Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ) DAVA TÜRÜ : AD ÜZERİNDEKİ HAKLARIN KORUNMASI YARGITAY KARARI Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı Mahkemece temyiz incelemesi için Dairemize gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Yargıtay Hukuk ve Ceza Dairelerinin görevleri 18.06.2014 tarihli 6545 Sayılı Kanun'un 31. maddesiyle değiştirilen 2797 Sayılı Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi gereğince Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 09.02.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile belirlenmiştir. İnceleme konusu karar, rücuen tazminat talebine ilişkin olup, yukarıda sözü edilen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun iş bölümü kararına göre, belirgin biçimde Dairemizin inceleme alanı dışında kalmakta ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun rücuen tazminat taleplerinin temyiz incelemesi Yargıtay 10....

    Mahkemece, davalı ... tarafından davacının zilyetliğine haksız olarak elatıldığı görüşünden hareketle davanın kabulüne, davalının haksız elatmasının önlenmesine, tazminata ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; TMK. nun 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen zilyetliğin korunması isteğine ilişkindir. Taşınmaz üzerinde zilyetlikten başka hakkı bulunmayan kişiler anılan maddeler uyarınca zilyetliklerinin korunmasını isteyebilirler. Zilyetliğin elden alınması ya da saldırıya uğraması halinde korunma dava yolu ile istenebilir. Ancak TMK. nun 984. maddesi hükmü uyarınca “dava hakkı zilyedin fiili ve failini öğrenmesinden başlayarak 2 ay ve her halde fiilin üzerinden 1 yıl geçmekle düşer.” Davacı dava dilekçesi ve yargılama oturumlarında, 05.07.2007 tarihinde davalı Belediyenin taşınmaza elattığını, köylülerin haber vermesi üzerine 19.07.2007 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir....

      Türk Medeni Kanunu madde 589 “Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hâllerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir. Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hâkimin re'sen karar verdiği hâllerde Devlet tarafından karşılanır. Mirasbırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hâkimi bu ölümü yerleşim yeri sulh hâkimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hâkimine gönderir.” düzenlemesini içermektedir....

        Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir toplumda milli güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suçların önlenmesi, sağlığın veya ahlakın ve başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması için zorunlu bulunduğu ölçüde ve kanunla düzenlenmesi koşuluyla olabilir." Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 22. maddesinde "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde hakimin onayına sunulur....

          TMK 640/II maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye el birliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri" Aynı maddenin IV maddesine “Mirasçılardan her birinin , terekedeki hakların korunmasını isteyebileceği, sağlanan korumadan mirasçılardan hepsinin yararlanacağı ”öngörülmüştür. TMK 701/II maddesinde ise "el birliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına yaygın olacağı" hükme bağlanmıştır. TMK. mad. 640/IV hükmü, mirasçılardan biri ya da bir kısmının başvurabileceği yasal yolları "terekedeki hakların korunması" ile sınırlı tutmuştur....

            - 3 - 2017/2353 2019/10222 1.Kararı veren mahkeme ile hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin ad ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği, 2.Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri, 3.İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep, 4.Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi, 5.Kararın verildiği tarih ve hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin imzaları, Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir...

              Mahkemece, bozma ilamında belirtilen hususun huzurdaki dava bakımından tartışılmasının sonuca etkili olmadığı, zira işleme eserin, sahibinin hususiyeti taşıması kaydıyla asıl eserden bağımsız nitelikte bir eser olduğu, işleme eser üzerindeki hakların asıl eser sahibinden devren değil sahibinin hususiyeti taşıması şartının gerçekleşmesiyle birlikte aslen kazanılacağı, dolayısıyla işleme eserin de üçüncü kişilere karşı diğer eserler gibi hiç bir kısıtlama olmadan korunacağı ve bu suretle işleme eser sahibinin işleme eseri sahibinden izinsiz olarak kullanara karşı tecavüzün ref’ini ve men’ini isteyebileceği gibi, FSEK’in 68. maddesine göre, tazminat da talep edebileceği, işleme eseri sahibinin izni olmadan kullananların eserin asıl eser sahibini izni olmadan işlendiği şeklindeki savunmalarına itibar edilemeyeceği, nitekim, Yargıtay 11. HD’nin 26.04.2010 gün ve E. 2008/12261, K. 2010/4486 sayılı ilamında da aynı sonuca ulaşıldığı, gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir....

                5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca, hükümden "sanığın TCK.nın 53/1. maddesinde kanuni olarak zorunlu uygulanacak belli hakların kullanmaktan yoksun bırakılma durumu hariç TCK.nın 53/2. maddesi ve devamı gereğince ayrıca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına takdiren yer olmadığına" ibaresi çıkartılarak, yerine "sanığın 5237 sayılı 53/1-a-b-c-d ve (e) bentlerinde öngörülen haklardan kendi alt soyu üzerindeki velâyet, vesayet ve kayyımlık yetkileri hariç hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velâyet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinden de koşullu salıverilmesine kadar yoksun bırakılmasına" ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Ayrıca kişilerin ad, soyadı, cinsiyet ve doğum kaydı gibi bilgilerinde herhangi bir nedenle meydana gelen değişikliklerin resmi kimlik kayıtlarında yer almasını sağlamak amacıyla dava açmaları hak arama özgürlüğünün bir sonucudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 27. maddesi hükmü uyarınca "Kişi haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hâkimden isteyebilir". Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel, kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de göz önünde bulundurularak hâkim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır....

                  Ayrıca kişilerin ad, soyadı, cinsiyet ve doğum kaydı gibi bilgilerinde herhangi bir nedenle meydana gelen değişikliklerin resmi kimlik kayıtlarında yer almasını sağlamak amacıyla dava açmaları hak arama özgürlüğünün bir sonucudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 27. maddesi hükmü uyarınca "Kişi haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hâkimden isteyebilir". Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel, kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de göz önünde bulundurularak hâkim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır....

                  UYAP Entegrasyonu