"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı idare vekili, dava dışı vergi borçlusu ... hakkında 6183 sayılı Kanun uyarınca yürütülen takipte borçlunun davalı 3.kişi banka nezdindeki mevduatına e-haciz konulduğunu ve hesapta bulunan 2.708 TL'nin vergi dairesinin banka hesaplarına aktarılmasının istenilmesine rağmen davalı 3.kişi bankanın mevduat üzerinde rehin ve hapis hakkı olduğunu belirterek olumsuz yanıt verdiğini ileri sürerek, davalı bankaca ileri sürülen istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Dava, 6183 sayılı AATUHK’nun 66. maddesi gereğince açılmış istihkak istemine ilişkindir. Her ne kadar davanın reddine dair verilen karar Dairemizce onanmış ise de, davacı vekilince karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan incelemede; dava konusu mahcuzların bulunamadığı ve bulunmalarının da fiili olarak mümkün olmadığından bahisle ispat edilemeyen davanın reddine dair hüküm kurulması isabetli görülmediğinden, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 17/02/2021 tarihli ve 2020/1827 esas, 2021/681 karar sayılı onama ilamı kaldırılarak, davacı vekilinin karar düzeltme isteği üzerine dosya yeniden incelenmiştir....
Dava, 6183 sayılı Yasanın 66.maddelerine dayalı olarak açılan istihkak davasına ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... İdaresi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davalı ... İdaresinden harç alınmamasına 2.5.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bilindiği gibi, 6183 sayılı Yasadan kaynaklanan alacaklar sebebiyle uygulanan hacizler nedeniyle açılacak istihkak davalarına Adli Yargı Mahkemelerinde bakılmaktadır (6183 sayılı Kanun madde 68). Bu durumda, mahkemece haczin kaldırılmasına ilişkin davada verilen görevsizlik kararı yerinde olmadığından işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması yerine görevsizlik ve tefrik kararı verilmesi doğru olmamış kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın temyiz eden davacı ve davalı ... Müdürlüğü yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19.09.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece,dava konusu...... plakalı aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, dava konusu ..... plakalı araç üzerindeki Didim İcra Müdürlüğünün 2008-924 Esas sayılı takibine istinaden davalı ... AŞ ve ... tarafından konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiş ise de, varılan bu sonuç usul ve yasaya aykırıdır. Davacı, Vergi Dairesi yönünden 6183 sayılı Yasa uyarınca haczedilen aracın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu ileri sürerek aynı Yasa'nın 66. maddesine dayalı isitihkak davası açmıştır. 6183 sayılı Yasanın 68/1. maddesine göre Bu Yasa'dan kaynaklanan istihkak davalarına bakmaya haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki mahkeme yetkilidir. Buradaki mahkeme sözcüğü deyiminden dava değerine göre Asliye Hukuk veya Sulh Hukuk mahkemesini anlamak gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup hakimin bu konuyu görevi nedeniyle yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde tutması gerekir....
Aksinin kabulü, aynı süre içerisinde şikayet başvurusu ve istihkak davası açmak zorunda olan alacaklının hukuki yararının çiğnenmesi sonucunu doğuracaktır. Somut olayda, öncelikle alacaklının şikayet istemi hakkında bir karar verilerek istemin sonuca bağlanması, şikayet kabul edilmediği takdirde terditli açılan davada istihkak davası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, şikayetin reddine karar verilmesine rağmen terditli talep olan istihkak davası ile ilgili inceleme yapılıp olumlu-olumsuz bir karar verilmeksizin yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru değildir. SONUÇ: T.C. Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına başvurduğu temyiz talebinin kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 363/2. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı fıkra uyarınca bozmanın hükmün hukuki sonuçlarını kaldırmayacağına, bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazetede yayınlanması için T.C....
Dava 6183 Sayılı..'dan kaynaklanan 3.kişinin istihkak istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı İdare vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir”hükmünü içermektedir. Anılan yasal değişiklik nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Vergi Dairesi mükellefi olduğunu ve tahakkuk eden vergisini ödememesi sebebiyle 6183 sayılı Yasa kapsamında icra takibi yapıldığını, icra takibi sonucunda davacı olan Yapı Kredisi Bankası A.Ş. nezdinde bulunan hesaplarına 12/11/2013 tarihinde haciz konulmuş olduğunu, aynı gün davacı banka tarafından gönderilen cevap yazısında dava dışı borçlu şirketin hesaplarında 22.195,00 TL bulunduğunu ve haciz şerhinin bulunduğunun bildirildiğini; bu bildiri üzerine hesapta bulunan paranın vergi dairesi hesabına aktarılmasının talep edilmiş olmasına rağmen söz konusu paranın kredi alacağı nedeniyle rehinli olması ve işlenmiş takyidatlar sebebiyle EFT işleminin gerçekleştirilemediğinin bildirildiğini, davacının iddialarının istihkak mahiyetinde olduğunu ve 6183 sayılı Yasa'nın 66. maddesi gereğince haciz bildirimi tarihinden itibariyle 7 gün içerisinde istihkak davası açılması gerektiğini, bu sebeple hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....
"İçtihat Metni" Davacı, ... ile davalı ... aralarındaki istihkak davası hakkında Dursunbey Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 27.5.2008 gün ve 540-232 sayılı hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: K A R A R Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin İş Bölümü alanı, özel Kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı taktirde,"Yargıtay Kanunu"nun 14'ncü maddesiyle sınırlıdır. Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İnceleme konusu karar, 6183 sayılı Yasa'ya dayalı istihkak iddiasına ilişkin olup, 30.1.1995 gün ve 1995-15 sayılı protokol gereğince, 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir....
İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde icra mahkemesine istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır. Alacaklı tarafından süresinde açılan dava sonuçlanıncaya kadar, haczedilen malın satışı yapılamaz. Haczin, üçüncü kişinin yokluğunda yapılması ve üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır. İİK 99 maddesine dayalı olarak açılan istihkak davalarında davacı, alacaklı olup, dava ise, üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine ilişkindir. Davacı alacaklı tarafından istihkak iddiasında bulunulmuş ise de, 6100 sayılı HMK'nın 33 maddesi uyarınca, davacının bu talebinin istihkak iddiası olarak değil, şikayet olarak nitelendirilmiştir. İİK'nun 140. maddesi gereğince; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.”...