Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Menfi tespit istemine ilişkin olarak açılan davada ... .... Asliye Hukuk ile ... .... Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/.... maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, İİK'nın 89. maddesi gereğince .... şahıs tarafından açılmış menfi tespit isteğine ilişkindir. ... .... Asliye Hukuk Mahkemesince, davalının ikametgah adresinin ... ili ve icra takibinin ise ...'...

    Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....

      Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kabulüne, davalı kurumun 2012/10159 sayılı takip dosyasında borçlu ...’nin prim borçlarından dolayı haciz ihbarnamesi gönderilen davacı bankanın davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, dosyanın temyiz edilmesi üzerine ... 17. Hukuk Dairesi’nin 02/12/2019 gün 2017/5635 Esas 2019/11330 Karar sayılı ilamı ile; “Dava, davalı kurumun prim alacağı sebebiyle 6183 sayılı AATUHK'nun 79. maddesinin uygulanmasından kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 88. maddesinin 16. fıkrasında "Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102'nci ve 106'ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır."...

        Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı, iş bu davayı yasal süre olan 7 günlük süre geçtikten sonra açtığını, itiraz davası için öngörülen 7 günlük süre hak düşürücü nitelikte olduğunu, hak düşürücü süre niteliği itibarı ile bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirdiğini, -6183 sayılı kanunun 58. Maddesi uyarınca açılacak itiraz davası bir menfi tespit davası niteliğinde olduğunu, kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermediğini, tahsil edilmesi istenen alacak kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek hızla tahsili sağlanmak istendiğini, 6183 sayılı kanunda İcra ve İflas Kanunu’nun 72....

        Taraflar arasındaki menfi tespit davası istemine ilişkin olarak açılan davada Kahramankazan Asliye Hukuk ile İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı Bölge Adliye Mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava menfi tespit istemine ilişkindir....

          Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 14/07/2022 KARAR TARİHİ : 18/07/2022 Mahkememizde görülmekte olan 3....

            Ayrıca 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde .../06/2009 tarihinde ve 5904 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiğinin yazılmış olmasına karşın mahkemece nisbi vekalet ücreti tayini de yanlıştır. Ne var ki bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 Sayılı HMK.nin geçici .../....maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK.nin 438/.... maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....

              Dava 6183 Sayılı Yasa uyarınca yapılan takip ve aynı yasanın 79.maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Anılan madde gereğince haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs,borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak, borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. 3.kişinin süresinde itiraz etmemesi halinde mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. Herhangibir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde 3.kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tesbit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır....

                G E R E K Ç E Uyuşmazlık, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 79. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı idarece, kesinleşmiş amme borçlusu Göksu T1 Şti.'...

                UYAP Entegrasyonu