Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu davanın tamamı reddedilmekle, temelde adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talebinin reddedildiğinin kabulü gerekir.Asıl davada kısmen kabul edilmiş yada reddedilmiş karar bulunmadığı açıktır.Zira asıl davada adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine dair davanın reddine karar verilmekle, değeri para ile ölçülebilir bir hüküm verilmediği açıktır.Emsal kararların tamamında ise adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verildiği, bu nedenle taraflar yönünden emsal kararlarda nispi vekalet ücreti verildiği gözetilmelidir. Bu nedenle asıl davada adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine dair davanın reddi nedeniyle davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı açıktır.Asıl davada davalıların asıl ve ek karara karşı vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin HMK 353/1b-1.madde gereği reddi gerekir. Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür....

    Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, iddianın ileri sürülüş biçimi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, eldeki davanın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemiyle açıldığı, taraflar arasında kurulan ortaklık ilişkisinin devamının artık mümkün olmadığı dikkate alınıp, adi ortaklığın haklı nedenle feshi ile birlikte tasfiyesine karar verilmesi, tasfiye payı alacağı olarak belirlenen ve hüküm altına alınan 14.205,65 TL üzerinden davacılar lehine 4.080 TL maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davacılar lehine 25.849,04 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması, HUMK'nın 438/7.maddesi hükmü gereğidir....

      (HUMK. 76.madde) Dosya kapsamından davacının bu davasındaki talebinin davalılardan fesih ve ... ile aralarındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile bu ortaklığın ödeki davalı ...'tan olan alacağın tahsiline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davada dayanılan 8.6.2004 ve 9.6.2004 tarihli taşeronluk sözleşmelerini davalılardan ...'ın diğer davalı ... 'ı temsilen imzaladığını davalı ... 28.4.2005 tarihli cevap dilekçesinde kabul etmiştir. Yine davacının dayandığı 24.9.2004 tarihli sözleşme kapsamından davalılardan ...'ın ortaklıktan ayrıldığı, temyiz dilekçesine eklenen 25.9.2004 tarihli sözleşmeye göre de ayrılan ...'ın yerine dava dışı ...'un ortak olarak alındığı dava tarihinden önce de %38 aşamasına getirilen işin 13.12.2004 tarihi itibariyle geçici kabulü yapılmak suretiyle sona erdirildiğini ve davalılardan ... 'a hakedişlerin ödendiği anlaşılmaktadır....

        a husumet yöneltilemeyceğinden her iki müvekkili yönünden davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, fesih ve tasfiyesi istenen ortak girişimin alacak ve borçlarının henüz belirlenmediğini, tüm alacak ve borçlar belirlendikten sonra ortak girişimin fesih ve tasfiyesi yoluna gidilebileceğini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili şirketin alacaklı olduğunu, müvekkillerinin ortak girişimi müdebbir tacir sıfatıyla özenle yönettiklerini, şirketin zarara uğratılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, ...İnşaat ve ... İnşaat Ortak Girişimi nin fesih ve tasfiyesi, tasfiye payı, kar payı ve diğer alacakların tahsili, davalı yöneticilerin hukuki sorumlulukları nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tasfiye raporu alınmıştır....

          Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Asıl ve birleşen davalarda uyuşmazlık, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile alacak istemlerine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinin birincifıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 1 inci maddesi; “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır....

            Telekom A.Ş) ve ... Bilişim ve Sağlık Hizmetleri Ltd Şti aleyhine davalı ... ..Ltd Şti 'nin adi ortaklığı temsil yetkisini ihmal ve suistimal etmesi nedeniyle yetkisinin kaldırılarak ,adi ortaklığın temsil yetkisinin müvekkiline veya atanacak bir kayyuma verilmesi talepli dava açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Yine 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/20 esas sayılı dosyasında ise; davacı ... Temizlik... Ltd Şti tarafından davalılar ... Grup Hizmetleri Ltd Şti (yeni ünvanı ... Telekom A.Ş) ve ... Bilişim ve Sağlık Hizmetleri Ltd Şti aleyhine davalı ... ..Ltd Şti 'nin adi ortaklığı temsil yetkisini ihmal ve suistimal etmesi nedeniyle yetkisinin kaldırılarak temsil yetkisinin müvekkiline veya atanacak bir kayyuma verilmesi istemiyle dava açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmıştır....

              Şti'den alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili amacı ile icra takibi yapılarak kâr payının tasfiye edilmesi halinde kâr payına haciz konulması talebinde bulunulduğunu, diğer yandan davacının adi ortaklığın tasfiyesi için dava açılması hususunda icra mahkemesinden yetki aldığını belirterek, davalılar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP: Davalı vekilleri ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, davalılar arasındaki ortaklığın fesih ve tasfiyesi şartlarının somut olayda gerçekleşmediğini belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davaya asli müdahil olmak isteyen ... vekili asli müdahale dilekçesinde, açılan davada verilecek kararın asli müdahale talebinde bulunan tarafı doğrudan etkileyecek nitelikte olması nedeni ile asli müdahale talebinin kabulüne ve davalılar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir....

                Eski 818 sayılı BK zamanında Yargıtay’ımızın yerleşik uygulaması, adi ortaklığın haklı sebeplerle feshi davası açılmışsa, mahkemenin ortaklığın feshine karar vermesi halinde, tasfiyenin de bizzat mahkeme veya denetiminde bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması yönündeydi; “adi ortaklığın mahkemece bizzat tasfiyesinin yaptırılması gerekir.”16 Kanaatimce yeni TBK md 644/II ve IV üncü fıkraları karşısında, ki bu hükümler eski BK’da yoktur, adi ortaklığın tasfiyesi işlerinin mahkemelerce veya mahkemelerin denetiminde atayacakları bir tasfiye memuru aracılığıyla yapılması uygulamasına son verilmesi doğru olacaktır. Ancak Yargıtay aynı ve bir çok başka kararında, “Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi için öncelikle adi ortaklığın malvarlığının tespiti gerekir. Bu malvarlığı tespit edildikten sonra az yukarıda izah edilen şekilde tarafların anlaşamamaları üzerine fesih ve tasfiyenin mahkemece yapılması gerekir....

                  ile vergi ve sigorta borçlarından sorumlu olacağını belirterek, adi ortaklığın feshine ve tasfiye memuru tayin edilerek adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                    -TL'nin 12/05/2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, taşınmaz bedeli yönündeki talebin reddine ve birleşen davada adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava ve birleşen dava, taraflar arasında imzalanan 19/08/1993 tarihli adi ortaklık sözleşmesine istinaden sermaye payı, kar payı, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir. Dava konusu adi ortaklık sözleşmesine göre, mülkiyeti davacıya ait taşınmazda kuyumculuk-vb- döviz işi yapılacağı, yönetici ortağın davalı olduğu, işletme demirbaş ve sermayesinin altın olarak belirlendiği, sermayenin eşit olarak ortaklığa verildiği, davalının ise ortaklığın fiilen başlamadığını iddia ettiği anlaşılmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu