Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; uyulan bozma ilamı uyarınca, "...taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinde, tasfiyenin sözleşme hükümlerine göre yapılmasına dair hüküm bulunmadığı, tarafların tasfiye memurunu da belirleyerek mahkememize bildirmedikleri, mahkememizce re'sen atanan tasfiye memurunun üç aşamalı olarak yapmış olduğu rapor sonucuna göre alacak ve borçlar ödendikten sonra net varlığın 17.426,15 TL olduğu, her iki ortağın ortaklıktaki paylarının %50 oranında olduğu, buna göre taraflar arasındaki 26/03/2010 tarihli adi ortaklık sözlemesinin tarafların iradesi ile birlikte somut davanın açılması ve davanın aynı zamanda tasfiyeyi de kapsaması dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne; taraflar arasındaki 26/03/2010 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile adi ortaklığın tasfiyesine, Bilirkişinin üç aşamalı hazırlamış olduğu tasfiye raporlarında belirtilen bakiye net varlık ve tarafların adi ortaklıktaki pay oranları da gözetilmek suretiyle 8.713,00 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal...

    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde; Taraflar arasında adi ortaklığa ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmamakta ise de, 01.01.2001 tarihinde %50 hisseli muhasebe bürosu işletmek üzere ortaklığın kurulduğu ve bu ortaklığın 2010 yılı Ocak ayında sona erdiği uyuşmazlık konusu değildir. Ancak ne var ki, adi ortaklığın fiilen son bulması tasfiyenin yapıldığını kanıtlamaz. Ortaklığın tasfiye edildiği yasal delillerle kanıtlanamaması hâlinde ise tasfiyenin mahkemece yapılması gerekir. 30....

      Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bir ortak tarafından adi ortaklığın feshinin istenmesi, aynı zamanda tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip çözüme kavuşturulmalıdır....

        Nitekim dava konusu adi ortaklığın yaklaşık üç aylık bir işletme süresi sonunda iş yerinin kapatılması suretiyle sona erdiği ve iş yerindeki demirbaşların davalı tarafça satıldığı her iki tarafın da kabulündedir. buna göre fiilen sona eren adi ortaklıkta davacının talebinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir ve tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir. Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

          Taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin ortaklar tarafından gerçekleştirilmesi, bunun mümkün olmaması durumunda ise, mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. ... Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık adına üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafında açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğer aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir....

            Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kar payının talep edilmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 03/05/2017 tarih ve 2016/9733 E., 2017/6424 K.sayılı ilamı) Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nin 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

            Hemen belirtmek gerekir ki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Ticari olsun/olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar hakkında beş yıllık zamanaşımı uygulanır (BK. m. 126/4). Sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten başlar (BK. m. 128). BK.' nun 101. maddesince, borcun muaccel olması, ifa zamanının gelmiş olmasını ifade eder. Borcun ifası henüz istenemiyorsa muaccel bir borçtan da sözedilemez. Adi ortaklıkta, ortaklığın son bulduğu tarihte davacının alacağını isteme hakkı, (ifa zamanı) doğar ve borç muaccel hale gelir ve bu tarihten itibaren zamanaşımı başlar. Somut uyuşmazlık itibariyle taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiye edildiği iddia ve bu konuda bir delil sunulmadığına göre, dava zamanaşımı süresinin henüz işlemeye başlamadığının kabulü gerekir....

              Ortaklığın feshi ve tasfiyesi ayrı hukuki işlemleri olup, tasfiyenin bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden de dava konusu adi ortaklıkta yönetici ortağın davalı olduğu anlaşılmaktadır. BK. nın 538. maddesinde belirtildiği üzere tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki bu hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise, tasfiyenin bu defa BK. nın 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir....

                Mahkemece, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmiş isede, dava konusu taşınmazların atanan tasfiye memuru eliyle satılarak öncelikle bu satıştan inşaat giderleri ve davacı alacağı olarak hesaplanan bedelin mahsubu ile bakiyenin eşit olarak şirketler arasında bölüştürülmesine karar verilmiş olması az yukarıda izah edilen adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin hukuki düzenleme ve yerleşik daire içtihatlarına uygun değildir. Mahkemece, dava konusu taşınmazların tasfiye memuru eliyle satılmasına karar verilmesi mümkün ise de satış işlemlerinin yargılama safhası İçinde mahkemenin gözetiminde yaptırılarak,elde edilen satış bedelinden satış giderleri mahsup edilerek mahkeme kasasına alındıktan sonra inşaat giderleri ve varsa tarafların alacaklarının mahsubu ile kalan miktarın taraflara eşit olarak paylaştırılarak ödenmesine karar verilmesi gerekir....

                  Tasfiye ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak, verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemin incelenip, bir bilanço düzenlenerek ortaklığın aktifi ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Davacının davalının kendisini ortaklıktan uzaklaştırma çabalarından söz edilerek ortak işletmeden vazgeçmesi, harcamalarını istemesi adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsar. Bu durumda mahkemece 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK'nun 620 vd.maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, 642 vd.maddeleri hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....

                  UYAP Entegrasyonu