Adi ortaklık sözkonusu olduğundan adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi halinde, tasfiyenin TBK.nun 642. ve devamı maddelere uygun şekilde gerçekleştirilmesinin temini için adi ortaklık malvarlığının muhafazası yönünden gerekli tedbirlerin alınması zorunludur. Ancak davalının kat karşılığı sözleşmesinde yüklenici durumunda olduğu, sözleşme gereğince yüklenicinin edimini yerine getirmediğinde tapulara hak kazanamayacağı değerlendirildiğinde, tapu kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulması halinde adi ortaklığın zarar göreceği de muhtemeldir....
adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını savunmuştur....
Görüldüğü üzere, katma değer vergisi uygulaması bakımından, adi ortaklık, ortaklardan bağımsız işletme birimi olarak vergilendirilmekte, defter tutma, fatura bastırma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi yükümlülükleri ortaklardan ayrı yerine getirme zorunluluğunda bulunmaktadır. Katma değer vergisi uygulaması açısından, ortaklardan bağımsız işletme kabul edilen adi ortaklıklarda, mal alımı, mal teslimi ve hizmet ifası gibi edimler adi ortaklıkça yerine getirildiğinden, katma değer vergisi mükellefi de adi ortaklık olacak, beyannamelerin adi ortaklık adına düzenlenerek, yönetim yetkisine sahip ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle bağlı olunan vergi dairesine verilmesi üzerine de, ortaklık adına tarh ve tahakkuk eden vergilerin ödenmesinden de müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan her biri tarhiyata muhatap tutulabilecektir....
Her ne kadar adi ortaklık aleyhine yapılan takip iptal edilmiş ise de adi ortaklığın borcu için yapılan takipte müteselsil borçlu olan ortaklar aleyhindeki takip devam etmektedir. Bu durumda adi ortaklık adına adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından icra dairesine yapılan ödeme, derdest bir icra dosyasına yapılan ödeme olup, ödenen miktar kadar borçluların borcu sona erer. Bu halde adi ortağın borcu için bir takip ve dolayısı ile adi ortaklığın tasfiyesi sonucunda ortağın tasfiyedeki payının haczi söz konusu değildir. Öte yandan İİK’nun 361. maddesinin de olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. İcra dairesince borçluladn fazla para tahsil edilip alacaklıya ödenmesi veya yanlışlıkla bir tarafa para ödenmesinden de söz edilemez. Takip talebinde adi ortaklar müteselsil borçlu sıfatı ile bulunmaya devam ettiklerinden tüzel kişiliği olmayan adi ortaklık hakkındaki takibin iptali İİK 361 göre, alacaklıya ödenen paranın iadesine imkan vermez....
Dava konusu olayda, davalılar, davacı ile murisleri arasındaki ortaklık ilişkisini reddettiğine göre; ispat yükü, bunu ileri süren davacı tarafa ait olacaktır. Kural olarak, adi ortaklık ilişkisinin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında, adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispat yükü iddia edene düşer. Bu iddiayı ileri süren taraf, adi ortaklık ilişkisi bir sözleşme olduğundan, iddiasını HMK. md.200 gereğince senet (kesin delil) ile ispat etmelidir. Somut olayda, taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmamakta ise de; davacılar ile davalıların murisi kardeş olup, HMK.'nun 203/1 maddesi gereğince, olayda tanık da dinlenebilecektir. Davacı taraf, adi ortaklığın bulunduğunu iddia edip, bu iddiasının ispatı yönünden tanık deliline dayanmıştır....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yukarıda yer alan maddelerin birlikte değerlendirilmesinden, adi ortaklıklarda mal teslimi ve hizmet ifası adi ortaklık tarafından yapıldığından, katma değer vergisinin mükellefi adi ortaklık olacak, beyanname ortaklık adına düzenlenecek, ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle vergi dairesine verilecek, ancak verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi biri tarhiyata muhatap tutulabilecektir. Aynı zamanda adi ortaklıklar Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen bütün mükellefiyetleri yerine getirmek zorundadırlar. Bu açıdan, Kanun'un belirtmiş olduğu belge düzenine uymaları, yani, fatura, gider pusulası gibi belgeleri bastırmaları, defter tutmaları, kullandıkları defter ve belgeleri zamanaşımı süresi içinde muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmeleri gerekmektedir....
Bu tanımlardan adi şirketin –ortaklığın- unsurları; kişi, sözleşme, katılım payı, amaç, affectio societatis (müşterek gayeye ulaşmak için birlikte çalışmak unsuru) şeklinde belirtilebilir (Barlas, Nami, Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, İstanbul, 1998 s.13). Kişi Unsuru: Adi ortaklık bir kişi birliği olmakla, temel unsuru kişidir. Kanunun lafzından da anlaşıldığı üzere adi ortaklık ilişkisinin kurulabilmesi için, iki ya da daha fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Eldeki davada iki gerçek kişi ve bir tüzel kişinin bir araya geldiği gözetilerek, adi şirketin varlığı için aranan kişi unsurunun, uyuşmazlık konusu olayda bulunduğu kabul edilmelidir Sözleşme Unsuru: Borçlar Kanunu'nun ilgili maddesinde adi ortaklık tanımlanırken, "şirket bir akittir ki..." denilmektedir. Görüldüğü gibi, kanun koyucu öncelikle adi şirket ilişkisinin akdi bir ilişki olduğunu kabul etmiştir....
-2- Mahkemece, yapılan yazışmalardan anlaşıldığı üzere, adi ortaklığın kurulduğu işin iptal edildiği,iptal edildiği seviyeye kadar ve iptal sonucu teminatın nakde çevrilmesi nedeniyle söz konusu iş nedeniyle davalıların bu işten alabilecekleri herhangi bir bedelin olmadığının anlaşıldığı, bu durumda ise,davacının alacağının borçlusu olan ve adi ortaklığın ortağı ..... adi ortaklıktaki tasfiye payından tahsilinin mümkün bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava;davacının,davalılardan ......ile aralarındaki adi ortaklık ilişkisi nedeniyle bu davalıdan doğan alacağının,davalıların oluşturduğu adi ortaklıktan,bu adi ortaklık ilişkisinin fesih ve tasfiyesi suretiyle tahsili istemine ilişkindir. Adi ortaklık sözleşmesi; geçerlilik şekli olarak, herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir....
Hemen belirtmek gerekirki adi ortaklık sicile tabi olmadığı için mahkeme kararıyla adi ortaklığın tesciline karar verilmesi mümkün değildir. Taraflar arasında adi ortaklık konusunda muarazaa çıktığı için mahkemece muarazaanın giderilmesine ve taraflar arasında adi ortaklık bulunduğunun tesbitine karar verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek sicile ve bu bağlamda tescile tabi olmayan adi ortaklık hususunda işyerinin 1/2 oranındaki hissesinin davacı adına tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 3-Davacı dava açarken sözleşme uyarınca ortaklığın idare ve temsil yetkisinin kendinde bulunduğunu belirterek davalının idare ve temsilden men edilmesini istemiştir. Mahkemece davacının bu talebi konusunda olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Oysaki mahkemenin davacının bütün taleplerini karşılayacak şekilde olumlu veya olumsuz bir karar vermesi yasa gereğidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Davacı ile dava dışı...arasındaki temel ilişki 15.7.2006 tarihli adi ortaklık sözleşmesine dayalı olarak verilen ipoteğe ilişkin olup bu ipotekli taşınmazda daha sonradan davalı ...l'a devredildiğinden, ... adi ortaklık sözleşmesinin tarafı olan...' ın halefi bulunduğundan ve böylece davalının temel ilişkinin halefi bulunduğundan uyuşmazlığın adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmış olup temyizen incelenmesi görevi 3.Hukuk Dairesinindir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 3.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 15.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....