HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; ilk derece mahkemesindeki dava adi ortaklığın feshi,tasfiyesi talebine ilişkindir. Davacı tarafça ,adi ortaklık ilişkisi bulunduğu iddia edilmiş olup,yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi ibraz edilmemiştir.Mahkeme kararında da bahsedildiği üzere, adi ortaklık sözleşmesinin yazılı yapılması geçerlilik koşulu olmayıp,ispat yönünden önemlidir. Dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ve ortaklık payı alacağına ilişkin olmakla, davalıların malvarlığı adi ortaklık konusunu teşkil etmemektedir. Buna göre, dava konusu edilmeyen hususlar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağından, somut olayda HMK 389. maddedeki uyuşmazlık konusu olmayan malvarlığına ilişkin tedbir talebi yönünden yasal koşullarının oluşmadığı gözetilerek, mahkemenin ihtiyati tedbirin reddi kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur....
Türk Borçlar Kanununun 620. maddesinde "Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir." hükmüne yer verilmiştir. Adi ortaklık TBK'nın 620 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olayda taraflar tacir olmadığından, adi ortaklık da TTK'da düzenlenmediğinden, malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, 02.07.2003 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin dava konusu kitabın çoğaltma ve yayımlanmasına ilişkin neşir sözleşmesi niteliğinde olduğu, çoğaltma ve yayma haklarının davacının da ortağı bulunduğu adi ortaklığa devredildiği, sözleşmede telif ücretinin süresiz ve bedelsiz olarak devredildiğine dair bir hüküm bulunmadığı, eser üzerindeki haklarının adi ortaklığa devri sebebiyle davacının hak ettiği telif ücretini isteyebileceği, adi ortaklık tarafından eserin çoğaltılarak piyasaya sunulması nedeniyle ortaya çıkan durum ve bunun sonucu oluşan kâr ve zarar hesaplarının adi ortaklığın tasfiyesi sırasında nazara alınacak hususlar olduğu, bu ortaklığa dahil olmayan telif bedelinin ayrıca talep edilmesinde herhangi bir usulsüzlük olmadığı, öncelikle telif ücreti alacağının belirlenmesi gerektiği, ücret alacağının muhatabı olan adi şirketin bir ortağının da davacı olduğu ve kendi ortaklık...
Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre, adi ortaklık sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması şekil şartı olmayıp, ispat koşuludur. Taraflar arasında, şehir içi halk otobüsü hattının işletilmesi hususunda bir adi ortaklık sözleşmesinin kurulduğu ve dava tarihi itibariyle halen devam ettiği; tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Her ne kadar, davalı ... tarafından, mevcut olan ortaklık ilişkisinin, davacı üzerinde bulunan hattın kendisine ... 1. Noterliğinin 02.09.2003 tarih ve 18211 yevmiye nolu satış sözleşmesi ile satıldığı ve böylece ortaklığın da sona erdiği belirtilmiş ise de, resmiyette bu satışın yapılmış olması, daha sonra taraflar (kardeşler) arasındaki adi ortaklığın devamına bir engel teşkil etmez. Tanık beyanları, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; halen adi ortaklık ilişkisinin mevcut olduğu sonucuna varılmaktadır....
Mahkemece, davacının sermaye payını aldığı ve tüm ortakların adi ortaklığın feshini istedikleri gerekçesi ile adi ortaklığın feshine ve tasfiyesine, davacının ortaklıktan ayrılma payı talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2010/4623-5649 2-Davacı, ortağı olduğu “... ve ortakları” adi ortaklığının feshi ve tasfiyesi ile ortaklık payını talep etmiş; davalılar ise, adi ortaklığının daha önce tarafların anlaşması ile son bulduğunu, davacının kendisine düşen payı fazlasıyla aldığını savunmuşlardır....
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece verilen 20/09/2017 tarihli ve 2016/2844 E. 2017/12266 K. sayılı kararla; (...Taraflar arasında imzalanan 20/11/2005 tarihli sözleşmeyle kar ortaklığı konusunda anlaşma yapıldığı, böylelikle taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu anlaşılmaktadır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi kapsar... Fesih ve tasfiye edilmeyen adi ortaklıkta zamanaşımı süresi başlamaz. Dava konusu olayda, taraflar arasında adi ortaklık fesih ve tasfiye edilmediğinden zamanaşımı süresi henüz başlamamıştır ve bu nedenle olayda zamanaşımı süresinin dolduğundan da söz edilemez....
Somut olayda;dosya kapsamında yer alan ve davacı tarafça da imza inkarında bulunulmayan 01.03.2013 tarihli ‘’ortaklık sözleşmesi’’ başlıklı sözleşme metni incelendiğinde,davacı ve davalı arasında ‘’sap,saman balya yapımı,alım,satımı,tahmil ve tahliyesi’’ konusunda bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu,ancak daha sonra davacı tarafça keşide edilen 16.07.2013 tarihli ihtarname ve yine davalı tarafça keşide edilen 20.08.2013 tarihli cevabi ihtarname ile taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin feshedildiği sabittir....
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkilleri arasında adi ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığını, davacı tarafından adi ortaklık olduğu iddiasında bulunulan işyerinin " ......
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda ; Davacı tarafın adi ortaklığın tespiti talebinin kabulü ile davacı ile davalı taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğunun TESPİTİNE Taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin feshi ve tasfiyesi TALEBİNİN KABULÜ İLE, 60.000,00TL'nın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilde tekerrür oluşmadan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir....
ortaklık hükümlerini dikkate almak ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerini taraflar arasındaki adi ortaklığa uygulamak olmalıdır....