Bu hükme göre adi ortaklık mallarının üzerinde, adi ortaklığı oluşturan gerçek ve tüzel kişilerin elbirliği ile mülkiyet hakları bulunmaktadır. Herhangi bir şeyin tamamının veya hissesinin üzerinde adi ortaklığın mülkiyetinin var olabilmesi için, bu şeyin adi ortaklık adına kayıtlı olması gerekmektedir. Takip dosyasının incelenmesinde; takibin kesinleşmesi üzerine şikayetçi üçüncü kişinin ve borçlunun maliki olduğu taşınmaz üzerine haciz konulduğu, taşınmazın adi ortaklık adına kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda haciz konulan taşınmazın adi ortaklığa ait olduğundan bahsedilemez. O halde, İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiş olması yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22....
Davalılar arasında 1.1.2005 tarihinde adi ortaklık oluşturularak vergi dairesine kaydedildiği, akabinde davalı ...’nin vergi dairesine hitaben verdiği dilekçe ile diğer davalıyla oluşturdukları adi ortaklıktan 21.10.2006 tarihi itibariyle ayrıldığını ve hisselerini davalı ...’a devrettiğini bildirdiği ve bu dilekçesinde ortaklık dönemine ilişkin haklarını saklı tutmadığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekirki; adi ortaklığı oluşturan ortaklar arasındaki hissenin diğer ortağa devrine dair bu müracat ortakların kendi aralarındaki iç ilişkilerine ait olup, sadece kendi aralarında sonuç doğurucu mahiyettedir. Bir başka deyişle, bir ortağın hissesine diğer ortağa devretmesi kendi iç ilişkileri ve birbirlerine karşı sorumluluklarına ilişkin olduğu için adi ortaklığın dışarıya karşı olan sorumluluğunu etkilemez....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yukarıda yer alan maddelerin birlikte değerlendirilmesinden, adi ortaklıklarda mal teslimi ve hizmet ifası adi ortaklık tarafından yapıldığından, katma değer vergisinin mükellefi adi ortaklık olacak, beyanname ortaklık adına düzenlenecek, ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle vergi dairesine verilecek, ancak verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi biri tarhiyata muhatap tutulabilecektir. Aynı zamanda adi ortaklıklar Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen bütün mükellefiyetleri yerine getirmek zorundadırlar. Bu açıdan, Kanun'un belirtmiş olduğu belge düzenine uymaları, yani, fatura, gider pusulası gibi belgeleri bastırmaları, defter tutmaları, kullandıkları defter ve belgeleri zamanaşımı süresi içinde muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmeleri gerekmektedir....
A.Ş. & T1 - Şahin Yapı Enerji İş Ortaklığının adi ortaklık niteliğinde bulunması nedeniyle tüzel kişiliğe haiz olmadığı, tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklık aleyhine yapılan takiplerin ortaklığı oluşturan tüm ortaklar borçlu gösterilerek başlatılması gerektiği, ancak somut dosyada adi ortaklık aleyhine icra takibi başlatıldığı gerekçesi ile şikayetin kabulüne, İstanbul 37. İcra Dairesinin 2019/437 esas sayılı dosyasında T2 Tic. A.Ş. & T1 - Sahin Yapı Enerji İş Ortaklığı hakkında başlatılan takibin iptaline karar vermiştir....
Yapılan tanımdan da anlaşılacağı üzere, adi ortaklık sözleşmesi; kişi, sermaye ve sözleşme unsurlarını içermektedir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık, adına üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafından açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğer ortak veya ortaklar aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir. Somut olayda; davanın, asıl işveren sıfatına sahip adi ortaklığı oluşturan şirketlerin tamamına yöneltilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile adi ortaklığın sorumluluğuna karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle Adi ortaklığı oluşturan tüm şirketlere dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmelidir....
Takipte, adi ortaklık adına tek bir ödeme emri çıkarılmış olup, adi ortaklığı oluşturan ortaklar adına ayrı ayrı çıkarılmış ve tebliğ edilmiş bir ödeme emri yoktur. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 620.maddesine göre (mülga 818 Sayılı BK'nun 520. maddesi) adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti de yoktur. Bu nedenle, icra takibinde adi ortakların ayrı ayrı gösterilmesi ve ayrı ayrı ödeme emri tebliği gerekmekte olup, taraf ehliyeti olmayan adi ortaklık adına tek bir ödeme emri tebliğe çıkarılarak takip yapılması usulsüzdür. Yasanın emredici kuralından kaynaklanan bu husus hakkında şikayetçinin İİK'nun 16/2.maddesi gereğince süresiz şikayet hakkı vardır. Öte yandan, taraf ehliyeti kamu düzeninden olup, mahkemece de, kendiliğinden gözönüne alınmalıdır. O halde, adi ortaklık adına çıkarılan ödeme emrinin ve takibin geçerliliği bulunmadığından mahkemece takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Bu nedenle ortaklık adına açılacak davaların adi ortaklığı oluşturan ortaklardan herhangi biri tarafından açılması zorunludur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen nazara alınır. Dairemizce, gerekçeli kararın adi ortaklığı oluşturan şirketlere tebliği ile temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmesi için dosya mahalline geri çevrilmişse de, adi ortaklık vekili tarafından verilen dilekçe ile temyiz başvurusunun adi ortaklık adına yapıldığı, tamamlanması gerekli bir tebliğ işlemi bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. İcra mahkemesi kararının adi ortaklık tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından dava açma ehliyeti yoktur. Temyiz de bir dava olmakla adi ortaklığın kararı temyiz yetkisi bulunmamaktadır....
Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.09.2010 gün ve 2009/242-2010/526 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Davacı takip konusu bononun adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin 14.11.2007 tarihli protokol uyarınca teminat senedi olarak verildiğini iddia ederek, bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ve takibin iptâline karar verilmesini istemiş; davalı da cevabında taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu ve bononun adi ortaklık ilişkisi nedeniyle verildiğini kabul etmiştir. Mahkemece de taraflar arasındaki ilişki adi ortaklık olarak kabul edilerek sonuca varılmıştır. Tarafların iddia ve savunmaları ile mahkemenin kabulüne göre uyuşmazlık adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığından ve taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmadığından temyiz itirazlarını inceleme görevi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi'ne aittir....
Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece tüm delilleri toplanmadan ,eksik inceleme ile karar verildiği, dava konusu adi ortaklık sözleşmesinin ve müvekkiline adi ortaklık konusu yerle ilgili olarak tek başına tasarruf yetkisi verildiğine ilişkin beyan ettikleri noterlik belgesinin celp edilmediğini,dosyaya sonulan kira sözleşmelerinin dava konusu adi ortaklık için davalıya tahsis edilen son kata ilişkin olmayıp, 2. ve 3. katlara ait olduğu, mahkemece adi ortaklığa tahsis edilen yerin keşfen tesbiti ve tanıklarının da dinlenmesi gerekirken bunun yapılmadığı ,ayrıca davalı şirketin adi ortaklık sebebiyle beyan ettikleri dönemlere ilişkin tüm ticari defter ve kayıtlarının,banka hesaplarının incelenmesi gerekirken mahkemece bu hususta da inceleme yapılmadığı,gerekçenin yetersiz olduğu,davalı şirket adına adi ortaklık sözleşmesinin yetkili temsilci tarafından imzalandığını,şirket yetkilisinin dava tarihinden önce öldüğünün gerekçede yer almasının hatalı olduğu,zira şirket...
Görüldüğü üzere, katma değer vergisi uygulaması bakımından, adi ortaklık, ortaklardan bağımsız işletme birimi olarak vergilendirilmekte, defter tutma, fatura bastırma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi yükümlülükleri ortaklardan ayrı yerine getirme zorunluluğunda bulunmaktadır. Katma değer vergisi uygulaması açısından, ortaklardan bağımsız işletme kabul edilen adi ortaklıklarda, mal alımı, mal teslimi ve hizmet ifası gibi edimler adi ortaklıkça yerine getirildiğinden, katma değer vergisi mükellefi de adi ortaklık olacak, beyannamelerin adi ortaklık adına düzenlenerek, yönetim yetkisine sahip ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle bağlı olunan vergi dairesine verilmesi üzerine de, ortaklık adına tarh ve tahakkuk eden vergilerin ödenmesinden de müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan her biri tarhiyata muhatap tutulabilecektir....