Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ayrıca, aynı Kanunun 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla, bir ortağın şahsi alacaklıları haklarını ancak, o şerikin tasfiye payı üzerinde kullanabilirler. Ne var ki şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir. Açıklanan bu hükümlere aykırı olarak adi ortaklığın para ve malları üzerine haciz konulması halinde bu husus, ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabilir. Somut olayda, ...’nun icra dairesine 06.08.2014 tarihinde gelerek, SGK İstanbul İl Müdürlüğü ile bazı ilçe müdürlüklerinde ... ile adi ortaklıktan kaynaklı alacağı olduğunu, adi ortaklıktaki hisse oranı kadar hacze muvafakat verdiği, alacaklı vekilinin istemi üzerine adı geçen kurumlara haciz ihbarnamelerinin gönderildiği görülmüştür....

    tapunun davalı şirket adına çıkarıldığını, adi ortaklık mevzuatı ile ilgili bütün kaynaklarda bu hususun adi ortaklığın var olma sebebi dahil en tipik davranış şekli olduğunu, davalı tarafın, tasfiye sürecinin başlatılmasına neden olan Antalya ......

      ın tedbir red kararını istinaf ederek; kıymetli evrakların, adi ortaklık faaliyetinden elde edildiğini, adi ortaklığında feshi talep edildiğinden, adi ortaklığın aktif ve pasiflerinin, mallarının ve kıymetli evrakların bu davanın konusu olduğunu, tedbire konu kıymetli evrakların adi ortalığın faaliyeti sonucunda kazanıldığını davalı tarafından ikrar edildiğini, adi ortaklığın tasfiyesi için iş bu davanın açılması nedeniyle ortaklığın devam etmeyeceği, başkaca alacak ya da borç doğumuna yol açacak anlaşmalar yapamayacağını, kıymetli evrakların ele geçirilerek asılsız cirolarla takibe konulması nedeniyle tedbir taleplerinin yerinde olduğunu, Müvekkili şirket aleyhine yapılan ......

        Ve Ortakları Adi Ortaklığı'' adı altında %33,3 eşit pay olarak adi şirket kurdukları, şirketin devamı esnasında adi şirket ortaklarının birbirlerine karşı güveni kalmadığından ve bu şartlar altında şirketin devamının mümkün olmadığı anlaşıldığından, TBK 639/7 maddesinde belirtilen haklı sebeblerin ve dolayısıyla adi ortaklığın fesih koşullarının oluştuğu ve adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiği ,TBK' nin 644. Maddesi uyarınca gerekli tasfiye işlemlerinin yürütülmesi için Mahkememizce tasfiye memuru atandığı, tasfiye memuru tarafından ortaklığın tasfiyesine yönelik tüm işlemlerin usulüne uygun olarak yerine getirildiği, alınan dağıtım raporlarında da belirtildiği üzere dağıtıma esas toplam bedelin 20.359,31 TL tutarında bulunduğu, bu bedelin 12.478,22 TL lik bölümünün davacı ...'a , 5.723,00 TL lik bölümünün davalı ...'a , 2.158,09 TL lik bölümünün davalı ...'...

          Uyuşmazlık, sözleşme hükümlerinin taraflarca ihlal edilip edilmediği, gelirin paylaşılıp paylaşılmadığı,davacının adi ortaklık payını alıp almadığı, cezai şart alacağının doğup doğmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır. Tarafların tüm bu uyuşmazlık noktalarındaki taleplerinin, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi kapsamında bulunduğu kabul edilmeli ve uyuşmazlık; bu çerçevede ele alınıp değerlendirilmelidir. Taraflar arasında düzenlenen 13.03.2013 tarihli protokolde adi ortaklığın süreli olduğu ve 30.10.2013 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, adi ortaklığın sona ermesinin zorunlu ve kaçınılmaz bir hukuki sonucu da, sona erme ile birlikte ortaklığın tasfiye aşamasına girmesidir. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür....

            Dairenin 18.12.2018 tarihli ve 2017/1001 E., 2018/12892 K. sayılı ilamıyla; (1) numaralı bentle davacının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, "...2-...taraflar arasında düğün salonu işletmek üzere adi ortaklığın kurulduğu ve işletmenin bir süre taraflarca birlikte çalıştırıldığı ortadadır. Esasen, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Diğer taraftan, ortaklığa konu işletmeye ait kira sözleşmesinin sadece davalı tarafından imzalanmış olması, adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ve geçerliliğini etkilemez. Ne var ki, davacının ortaklık payı için verdiği çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve bunun yanında çekin iadesini istemesinin, hukuksal nitelikçe ortaklığın bozulması (feshi) anlamında olduğunun kabulü gerekir. Zira, iç ilişkide karşılıklı güvene ve iyiniyete dayanan adi ortaklık sözleşmesinin, ortaklar arasında var olan karşılıklı ... ilişkisinin bozulması nedeniyle feshi istemi, aynı zamanda tasfiyeyi de kapsar....

              Tasfiye için öncelikle yönetici ortaktan hesap listesi istenmesi, tayin edilecek süre içinde hesap listesinin verilmemesi halinde yönetici ortağın hesap vermekten kaçınmış sayılacağı kabul edilerek, buna göre tasfiye işlemlerinin yapılması gerekirken, dava konusu olayda mahkemece ortaklığın tasfiyesine denilmek suretiyle yetinilmesine karar verilerek böyle bir usulün izlenmemiş olduğu görülmekte olup, mahkeme hükmünün Borçlar Kanununun adi ortaklığa ilişkin hüküm ve düzenlemelerine aykırı olduğu anlaşılmaktadır....

                Tarafların tüm bu uyuşmazlık noktalarındaki taleplerinin, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi kapsamında bulunduğu kabul edilmeli ve uyuşmazlık; bu çerçevede ele alınıp değerlendirilmelidir. Toplanan tüm bilgi ve belgelere, iddia ve savunmaya, alınan bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasındaki kurulan adi ortaklığın eylemli olarak sona erdiği anlaşılmakta olup, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Bilindiği üzere, adi ortaklığın sona ermesinin zorunlu ve kaçınılmaz bir hukuki sonucu da, sona erme ile birlikte ortaklığın tasfiye aşamasına girmesidir. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geriye kalan meblağ da ortaklar arasında kar ve zararın paylaştırılması esasına göre dağıtılacaktır. Adi ortaklığın tasfiyesinde ilk aşama, ortaklık malvarlığının paraya çevrilmesidir....

                  Mahkemece; mevcut dosyada adi ortaklar arası iç ilişkiden kaynaklanan talebin bulunduğu, taraflar arasında adi ortaklığın olduğu ve söz konusu adi ortaklığın henüz tasfiye edilmediği yönünde her hangi bir anlaşmazlığın bulunmadığı, bu nedenle davacının diğer adi ortak olan ...' den (söz konusu senedin muvazaalı olduğundan bahis ile) yapmış olduğu talebini ancak adi ortaklığın tasfiyesi aşamasında ileri sürebileceği, şayet adi ortaklığı tasfiye olmamış ise söz konusu talebi kendi adına değil adi ortalık adına isteyebileceği, söz konusu talebin davacı tarafından bizzat kendi adına istenildiği, bu durumun yerinde olmadığı, adi ortaklık devam ederken mevcut talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafndan temyiz edilmiştir. Davada; taraflar arasında kurulan adi ortaklık gereğince, ortaklığa ait menkul malların yarısının değeri talep edilmiştir....

                    Fesih ve tasfiye edilmeyen adi ortaklıkta da zamanaşımı süresi başlamaz. Eş söyleşiyle, zamanaşımı süresi ancak fesih ve tasfiye anında başlar. Dava konusu olayda, ortaklık konusunu oluşturan ... 28.2.2002 tarihinde tamamlanmış ise de, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiye edildiği iddia ve ispat edilemediği için zamanaşımı süresi henüz başlamamıştır ve bu nedenle olayda zamanaşımı süresinin dolduğundan da söz edilemez. Taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulup, ortaklık konusu işte gerçekleştirildiğine göre, tasfiyeninde bizzat mahkemece yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün mal varlığının belirlenip ortaklarının birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan ... tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....

                      UYAP Entegrasyonu