütmüş ve ortaklığın paraya ihtiyacı olduğu dönemlerde ---, direkt ortaklığı yöneten -------- toplam 162.000-TL ve 100.000-USD gönderdiğini, Kardeşlerden; ömrü boyunca evlenmeyen ve çocuk sahibi de olmayan ---------- 03.07.2022 tarihinde vefat etmesi üzerine adi ortaklık sona erdiğinden tasfiyesi gerektiğini, Müvekkillerinden ------ hariç tüm davacılar ile bütün davalılar,------- kanuni mirasçıları olup davalı mirasçılarla adi ortaklığın tasfiyesi hususunda anlaşma sağlanamadığından bahisle adi ortaklığın feshini talep ve dava etmiştir....

    Ortaklığın tasfiyesi tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek ortaklığın aktifi ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Ancak adi ortaklığın nasıl tasfiye edileceği hakkında taraflar arasında bir anlaşma var ise ortaklığın bu anlaşma uyarınca tasfiye edileceği kuşkusuzdur. Somut olayda taraflar arasında yapılan 27.07.2015 tarihli protokol taraflar arasındaki ortaklığın tasfiyesi niteliğinde olduğundan uyuşmazlığın çözümüne esas alınması gerekir. Davacı bu protokoldeki imza ve içeriğine itiraz etmemekte, sadece protokolden önce davalıya ait kayıtları iyi incelemeden ibraya razı olmasının yanılgıya dayandığını ileri sürerek dava açmış ilerleyen aşamalarda ise bir kısım harcama belgelerinin gerçek olmadığını ileri sürmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere,27.07.2015 tarihli protokol adi ortaklık ilişkisinin tasfiyesi niteliğinde olduğundan Türk Borçlar Kanunun 644....

    Somut olayda, davacı vekilinin, tarafların bir araya gelerek, hayvancılık yapmak amacıyla, sermaye koymak suretiyle "..." isimli adi ortaklık kurdukları, gelinen süreçte, adi ortaklığın devam etmesinin imkansız hale geldiğini ileri sürerek adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemiyle dava açtığı, anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından; feshi ve tasfiye istemine konu işletmenin ve tarafların faaliyetinin esnaf kapsamını aştığı ve ticari işletme olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava konusu işletme “ticari işletme” niteliğinde olup, ortakları da tacir sıfatına haizdir. Bu durumda, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunan uyuşmazlık, TTK'nın 4/1. maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde olduğundan ihtilafın, asliye ticaret mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 17/05/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

      ortaklığın feshi ve tasfiyesi davası olmakla, davaya bakmaya asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir....

        Madde gereği adi ortaklığın sona erdiğini, tasfiye süreci başladığını, bu nedenle öncelikle tasfiye memuru atanmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılarak, ihtiyati tedbirin devamına, adi ortaklığa tasfiye memuru atanarak, adi ortaklığın mal varlığının korunmasına ilişkin diğer tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili istinaf başvurusuna cevabında özetle; ......

          Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkil ile davacı arasında ....... isimli şirketin internet sitesi üzerinden satış yapmak üzere bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, bu ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren tarafların arasında anlaşmazlık yaşandığını ve ortaklığın sürdürülmesinin zor hale geldiğini, ortaklığın tasfiyesi ve kar paylarının dağıtımı için birçok kez görüşme talebi iletildiğini, davacı yanın kanunen yükümlülüğü bulunmasına rağmen hesap vermekten kaçındığını, davacı yanın ortaklık sözleşmesinin kurulduğu tarihte ....... adlı şirkette ücretli çalıştığını, müvekkilin giderlerinin davacı tarafından inkar edildiğini, davacının yaptığını iddia ettiği giderleri belgelendiremediğini, müvekkilin davacı ile ....... şirketi arasında yapılan anlaşma hususunda yanıltıldığını, davacı tarafından iade edildiği için ortaklık hesabından...

            Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davalıların kusurlu eylemleri nedeniyle adi ortaklığın feshinde haklı sebeplerin bulunduğunu,davalıların adi ortaklığın devamı için üzerlerine düşen mali yükümlülükleri yerlerine getirmemelerinin haklı sebep sayıldığını,davalılara gönderilen ihtarname ile yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin istenildiği,davalıların bu yükümlülükleri yapmaması nedeni ile zarara sebep olduklarını,davacı tanıklarının da bunu teyit ettiklerini,adi ortaklığın tasfiyesi için haklı sebeplerin ispatlandığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Alacak olarak açılan davanın ıslahla adi ortaklığın tasfiyesi ve cezai şart alacağına dönüştürüldüğü anlaşılmıştır....

            Hukuk Dairesi'nin 2020/85 Esas, 2020/454 Karar sayılı "Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik Karar"ında da belirtildiği üzere menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesi zorunlu değildir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2020/4396 Esas, 2021/3198 Karar sayılı kararında; "HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....

            Hal böyle olunca davacı iddiası ve davalının savunması yönünden tüm delilleri celbedilerek B.K.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri gözetilmesi gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Tasfiyenin BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki asıl davada “adi ortaklığın tasfiyesi ve alacak”, birleşen davada tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 18.02.2013 gün ve 2005/465 E. 2013/46 K. sayılı kararın davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 3....

                UYAP Entegrasyonu