Mahkemece, adi ortaklığın haklı sebeple feshi ve tasfiyesine karar verilmiş, TBK’unun 644/2-3.maddesi gereğince tasfiye memuru (görevlisi) atanmış ve tasfiye memurunun ücreti ile ödenme şekli belirlenmiştir. Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davada, adi ortaklığın feshi ile bu ortaklığın feshinden davacının payına düşen kısım ile davacıya ödenmeyen kar payının belirlenip davalıdan tahsili istenmiştir. Taraflar arasındaki ortaklığın fiilen son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....
Taraflar arasında 22/11/2012 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin imzalandığı, söz konusu sözleşme gereğince, taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu, davacının dava dilekçesinde, ortaklığın fiili olarak sona erdiğini, ortaklıktan beklenen fayda ve menfaatin ortadan kalktığını beyan etmesine ve davalının işyerinin tamamen kapatıldığını bildirmesine göre taraflar arasındaki adi ortaklığı sona erdirdiklerinin kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece; 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642. madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644. maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır....
Mahkemece; davacının, davalıya inşaat yapımına ilişkin olarak katkı yaptığını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairemizin 18/06/2013 tarihli ve 2013/6119 E. 2013/10462 K. sayılı ilamıyla; davada, taraflar ile dava dışı ortak ... arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesinin istenildiği, bu nedenle öncelikle dava dışı ortak ...'in davaya dahil edilmesinin sağlanması, sonrasında ise 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1 inci maddesi atfıyla Türk Borçlar Kanunu'nun 642 nci maddesi ve devamı hükümlerine göre adi ortaklığın tasfiye işleminin gerçekleştirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur. Bozma ilamı uyarınca davaya dahil edilen davalı ... ; davalı ... ile taşınmazı birlikte satın aldığını, taşınmazın alımı sırasında davalı ...'...
Bankasına da bildirildiğini, davalı ortağın idarelerden elde edilen İş Ortaklığına ait hakedişlerin yatırılması amacıyla müvekkilin onayı ve bilgisi olmadan davalı bankanın İzmir/Hatay şubesinde hesap açtığını, bu hesabın açılmasında son hazırlanan 450 oranında ortak olduğu İş Ortaklığı sözleşmesini kullanmak yerine X90 oranında ortak göründüğü İş Ortaklığı sözleşmesini kullandığını, davalı ortak ve davalı bankanın hukuka aykırı iş ve işlemleri nedeniyle ekonomik olarak zarara uğradığını, psikolojik sıkıntılar yaşadığını, Adi ortaklıkta aktif ve pasif taraf ehliyetinin tüm ortaklara ait olduğunu, ancak Yargıtay içtihatları gereği tüm ortakların davacı veya davalı tarafta aynı anda birlikte yer almaları gerekmediğini dolayısıyla diğer ortağı davalı tarafa alarak bu davayı açabileceğini, bu sebepler nedeniyle Özel Uzman ve Sebahattin Yılma Adi Ortaklığı adına açılmış hesaptan haksız ve hukuksuz yere ödenen bedellerin şimdilik 10.000 TLsinin yasal faizi ile İş Ortaklığına iadesini ve kendisine...
O halde mahkemece; bütün bu açıklamalar ışığında asıl ve karşı davanın; adi ortaklığın haklı nedenle feshi talebi olarak ele alınması ve yukarıda açıklanan tasfiye hükümleri doğrultusunda, maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenmek ve ayrıca karar tarihine en yakın tarih dikkate alınmak suretiyle ortaklığın tasfiye edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2- Bozma nedenine göre, davalı/karşı davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....
GEREKÇE :Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile alacak talebine ilişkindir. Her ne kadar taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmamakta ve davalı tarafından da ortaklık ilişkisinin inkârı yoluna gidilmişse de; dosyada mevcut taraflar ve dava dışı arsa sahipleri ile yapılan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri, ortaklığı başlama ve bitiş tarihlerini gösteren Vergi Dairesi yazısı ve 09/02/2016 tarihli tutanak kapsamından taraflar arasında adi ortaklığın bulunduğu sabittir. Davacı tarafça adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edildiğinden TBK'nun 639 ve devamı maddeleri uyarınca adi ortaklığın tasfiyesinin gerçekleştirilmesi gerekecektir....
neden ile adi ortaklığı fesin hakkı doğduğundan adi ortaklığın feshini ve tasfiyesini ve yine müvekkilinin ortaklıktan kaynaklanan payını ve alacağını tahsil edebilmek adına iş bu huzurdaki davayı açma gereği olduğunu, bu nedenlerle taraflarca sürdürülmesi beklenemeyen adi ortaklığın feshine ve tasfiyesine dair karar verilmesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydı ile bilirkişilerce tespit edilecek zaman artırılmak üzere şimdilik 1.000 TL lik pay ve alacağın davacı müvekkiline verilmesi ile yargılama giderleri ile birlikte ücreti vekaletin davalı tarafın üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkeme' ye ait olmak üzere, tasfiyeye esas ve dava konusu ADİ ORTAKLIK; DAĞITILASİLİR KARI veya TASFİYE BAKİYESİ' nin; 3.512.212 TL olduğu ve anılan tasfiye fazlasının, Adi Ortaklıktaki hisseleri aranında, DAVACI ......
Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Diğer bir anlatımla tasfiye memuru tarafından yapılacak bir arıtma işlemi olup; hesap ve işlemlerin incelenip, bir bilanço düzenlenerek, ortaklığın aktif ve pasifi arasındaki farkı ortaya koymaktır. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshi ve tasfiyesi talebini de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir....
İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortak girişimin (yani adi ortaklığın) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoktur. 6098 sayılı BK'nun 620.maddesinde (818 sayılı BK'nun 520.) de açıklandığı üzere, adi ortaklığın hükmi şahsiyeti bulunmadığından ortaklar, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludurlar. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından aktif ve pasif dava ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. (6098 sayılı BK'nun 534., 818 sayılı BK'nun 534, TMK'nun 702.maddeleri) Eldeki davada, ortaklığı oluşturan her üç şirkete de mahkeme gerekçeli kararının tebliği gerektiği halde..., Endüstriyel Tesisler Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine ve ......