Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şti.’nin vekâletnamesinde şirket yetkilisinin Nursel ... olduğunu, şikâyetçi tarafın şikâyette bulunma yetkisinin olmadığını, takibe konu senette görüleceği üzere müvekkiline adi ortaklığın borçlandığını, ortaklardan herhangi birinin değil bizzat adi ortaklığın borcu dolayısıyla icra takibi yapıldığını, borçlu olan adi ortaklığın bizzat kendisi olduğunu, şikâyete konu haczin ortakların değil adi ortaklığın hak edişi üzerine konulduğunu, şikâyet dilekçesinde belirtilen hususlar ve ek olarak sunulan Özel Daire kararının ortakların şahsi borcuyla ilgili olup bizzat adi ortaklığı ilgilendirmediğini, şikâyetçinin belediyedeki alacaklarının ve hak edişlerin adi ortaklığının değil de adi ortaklığı oluşturan şirketlerin herhangi birinin şahsi alacağı olduğunu iddia ediyorsa bu hususun istihkak (davasının) konusu olduğunu, adi ortaklılığın tüzel kişiliğinin olmadığını ve takipte taraf ehliyeti bulunmadığı için adi ortaklığı oluşturan... ve ......

    Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmünü içermektedir. Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen BK'nın 535 inci (TBK'nın 639 uncu) maddesinin ikinci fıkrasında; sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölümüyle ortaklığın sona ereceği düzenlenmiştir. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır....

    Ancak adi ortaklığın nasıl tasfiye edileceği hakkında taraflar arasında bir anlaşma var ise ortaklığın bu anlaşma uyarınca tasfiye edileceği kuşkusuzdur. Somut olayda taraflar arasında yapılan 10.07.2014 tarihli protokol taraflar arasındaki ortaklığın tasfiyesi niteliğinde olduğundan uyuşmazlığın çözümüne esas alınması gerekir. Davacı bu protokoldeki imza ve içeriğine itiraz etmemektedir. Protokol adi ortaklık ilişkisinin tasfiyesi niteliğinde olduğundan Türk Borçlar Kanunun 644. Maddesindeki tasfiye usulünün uygulanmasına gerek kalmamıştır....

    Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilânço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644.maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür. Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler....

    HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava ,adi ortaklık sebebiyle ,diğer ortağa yapıldığı iddia edilen ödemelerin,adi ortaklığın sona ermesi sebebiyle iadesi istemine ilişkindir....

    Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin 2013/6119 E... 2013/10462 K ...18.06.2013 ilamında da belirtildiği gibi; adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır....

      Bu aşamada mahkemece; yukarıdaki yasa hükümlerine göre, öncelikle tarafların anlaşarak tasfiye memuru belirlemeleri istenmeli; tarafların bu konuda anlaşamamaları halinde ise tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru resen atanmalıdır. Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir. Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle (28/03/2012) ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir....

        na İİK'nun 89/1. maddesi kapsamında haciz ihbarnamesinin gönderildiğini ve adi ortaklığa ait hak ve alacaklara haciz konulduğunu, ancak adi ortaklığın tüzel kişiliği olmaması nedeniyle yapılan haciz işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, haciz işleminin iptalini talep etmiş, mahkemece, takip konusu senette adi ortaklığın borçlu olması nedeniyle adi ortaklığın malvarlığına haciz konulabileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilirler. Ayrıca, aynı Kanun'un 638. maddesine göre, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Ne var ki şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir....

          Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Öncelikle, ortaklık sona erdiğinde ortaklığın malvarlığı mevcut değilse tasfiye muamelelerine geçilmesi söz konusu olmayacaktır. Tasfiye, malvarlığının aktif ve pasifinin ortaya çıkarılması, arıtılması anlamlarına geldiği için bu sonuç tabiidir....

          Her ne kadar, ortaklık adına yapılan masrafların diğer ortaktan tahsili isteminde bulunabilmek için, ortaklığın tasfiyesi gerekmese de; davaya konu adi ortaklığın ihaleye konu işin (belirli bir iş) yapılması amacıyla kurulduğu, işin tamamlanmasıyla birlikte ortaklık amacı elde edilerek ortaklığın sona erdiği, ortaklığın sona ermesinin zorunlu ve kaçınılmaz bir hukuki sonucu olarak da kendiliğinden tasfiye aşamasına girdiği anlaşılmaktadır. Eş söyleyişle, adi ortaklığın fiilen sona ermesinden sonra, ortaklardan birinin mahkemeye başvurarak, ortaklığın kendisi tarafından ödenen borçlarının diğer ortağa düşen kısmını talep etmesi, aynı zamanda ortaklığın tasfiyesi istemini de kapsamaktadır....

            UYAP Entegrasyonu