Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Üzümören Çiftçi Mallarını Koruma Birliği Başkanlığının 2000- 2004 dönemlerinde T1 Üzümören Çiftçi Malları Koruma Birliğinin başkanı olması nedeniyle aleyhine icra takibi başlatıldığını ve almakta olduğu emekli maaşına 6183 Sayılı Kanunun 71. Maddesi gereği haciz konulduğunu, 506 Sayılı Yasanın 3917 Sayılı Kanunla değişik 80....
Dava, 6183 sayılı Kanunun 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Anılan Kanun maddesinde "Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır" şeklinde ifade edildiği üzere, haciz ihbarnamesine 7 günlük sürede itiraz etmeyen üçüncü kişilerin 1 yıl içinde açacağı menfi tespit davalarının genel mahkemelerde bakılacağı öngörülmüştür. Eldeki davanın bir yıllık süresinde açıldığı görülmüştür....
Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bilirkişi raporu gereğince dava dışı kurum borçlusunun davacı şirketin işçisi olduğu ve davacı şirket nezdinde işçi alacağı bulunduğu, davacının haciz uygulamasını kabul ederek mevcut borcun ödenmesi için Borçlunun aylığından kesinti yaparak borcun ödenmesi yönünden çalıştığı bu durumda davacının itirazının ve menfi tesbit kapsamında açtığı davanın yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 79 maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir....
Dava konusu olayda; yukarıda öngörülen esaslar çerçevesinde ödeme emrine konu prim borcu 3917 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden sonraki döneme ilişkin olup, 6183 Sayılı Kanunun 102. maddesi ve devamındaki hükümler uygulanacaktır.Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır. Bu yasal çerçevede, davaya konu borcun 1995/09 ila 2001/04 ay ve yıllarına ait borca ilişkin olduğundan 6183 sayılı kanunun 102. Maddesi gereği zamanaşımı süresi 5 yıl olup alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşından itibaren zaman aşımı süresi dolduğu anlaşıldığından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. " gerekçeleriyle karar verildiği görülmüştür....
aleyhine vergi borcu nedeni ile 6183 sayılı Yasa uyarınca yaptığı takip sırasında, davacıya haciz ihbanramesi gönderdiğini, ancak süresinde itiraz edilmediğini, ancak borçlunun davacı banka nezdinde herhangi bir hak ve alacağı olmadığından borçlu olmadığının tesbitini istemiştir. Davalı vergi idaresi vekili, davacının haciz ihbarnamesine 7 gün içerisinde itiraz etmediğinden borcun zimmetinde sayıldığını takip hukuku anlamında alacağın kesinleştiğinden menfi tesbit davasının açılamayacağını ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ve toplanan delilleri göre haciz bildirisinin tebliğ tarihinde, davacı nezdinde dava dışı kamu borçlusunun bir hesabının bulunmadığının anlaşıldığından bahisle davanın kabulune karar verilmiş; hüküm, davalı vergi idaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 saylı Yasanın 79.maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir....
Eldeki dosyada, Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Kanunun 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan tebliğatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilerek, işin esasına girilip, 5510 sayılı Kanunun 90. maddesi kapsamında araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde; davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 13.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. ........
Dava 6183 Sayılı Yasanın 79.maddesi gereğince açılmış menfi tesbit istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı idare vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir”.hükmünü içermektedir.Somut olayda anılan yasal değişiklik gereğince davacı yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nisbi vekalet ücreti takdiri doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı şirket, davalı vergi idaresinin kendisine gönderdiği haciz ihbarnamesine 6183 sayılı Yasa'nın 79.maddesin de belirtilen 7 günlük sürede itiraz etmediğinden borç uhtesinde sayılmıştır. Ancak yine anılan yasanın 79/4.maddesine göre 1 yıl içinde genel mahkemlerde menfi tesbit davası açma hakkı bulunduğundan, buna göre davacı eldeki davayı açmıştır. Açılan bu dava davacının hatası sonucu 7 gün içerisinde itiraz etmemesi nedeni ile açıldığı dolayısı ile dava açılmasına kendisinin sebep olduğundan, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılması gerekirken hatalı değerlendirme ile davalı idareye yükletilmesi usul ve yasaya aykıdır....
Ancak, 6183 sayılı Kanun'un 79/4. maddesi menfi tespit davası açılabileceğine izin vermiş olmakla birlikte bu yol, üçüncü kişiler bakımındandır. Bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21- 623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.) Herhangi bir nedenle itiraz süresininin geçirilmesi halinde üçüncü kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4)....
nin Kurum'a olan prim ve işsizlik sigortası primi borçları nedeniyle davacı hakkında 6183 sayılı Kanun gereğince en önceki dönem 2002/12; en yeni dönemi 2004/12 dönemlerini içeren yukarıda mezkur ödeme emirlerinin davacıya 07/08/2014 tarihinde tebliğ edildiği, 506 Sayılı Yasanın 3917 sayılı Yasa ile değişik 80. maddesi gereğince 2004/5 ve öncesi dönemlerin zamanaşımına uğradığı, 2004/6 döneminin de 5198 sayılı Yasanın 11. maddesi ile değişik 506 sayılı Yasanın 80. maddesi gereğince tebliğ tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı, 2004/7 döneminden davacının dava dışı şirketteki hissesi oranında sorumlu olduğu, 2004/8 ve sonrası dönemlerden sorumluluğunun bulunmadığı açıktır....