Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Davada ,taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğu ileri sürülerek fesih ve tasfiye talep edildiği,ancak dosyadaki bilgi ve belgelere göre , gerçek kişi davacı ve davalı tarafların tacir sıfatını taşımadığı anlaşılmıştır.Davada gerçek kişi davacı davalıların tacir olmadıkları açıktır. Bu nedenle gerçek kişilerin tacir olmadığı davada , taraflardan birinin ticari şirket olması adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine dair davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesini gerektirmez. O halde, uyuşmazlığın TTK 553. madde kapsamında olmayıp,TTK 620.maddesine göre adi ortaklık iddiasına ilişkin olduğu ve tarafların tamamının tacir olmadıkları dikkate alındığında davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girmediği , mahkemenin görevsiz olduğu anlaşılmıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Asıl davada takibe konu bononun sahteliği iddiası ile menfi tespit istenilmekte; birleşen davada ise, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi talep edilmektedir. Mahkemece, birleşen davada açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu itibarla adi ortaklığın feshi ve tasfiyesinin uyuşmazlık konusu olmamasına göre inceleme görevi Yargıtay 19.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 19.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 26.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. 2. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1 ... maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmünü içermektedir. 3. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer....

        Mahkemece, ortaklığın fesih ve tasfiyesi istenilmeden itirazın iptali davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen ilk hüküm, tarafların temyizi üzerine Dairemizce, davacının sermaye payını istemesi nedeniyle bu isteğin ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsadığı belirtilerek, toplanacak delillerin sonucuna göre ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece bu kez adi ortaklığın tasfiyesine, tasfiye tamamlandıktan sonra davacının alacağının çıkacak aktiften payına düşecek kısımdan tahsiline, tasfiye memuru olarak Celal Dere’nin atanmasına, tasfiye sonucu davacı ortağa düşecek miktar üzerinden itirazın iptaline, alacak yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin...

          aktardığını tespit ettiklerini, davalının güven ve iş birliğini zedeleyen davranışları sonucunda haklı sebeplere dayalı olarak ortaklığın feshi ve malların tasfiyesi amacıyla iş bu davayı açtıklarını beyanla, taraflar arasında mevcut olan adi ortaklığın feshine, davalının gizlice elde etmiş olduğu adi ortaklığa ait 81.839,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            in 30.6.1996 tarihinde ölümü ile adi ortaklığın yürütülemediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda davalıların murisi ...'in sözleşmede belirtilen fenni mesul , müteahitlik ve teknik uygulama sorumluluğundan ... ücretlerini düşüldükten sonra ...'e ait 6 parsel üzerine 133.283.10 Dolar karşılığı bir değer katıldığı, aynı imalatların davacı arsasına da yapılması gerektiği benimsenerek sonuca gidilmiş ise de bu yöntem adi ortaklığın tasfiyesi ile ilgili amaç ve ilkelere uymadığı gibi, davalılar murisinin kendi koyduğu sermaye gözetilmediği için davacının sebepsiz zenginleşmesine de yol açacak sonuç ortaya çıkmıştır. Adi ortaklığın tasfiyesindeki amacı umulan menfaat değil, eldeki malvarlığının sözleşmeye ve yasa hükümlerine göre tasfiye edilmesi olduğu gözardı edilmemelidir....

              Davalıların bu beyanları mahkeme dışı ikrar olup, tanık anlatımları ile de doğrulanmış ve 2003 yılı sonunda davacı ve diğer davalıların her birinin ayrı ayrı 10.000.000.000 lira vererek 1/5 pay sahibi olmak üzere kuaför dükkanı açtıkları, böylece aralarında BK 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın gerçekleştiği, dükkanın resmi işlemleri ile ruhsatının davalılardan Mahmut adına yapıldığı gibi, aynı zamanda idareci ortak da olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Esasen mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır. Davacı haklı sebeplere dayanarak ortaklıktan ayrıldığını bildirerek ortaklığın fesih ve tasfiyesini istediğine göre, davalı idareci ortağın ortaklıkla ilgili davacıya hesap vermediği anlaşıldığından, davacı BK'nın 535/7. maddesi hükmü gereği fesh talebinde haklıdır. Dava tarihi itibariyle ortaklığın mahkemece feshine karar verilmesi, ayrıca BK'nın 538 ile devamı maddeleri hükmüne göre tasfiyenin de yapılması gerekir....

                Karar) Somut dosyamızda Adana 4.Noterliği'nin ... yevmiye nolu 19.01.2016 onay tarihli adi ortaklık sözleşmesi uyarınca davacı ve davalı arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu, bu hususun her iki tarafın kabulünde olduğu, davacı ortak tarafından adi ortaklığın diğer tarafı olan davalıya karşı adi ortaklıktan kaynaklı alacak bakımından icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu ve iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, taraf teşkilinin bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince taraf teşkili sağlanmadığından bahisle davanın reddi kararı verilmesi doğru olmamıştır. Adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava , ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....

                  Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle sözleşme bağına dayanan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının ortakların sıfatından kaynaklanmasına, ortakların kendiliğinden ortaklıktan ayrılmasının olanaksız olması nedeniyle dava konusunun veya tarafın değişmesinin mümkün olmamasına, ayrıca TBK’nın 644 üncü maddesi uyarınca tasfiyenin bütün ortakların elbirliği ile yapılacak olmasına, buna bağlı olarak fesih ve tasfiye sonucunda belirlenecek olan alacağın devrinin de adi ortaklık ilişkisinin niteliği gereği mümkün olmamasına göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı...

                    Somut olayda davacı, iş bu dava ile adi ortaklığa konu işletmeye davalı tarafından alınmadığını belirterek işletmede bulunan demirbaşlara ilişkin payını talep etmiştir. Davalı ise, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için dava açıldığını, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Görüldüğü üzere, taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesinin bulunduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi aynı zamanda ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....

                      UYAP Entegrasyonu