Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre davacı tarafın herhangi bir hak talebinde bulunamayacağını, sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, adi ortaklık sözleşmesinde tasfiyeye karar verilmediği sürece ortakların herhangi bir hak talep edemeyeceğini, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davacı tarafın dava konusu yapılan alacağa dayanak yapmış olduğu 01/12/2012 tarihli sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiği, adi ortaklık sözleşmesi kapsamında, adi ortaklık tasfiye edilmediği sürece adi ortaklığa bağlı olarak alacak ve kar payı talep edilemeyeceği, davacı tarafın katıldığı son oturumda sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olarak kabul edilip ortaklığın tasfiye suretiyle sonlandırılmasına muvafakat etmedikleri ve bu bağlamda HMK 26/1 md gereğince taleple...

    Bu durumda, ortaklardan ayrı katma değer vergisi mükellefi olan adi ortaklık adına yapılan tarhiyatların, vergi/ceza ihbarnamelerinin müteselsil sorumlu olan ortaklardan herhangi biri adına düzenlenmesi gerekirken adi ortaklık adına düzenlenmesinin 3065 sayılı Kanun'un 44. maddesine uygun düşmediği gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiş ise de, söz konusu tarhiyatların nedenini oluşturan fiillerin adi ortaklık olarak gerçekleştirildiği ve yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde fiili gerçekleştiren adi ortaklığın vergi ve cezalar açısından muhatap kabul edilmesinde yasal bir engel bulunmadığından, uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken cezalı tarhiyatların kaldırılmasına hükmeden kararda hukuki isabet bulunmamaktadır. KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1. Temyiz isteminin kabulüne, 2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, 3....

      ın dava konusu taşınmazların maliklerinden satın alınması ve satılarak gelir elde edilmesi hususunda adi ortaklık tesis edildiği ve bu bağlamda, dava konusu taşınmazlarında gerçekte adi ortaklık adına satın alındığının kabulü zorunludur. Dava konusu taşınmaz adi ortaklık adına satın alındığı içinde adi ortaklık sözleşmesinde belirtilen ortaklarında davada yer alması gerekir. (BK 534. madde) Bir başka deyişle adi ortaklık sözleşmesinde adı geçen kişilerinde usulüne uygun şekilde davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması ve davaya devam edilmesi zorunludur. Mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek BK 534. maddesine aykırı olarak taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

        Mahkemece; "Dava başlangıçta adi ortaklığı oluşturan şirketlerden ....ile davalı arasında düzenlenen sözleşme sonrasında, adi ortaklığı kapsayacak şekilde, hazır beton alımı ek sözleşmesi kapsamında, teminat olarak davalı şirkete verilen bonodan ötürü davacı şirketin sorumlu olup olmadığı noktasındadır. ...Davalı şirketin aynı tarihte adi ortaklık ve adi ortaklığı oluşturan taraflardan dava dışı .... ile imzaladığı iki ayrı beton satış sözleşmesi mevcut olup, delil olarak dayandığı kendi ticari defter ve kayıtlarında beton satışı nedeni ile..... 47.516,65 TL borçlu olduğu, adi ortaklık kayıtlarında davalı şirkete beton alımı nedeni ile borç bulunmadığı gibi özellikle davalı şirketin kayıtlarında da gerek davacı şirkete gerekse adi ortaklığın borçlu kılacak herhangi bir kayıt bulunmadığı; bu nedenle, alınacak hazır beton karşılığı davalı şirkete teminat olarak verilen dava konusu icra takibine dayanak bonodan ötürü davacı şirketin davalı şirkete borçlu bulunmadığı anlaşılmış ve bu yönde...

          Bu durumda, ortaklardan ayrı katma değer vergisi mükellefi olan adi ortaklık adına, sahte fatura düzenlediğinden bahisle vergi tekniği raporuna dayanılarak takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan tarhiyatların, vergi/ceza ihbarnamelerinin müteselsil sorumlu olan ortaklardan herhangi biri adına düzenlenmesi gerekirken adi ortaklık adına düzenlenmesinin 3065 sayılı Kanun'un 44. maddesine uygun düşmediği gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiş ise de, söz konusu tarhiyatların nedenini oluşturan fiiller adi ortaklık tarafından gerçekleştirildiğinden ve yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde fiili gerçekleştiren adi ortaklığın vergi ve cezalar açısından muhatap kabul edilmesinde yasal bir engel bulunmadığından, uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiğinden temyize konu kararda isabet bulunmamaktadır. KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1. Temyiz isteminin kabulüne, 2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ......

            İstinaf talebinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya okunup gereği düşünüldü: TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında..... işi için 14/07/2011 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesi imzalandığını, adi ortaklık tarafından yapılan işin bedeli davalı şirketin pilot ortak olmasından 147.500,00 TL'yi davalı şirket hesabına ödendiğini, davalı şirket tarafından yapılan işlerden dolayı 54.660,00TL’lık kesintiler yapıldıktan sonra 46.560,00TL’nin davacıya ödenmesi gerektiğini, davalının ödemekten kaçınması üzerine ihtarname düzenleyerek alacağı talep ettiğini, davalının cevabi ihtarında proje müdürünün 07/2011-12/2016 tarihleri arasında ortaklığa hizmet vermesi nedeniyle proje müdürüne yapılan ödemelerin ortaklık gideri olduğunu ve talep edilen 46.500,00 TL için takas -mahsup talebinde bulunduğunu bildirdiğini, adi ortaklık sözleşmesinde herkesin kendi personelinden sorumlu olduğunun düzenlendiğini, davalı çalışanı olan proje müdürünün giderlerinin ortaklık gideri olmadığını...

              Burada, yeri gelmiş iken adi ortaklık kavramı üzerinde durmakta yarar vardır. TBK'nun 620 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla (gerçek veya tüzel) kişinin, emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir şahıs birliğidir....

                Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Davacı vekili dava dilekçesinde, adi ortaklık nedeni verilen senetten kaynaklanan menfi tespit talebinde bulunduğuna, adi ortaklık sözleşmesi gereğince dava konusu senedin ortaklık nedeniyle verildiği anşıldığına göre, uyuşmazlığın TBK'nın 620.vd.maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olarak çözümlenmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece; 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK 620 vd. düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, TBK'nun 642.madde vd. hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....

                  Şti. olarak adi ortaklığa yöneltilmiş, dava dilekçesi adi ortaklık adına tebliğ edilerek yargılama yapılmıştır. Adi ortaklığa karşı açılmış olan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Bu durumda, adi ortaklığı oluşturan tüzel kişilerin ayrı ayrı davalı olarak gösterilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması gereklidir. Bu sebeple davacı vekiline, adi ortaklığı oluşturan tüm ortakları davalı olarak göstermesi, dava dilekçesinin tebliği ve delillerin bildirilmesi için süre verilmeli ve taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmelidir. Tüzel kişiliği olmadığı halde, adi ortaklık adına davetiye çıkartılması, dosyada taraf teşkili sağlanamadan işin esasına girilerek adi ortaklık aleyhine hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 2-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca harçtan muaf olmasına rağmen davalı Bakanlığa harç yükletilmesi ayrı bir bozma sebebidir. 3-Ayrıca karar başlığında tüzel kişiliği bulunmayan ......

                    Dava konusu uyuşmazlık, davacı ile davalı arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunup bulunmadığı, varsa adi ortaklık faaliyetinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlilik yönünden herhangibir şekle tabi olmayıp, sözlü yapılan adi ortaklık sözleşmesi geçerli ise de inkarı halinde bu ortaklığın varolduğunu ileri süren kişinin bu ortaklığı, uygulanması gerekli HUMK'nun 287-288 ve 290 maddeleri gereğince (yasal sınır aşıldığından) ispatı gerekir. Medeni Kanun madde 6 gereğince, "Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür." Somut olayda; Yargıtay ... Sayılı ilamı ile taraflar arasında iş makinesinden kaynaklanan adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu kabul edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu