"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun 79. maddesindeki, "...Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır....
K A R A R 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davacı vekili ve davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, Kurum işleminin iptali,menfi tespit ve yaşlılık aylığı kesintilerinin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi gereğince 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgeler ışığında somut olay incelendiğinde, davalı Kurumun 26/06/2012 tarih ve 11.562.801 sayılı yazısı ile 7201 sayılı Kanun gereğince davacıya 01/09/2009 ila 21/07/2012 tarihleri arasında ödenen yaşlılık aylıklarının yersiz ödendiği belirtilerek 29.119,27 TL miktarlı borç bildirim belgesi tebliğ edildiği, davacıya 6183 sayılı Kanun kapsamında çıkartılan bir ödeme emrinin bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....
Mahkemece, dava açılmadan önce 6552 sayılı Kanun'un 64. maddesi gereğince davalı Kurum'a müracaat olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir....
Anılan yasa maddesinde "Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır şeklinde ifade edildiği üzere, haciz ihbarnamesine 7 günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin 1 yıl içinde genel mahkemelerde menfi tesbit davası açma hakkı bulunmaktadır." belirtilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre dava konusu 10.04.2018 ve 01.11.2018 tarihli iki(2) adet haciz bildirisi olduğu, söz konusu haciz bildirileri sebebi ile iş bu menfi tespit davasının açıldığı anlaşılmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6183 sayılı Yasa'nın 79/4. maddesi uyarınca üçüncü şahsın açmış olduğu menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; 6183 sayılı Yasa’nın 79/4.maddesine göre herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Haciz ihbarnamesine 7 günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin bir yıl içinde açacağı menfi tespit davalarının genel mahkemelerde bakılacağı öngörülmüştür. (Yargıtay 17....
Bu bildirimi alan üçüncü şahıs icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur." düzenlemesine yer verilmiştir. Dava İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır. İhbarnamenin gönderildiği takip, davalı alacaklı ... tarafından, takip borçlularına karşı kambiyo senedine istinaden yapılmış bir takiptir. Bu itibarla ticari iş niteliğindeki takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekir. (Yargıtay 19....
açılmadığını, hak düşürücü süre geçtikten sonra kamu alacağı borçlusunun menfi tespit davası açamayacağını savunmuştur....
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, borcun 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 79. maddesi uyarınca yedi günlük itiraz süresi içinde itiraz etmeyen davacı şirketin zimmetinde sayıldığı, bu bağlamda davacı şirket adına düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir. KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ... DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlıkta, 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi uyarınca düzenlenen haciz bildirisi davacıya tebliğ edilmiştir. Davacı tarafından, anılan haciz bildirisine yedi gün içinde itiraz edilmemiştir. Bunun üzerine borç davacının zimmetinde sayılarak içeriğinde dava konusu edilen amme alacağının da yer aldığı ... tarih ve E.... sayılı ödeme emri düzenlenmiştir. Diğer taraftan davacı, haciz bildirisinin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içerisinde adli yargıda menfi tespit davası açmıştır. ......
Bu durumda zamanaşımı süresi bakımından, 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Kurumun alacak hakkı, Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanunun 128. maddesi hükmü gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ile durmasına ilişkin 132. ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemeler de burada uygulama alanı bulmaktadır. 08.12.1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı borcu yönünden ise, 6183 sayılı Kanunun “Tahsil zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddeleri uygulanacaktır....