Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Arsa niteliğindeki ... ilçesi, ...köyü 152 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak zeminine; resmi birim fiyatları esas alınarak, üzerindeki yapıya; yaş, cins ve verim durumu dikkate alınmak suretiyle ağaçlara değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak; 1-Davalılardan Nuriye Karacan'ın ad ve soyadının karar başlığında gösterilmemesi, 2-Dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerinde bulunan takyidatların hükmedilen bedele yansıtılmaması, Doğru değil ise de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, a)Gerekçeli kararın başlığının davalılar bölümüne (Nuriye Karacan) ad ve soyadının yazılmasına, b)Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerinde bulunan takyidatların hükmedilen bedele yansıtılmasına,) cümlesinin yazılmasına Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA...

    Soyadı üzerindeki hak, mutlak haklardan olması nedeniyle herkese karşı ileri sürülebilmekte ve yasayla özel olarak korunmaktadır. Ayrıca soyadı kullanmak, yasakoyucu tarafından kişiye yüklenmiş bir yükümlülüktür. Nitekim 2525 sayılı Yasa’nın 1. maddesindeki “Her Türk öz adından başka soyadını da taşımağa mecburdur.” kuralı ile bu yükümlülük açıkça belirtilmiştir. Soyadının, bir kimsenin kimliğini belirleme işlevi yanında ailesini ve soyunu belirleme, kişiyi başka ailelerin bireylerinden ayırt etme ya da kişinin hangi kökene, topluluğa veya ulusa ait olduğunu belirleme işlevi de bulunmaktadır. Bu işlevleri nedeniyle yasakoyucu, nüfus kayıtlarının düzenli tutulması, resmi belgelerde karışıklığın önlenmesi, soyun belirlenmesi, ailenin korunması, ulusal birliğin sağlanması, dil ve dil kimliğinin korunması gibi sebeplerle soyadı kullanımını yasal düzenlemelerle kural altına almaktadır....

    Dava, alacaklının İİK'nun 99.maddesi ve devamı maddelerine dayalı açtığı istihkak iddiasının reddi istemine ilişkindir. 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 6.maddesine göre marka hakkı tescil yolu ile elde edilir. 9/son ve 16/son maddelerinde ise marka siciline tescil ve ilan edilmeyen markalardan doğan hakların iyiniyetli üçüncü kişilere ileri sürülemiyeceği hüküm altına alınmıştır....

      Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; ... 18/2. maddesinde yer alan “Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, memur, hizmetçi ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır.” hükmü uyarınca davacının devlet memuru olması ve asli işinin “grafik tasarımcı” olması nedeniyle, karşılığında maaş alarak yaptığı iş için ayrıca telif bedeli ödenmesi gerekmeyeceği, davaya konu olayda davacının sadece “adın korunması” manevi hakkının ihlali sebebiyle manevi tazminat ile hak ihlalinin önlenmesi ve ortadan kaldırılması istemlerinde bulunabileceği, bu hakların ise ... 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2006/662 Esas, 2008/89 Karar sayılı ilama konu dava ile karşılandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

        ve soyadı yanında yazılı olan yerde keşide edilmiş sayılacağı hükmü de dikkate alınarak, suça konu çekte keşide yeri ve keşidecinin ad ve soyadı altında da bir yer bulunmadığı, bu nedenle unsurları bulunmayan suça konu çekin özel belge niteliğinde bulunduğu, bu surette sanığın özel belgede sahtecilik suçunu işlediği gözetilmeksizin, unsurları itibariyle oluşmayan resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi, b) Sanığın adli sicil kaydındaki hükümlerin 3167 sayılı Yasası uyarınca verilmiş cezalardan ibaret olması, hükümden önce 20/12/2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı “Çek Kanunu” ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlükten kaldırılıp, suç olmaktan çıkarılmış olması nedeniyle ve müştekinin zararının karşılaması da dikkate alınarak, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurulup, yeniden...

          Sessiz kalma yoluyla hak kaybı ise, önceki hak sahibinin, hakka konu ticari ad ve işareti iyi niyetli bir şekilde kullanan kişiye karşı dava açma hakkını uzun süre kullanmaması ve ihlallere sessiz kalarak ticari ad ve işareti koruma hakkını yitirmesi demektir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin temeli 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesine dayanmaktadır. Anılan madde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmünü haizdir. Buna göre, anılan madde ile hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken iki temel ilkeye yer verilmiş olup, öncelikle hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir....

          hapis cezasına mahkum olan sanığın 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesi uygulamasında a, b, d, e bentlerinde gösterilen hakları mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, c bendinde sayılan kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı, vesayet veya kayyımlığa ait hakların koşullu salıverilmeye kadar yoksun bırakılmasına" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün istem gibi (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), 12.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            TMK’nın 194. maddesinin birinci fıkrası; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmünü içermektedir. Aile konutunun tanımına ise anılan maddenin gerekçesinde yer verilmiş; aile konutu “Eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı anılarla dolu bir alan” olarak tanımlanmıştır. TMK’nın 193. maddesi dikkate alındığında kural olarak eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlem yapma serbestisi kabul edilmişken, aynı Kanun’un 194. maddesi ile bu kurala istisna getirilmiş ve aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması esası kabul edilmiştir....

              albümün eser olduğu kabul edilerek karar verildiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değil ise de; FSEK'te Haksız rekabet: "I – Ad ve alametler: Madde 83 – Bir eserin ad ve alametleri ile çoğaltılmış nüshaların şekilleri, iltibasa meydan verebilecek surette diğer bir eserde veya çoğaltılmış nüshalarında kullanılamaz. 1 inci fıkra hükmü umumen kullanılan ve ayırt edici bir vasfı bulunmayan ad, alamet ve dış şekiller hakkında uygulanmaz....

                belirtildiğinden, davalı vekilinin mahkemece albümün eser olduğu kabul edilerek karar verildiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değil ise de; FSEK'te Haksız rekabet: "I – Ad ve alametler: Madde 83 – Bir eserin ad ve alametleri ile çoğaltılmış nüshaların şekilleri, iltibasa meydan verebilecek surette diğer bir eserde veya çoğaltılmış nüshalarında kullanılamaz. 1 inci fıkra hükmü umumen kullanılan ve ayırt edici bir vasfı bulunmayan ad, alamet ve dış şekiller hakkında uygulanmaz....

                UYAP Entegrasyonu