aralarındaki menfi tespit davası hakkında İstanbul 13. Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 20.12.2012 gün ve 2010/794 E. - 2012/1522 K. sayılı hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - Mahkeme kararını davalı vekili olarak temyiz eden Av ...'nin vekaletnamesine veya yetki belgesine dosyada rastlanılmadığından, anılan eksikliğin giderilmesinden sonra yeniden gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şti. aralarındaki menfi tespit davası hakkında...2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 05.03.2015 gün ve 2013/794 E. - 2015/75 K. sayılı hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Heyetçe incelenmesine gerek görülen davaya konu çekin önlü arkalı, okunaklı onaylı örneğinin eklenerek birlikte gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Esasına girilmesi gereken menfi tespit davası yönünden yapılacak değerlendirmede ise; Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun "primlerin ödenmesi" başlığını taşıyan 80'inci maddesinde, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı benimsenmiş, anılan madde 06.07.2004 günü yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunla yeniden değiştirilerek tahsil aşamasında 6183 sayılı Kanunun 51 ve 102'inci maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, 01.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5458 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilen maddeyle, tahsil sırasında 6183 sayılı Kanunun uygulanmayacak maddeleri arasına 106'ıncı madde eklenmiştir....
Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2.Davacı şirket, davalı vergi idaresinin kendisine gönderdiği haciz ihbarnamesine 6183 sayılı Yasa'nın 79.maddesin de belirtilen 7 günlük sürede itiraz etmediğinden borç uhtesinde sayılmıştır. Ancak yine anılan yasanın 79/4.maddesine göre 1 yıl içinde genel mahkemlerde menfi tesbit davası açma hakkı bulunduğundan, buna göre davacı eldeki davayı açmıştır....
Aynı maddenin 4. fıkrasına göre ise, “Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10.uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir.”....
Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717; 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları). “Üçüncü Şahıslardaki Menkul Malların, Alacak ve Hakların Haczi”ni düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesi sadece üçüncü şahıslar yönünden menfi tesbit davasına yer vermiş, bu olanak Kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Davacı şirket tarafından temyiz dilekçesinde adli yargıda derdest olan menfi tespit davasının bekletici mesele yapılması gerektiğinin iddia edilmesi nedeniyle UYAP kayıtları üzerinden yapılan araştırmada … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile davacının …'e borçlu olmadığına hükmedildiği, bu karara yöneltilen istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla reddedildiği görülmüştür. Bu durumda, davacı tarafından, 6183 Kanun'un 79. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen süre içerisinde açılan menfi tespit davası sonucunda, vergi borcundan dolayı düzenlenen haciz bildirisinin kendisine tebliğ edildiği tarih itibarıyla değinilen şahsa borcu bulunmadığı kanıtlandığından, yazılı gerekçeyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir....
e-imzalıdır *İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*...
Eldeki uyuşmazlığın 6183 sayılı Yasanın 79 maddesinin 4. fıkrasında dayanağını bulan ve bir yıllık süre içerisinde genel mahkemede açılması gereken menfi tespit davası niteliğinde olduğu, sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesinin görevli olmadığı belirgin ise de, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/05/2018 tarih 2015/18148- 5099 Esas-Karar sayılı ilamına uyularak Karabük 1....
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu olayda; davacı kurum adına 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi kapsamında düzenlenen haciz bildirisinin 10/03/2020 tarihinde elektronik ortamda tebliğ edilmesine rağmen amme borçlusunun mallarının, alacak ve haklarının kendilerinde bulunup bulunmadığına ilişkin 7 gün içinde cevap verilmediği, davacı kurum adına düzenlenen ödeme emrinin yasal mevzuat hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, ayrıca 6183 sayılı Kanunun 79. maddesinde hükmedilen 7 günlük sürede alacaklı tahsil dairesine itirazda bulunmayan üçüncü şahısların, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğundan, Kanunun aradığı anlamda 7 günlük sürede bildirimde bulunmayan davacının ancak menfi tespit davası sonucunda bu yükümlülükten kurtulması mümkün olacağından, ödeme emrine...