Ancak, 6183 sayılı Kanun'un 79/4. maddesi menfi tespit davası açılabileceğine izin vermiş olmakla birlikte bu yol, üçüncü kişiler bakımındandır. Bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21- 623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.) Herhangi bir nedenle itiraz süresininin geçirilmesi halinde üçüncü kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4)....
Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bilirkişi raporu gereğince haciz bildirisinin davacı idare evrak memuru yetkilisi ... imzasına 20.11.2007 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan bu tebliğin 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 98.maddesi çerçevesinde en yetkili amir tarafından yetkili kılınan memur imzasına ve usulüne uygun olarak yapıldığı, keza; davacı idare tarafından 6183 Sayılı Yasanın 79/4 Maddesi uyarınca ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren en geç bir yıl içerisinde dava açılması gerekirken 03.08.2009 tarihinde Menfi Tespit davası açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacı bankanın borcu bulunmadığının bilirkişi incelemesi sonucu saptandığı gerekçesiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 79. maddesinde 5479 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile değişiklik yapılarak kamu idaresine borçlu olan kişinin üçüncü kişilerdeki mal ve alacağının haczi için yapılan tebligat üzerine üçüncü kişiye menfi tespit davası açma imkanı getirilmiştir. Hükme göre, haciz bildirisini alan üçüncü kişi 7 gün içinde itirazda bulunmamışsa, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açabilir. Bu davada davacı üçüncü kişi, haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle takip borçlusuna borcu bulunmadığını veya malın elinde olmadığını ispat etmelidir....
Eldeki davada, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tebliğ edilen 01.06.2012 ve 04.06 2012 tarihli haciz bildirilerine davacı Finans Bank A.Ş. tarafından yedi günlük yasal süre geçtikten sonra cevap verildiği bunun üzerine Kurumca 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca haciz bildirilerinde yazılan borç miktarının davacıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Sonuç itibariyle, uyuşmazlığın temeli 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczine ilişkin olup prim borcundan kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanun’un uygulanması söz konusu değildir. 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinde de açık bir şekilde belirtildiği üzere haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açılabilecektir. Bu durumda, görevli mahkeme genel mahkemelerdir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....
G E R E K Ç E: Uyuşmazlık, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 79. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında,tedbiren hacizlerin kaldırılmasına yönelik geçici hukuki koruma tedbirinin reddinden kaynaklanmaktadır....
İlk derece mahkemesince; davanın görev dava şartı nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Hükme karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dava, 6183 sayılı Kanunun 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Anılan Kanun maddesinde "Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır" şeklinde ifade edildiği üzere, haciz ihbarnamesine 7 günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin 1 yıl içinde açacağı menfi tespit davalarının genel mahkemelerde bakılacağı öngörülmüştür. Somut olayda; davadışı ... Ltd. şirketinin davalı ......
İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.04.2001 gün ve 2002/21-201 Esas, 2002/297 Karar, 24.03.2004 gün ve 2004/10-164 Esas, 2004/170 Karar sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesi uyarınca açılacak itiraz davası bir "menfi tespit" davası niteliğindedir. Ne var ki, kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan Yasa hükümleri cevaz vermemektedir....
Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). 6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir....
Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bilirkişi raporu gereğince dava dışı kurum borçlusunun davacı şirketin işçisi olduğu ve davacı şirket nezdinde işçi alacağı bulunduğu, davacının haciz uygulamasını kabul ederek mevcut borcun ödenmesi için Borçlunun aylığından kesinti yaparak borcun ödenmesi yönünden çalıştığı bu durumda davacının itirazının ve menfi tesbit kapsamında açtığı davanın yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 79 maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir....