Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; "...Yukarıdaki ilkeler ışığında Ramazan Özer'in tasfiye memuru olarak atandığı, adi ortaklığın bilançosunun çıkarıldığı, yine mahkemece adi ortaklığın mal varlığının araştırıldığı, aynı zamanda ilgili kurumlardan borçlarının olup olmadığının sorulduğu, akabinde tasfiye memurunun bu bilgiler ışığında hazırladığı rapor çerçevesinde davacının payına isabet eden tasfiye payının 510.945,01TL olarak belirlendiği, davacı tarafın bu miktar üzerinden harcı ikmal ettiği, adi ortaklık ilişkisinin son bulduğu anlaşılarak ve tasfiye memurunun hazırlamış olduğu raporun usul ve yasaya uygun olduğuna mahkemece karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

ye bağlı olarak işletme hususunda mutabık kaldıklarından adi ortaklığın tasfiye sürecinde işbu şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak işletmenin adi ortaklığın kurulduğu günden mahkeme tarafından feshine karar verildiği güne kadarki ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamak suretiyle ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini beyanlarla müvekkili ..., ... ve ... arasındaki adi ortaklığın feshine, adi ortaklığın malvarlığının tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2023/276 Esas sayılı dosyasında adi ortaklığın feshi ve tasfiye memuru atanmasına yönelik dava açtıklarını, tasfiye memurunun bu davaya muvafakat vereceğini, bu nedenle dosya sonucunun beklenilmesi gerektiği halde beklenmemesinin hatalı olduğu belirtmişse de, atanacak tasfiye memurunun görevinin tasfiye amacıyla sınırlı olacağı, bu dava yönünden tasfiye memurunun tasarrufta bulanmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle adi ortaklığın feshi ve tasfiye memuru atanmasına yönelik davanın sonucunun eldeki davaya bir etkisi olmayacağından, ilk derece mahkemesince bu davanın sonucunun beklenmemesinde hukuka aykırılık mevcut değildir. Bilindiği üzere adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından; adi ortaklık tarafından veya adi ortaklık aleyhine açılacak bir davada, davanın adi ortaklığı oluşturan tüm gerçek veya tüzel kişiler tarafından birlikte açılması veya bunlara karşı birlikte yöneltilmesi zorunludur....

      Bunun dışında; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu hususu ihtilafsız olup, davacı bu dava ile tasfiye payı alacağı ve kâr payını talep etmektedir, bu istek adi ortaklığın fesih ve tasfiye isteğini de kapsar. Buna göre mahkemece, uyuşmazlığın TBK.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir(...) Bütün bu açıklamalar ışığında, dosya kapsamından anlaşıldığı üzere taraflar arasında geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabulü zorunlu olup, uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekirken, mahkemece, değinilen bu yönler dikkate alınmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesi ile bozulmuştur....

        DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, 6098 Sayılı TBK'nın 639/7 vd. maddeleri uyarınca adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tasfiye memurundan rapor alınmıştır....

          Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçeyle, asıl davanın kabulüne, adi şirketin feshine, atanan tasfiye memuru tarafından mal varlığının satılması suretiyle elde edilen gelirden öncelikle tasfiye giderlerinin ve tasfiye memuru ücretini karşılamak ve artan kısmın ortaklar arasında eşit olarak paylaştırılmak suretiyle tasfiyesine karar verilmiş ise de bu haliyle adi ortaklığın usulüne uygun tasfiye edildiğinden söz etmek mümkün değildir. Zira adi ortaklığın tasfiyesinin mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir. Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639. (eBK m. 538) maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....

            Tasfiye usulünü düzenleyen TBK'nun 644.maddesine göre "Ortaklığın sona ermesi halinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dahil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli başlı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür. Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları halinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hakim tarafından atanması isteminde bulunabilir....

              Davanın adi ortaklığın sona erdiğinin tespiti ve tasfiyesine yönelik olduğu mahkememizce kabul olunarak Türk Borçlar Kanunun adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin hükümlerin iş bu dava da uygulanması gerektiği kanaatine varılarak 07/07/2021 tarihli celsede resmi tasfiye işlemlerinin gerçekleştirilmesi için tasfiye memurunun atanması ile adi ortaklığın söz konusu iş için kurulduğu, iş yapılıp teslim olunmakla adi ortaklık sona erdiğinden bu tarih itibariyle tasfiye memuruna ortaklığın mal varlığının aktif ve pasifi ile belirlenmesi yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesapların belirlenerek malvarlığı bilançosunun mahkememize sunulması için bir aylık süre verilmesine, rapor mahkememize sunulduğunda taraflara (adi ortaklara) tebliğe çıkartılmasına, varsa bu husustaki itirazların ve toplanması istenen delillerle birlikte toplanarak celse arasında tasfiye memurunca karşılanması için gerekli işlemlerin yapılmasına, Daha sonra tasfiye memurunca ortaklığın malvarlığına ilişkin...

                Adi ortaklıkta, yönetici ortaklar ile diğer ortaklar arasındaki ilişkiyi düzenleyen TBK'nın 630 uncu maddesinin üçüncü bendine göre; yönetici, yılda en az bir defa hesap vermek ve kazanç paylarını ortaklara ödemekle yükümlüdür. Buna göre; davalı ..., dava konusu ortaklıkta yönetici olmakla birlikte, her ne kadar adi ortaklık döneminde, yönetici olmayan ortak tarafından kar payı istenmesi, adi ortaklığın tasfiyesini gerektirmese de, dava konusu somut olayda, tadil sözleşmesi ile ortaklık konusunun ifasının imkansız hale geldiği, ortaklığın fiilen devam etmediği hususu taraf iradelerinden anlaşıldığından adi ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiğinin kabulü gerekmektedir. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte, ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür....

                  Davacı, davalıya verdiği borç para karşılığı kar payının ödenmediği ve ortaklığa aldığını ileri sürdüğü demirbaş eşya vs.nin bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açtığına göre, bu talebi ortaklığın fesih ve tasfiye istemini kapsamaktadır. Adi ortaklığın ise ne şekilde sona ereceği B.K.nun 535. maddesinde, tasfiyenin nasıl ve kimler tarafından yapılacağı da 538 ve devamı maddelerinde gösterilmiştir. B.K.nun 535/7. madde ve bendi gereğince mahkemece adi ortaklığın feshine karar verildiğinde ortaklığın mal varlığının ne şekilde tasfiye edileceği karar yerinde gösterilmelidir. Tasfiyenin B.K.nun 538. ve devamı maddeleri gereğince yapılması için mahkemece öncelikle tarafların tasfiye hususunda anlaşıp anlaşamadıkları tesbit edilmeli, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmelidir....

                    UYAP Entegrasyonu