Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesinin 04.04.2013 günlü ve 2012/19389 E. 2013/6808 K.). ./.. -3- TMK. nun 38. maddesinde düzenlenen kusursuz sorumluluğun, 818 sayılı BK. nun 41 vd (6098 sayılı TBK. nun 49 vd) maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı kanunun 60. (6098 sayılı TBK. nun 72.) maddesindeki zamanaşımı sürelerinin uygulanma imkanı yoktur. Öte yandan, TMK. nun 38. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, gerek TMK. nunda gerekse BK.(TBK.)' nunda ayrıca zamanaşımı süresi de belirlenmemiştir. Bu itibarla, 818 sayılı BK. nun 125. (6098 sayılı TBK. nun 146.) maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esas olup, bu süre zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayacaktır....

    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, Dairemizin bozması üzerine, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun 29.05.2013 tarihli ve 2005 karar sayılı raporunda sanığın cezai sorumluluğunun tam olduğunun belirtilmesi karşısında, sanık hakkında yeniden hüküm kurulurken TCK'nın 57/1. maddesi gereğince koruma ve tedavi amaçlı olarak akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir....

      Ağır Ceza Mahkemesinin 04/02/2021 tarih ve 2016/358 Esas, 2021/65 Karar sayılı ilamları ile; sanığa katılanı kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 5237 sayılı TCK'nin 32/1. maddesi yollaması ile 5271 sayılı CMK'nin 223/3-a maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına, 5237 sayılı TCK'nin 57/1. maddesi uyarınca koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilmesi, yüksek güvenlikli sağlık kurumundan koruma ve tedavi altına alınmasına, sanık hakkında koruma ve tedavi altına alınmasına yönelik güvenlik tedbirine hükmedilmiş olmakla sanığın içinde bulunduğu durum itibariyle tutuklu olduğu suçlardan bihakkında tahliyesine, lakin sanık hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olup koruma ve tedavi altına alınmasına karar verildiğinden serbest bırakılmayarak 5237 sayılı TCK'nin 57. maddesinde belirtilen akıl hastalarına özgü yüksek güvenlikli tedavi kurumuna teslimine, teslim edilmesi için gerekli idari işlemlerin ......

        (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, : I. Cilt (TMK. m. 1-351), Ankara 2004 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 858) Bu sebeple aile mahkemesi (=yoksa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi) hâkimi tarafından çocukların durumu hususunda (iştirak nafakası, velayet, kişisel ilişki) anlaşma gerçekleşmeden boşanma kararı verilemez. O halde boşanmanın fer’i hükümlerine yönelik temyiz boşanma bölümünü de kendiliğinden içerir.Bu yüzden boşanmanın fer’i hükümlerine yönelik temyiz halinde bile anlaşmalı boşanma (TMK. m. 166 f. III) davasının doğası gereği olarak boşanma bölümünün kesinleştiğinden söz edilemez....

          Taraflar arasında sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM. m.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği ölüm tarihine kadar (TMK.225/1) yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK.202/1). 533 ada 25 parsel, eşler arasında mal ayrılığı rejiiminin geçerli olduğu 23.01.1991 tarihinde kadastro yoluyla ölen eş adına tapuya tescil edilmiştir. Mal ayrılığında ; eşlerden her biri, kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM.186/1). Eşlerden her birinin mallarının geliri ve kendi kazançları yine kendilerine aittir (TKM.m.189). 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 220/2. maddesine göre; mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan mal varlığı değerleri kişisel malıdır. Bu açıklamalara göre, dava konusu 533 ada 25 parsel ölen eş ...'ın kişisel malıdır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Genel güvenliği kasten tehlikeye sokacak şekilde yangın çıkarma HÜKÜM : CMUK.nun 223/3-a madde ve fıkrası gereğince ceza verilmesine yer olmadığına, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilmesine Gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen ceza verilmesine yer olmadığı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan sanık müdafiinin, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün (ONANMASINA), 25.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Kooperatif ödemelerinin 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde tamamlanması durumunda, eşler lehine katkı payı alacağı, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde tamamlanması halinde ise değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakkı doğabilecektir. Kooperatif ödemelerinin bir kısmının mal ayrılığı, bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde yapılmasında; mal ayrılığı dönemindeki ödemelere her bir eşin yaptığı katkı oranı, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel mal olarak geçeceği kabul edilmektedir....

              Bir eşin bütün ......ları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş ...... olarak kabul edilir (TMK mad. 222). 4721 sayılı TMK'nin "kişisel ......ları" düzenleyen 220.maddesinin 2. bendine göre, ...... rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan ......varlığı değerleri kişisel ...... kabul edilir. Aynı maddenin 4. bendine göre de, kişisel ......lar yerine geçen değerler de kişisel ...... sayılır (ikame kuralı). Kişisel ......dan elde edilen gelirin, ...... birliğine ait başka ......ın edinilmesine katkı olarak kullanılmasında, katkı oranında kişisel ...... kabul edilerek, ...... rejiminin tasfiyesinde göz önünde bulundurulur. Kişisel ......ın satışından elde edilen gelirin dava konusu taşınmazın alımında kullanıldığının anlaşılması durumunda, kişisel ...... niteliğindeki taşınmazın satış, dava konusu taşınmazın ise alış tarihindeki değerleri ayrı ayrı belirlenerek, yapılan katkı oranı tespit edilmeye çalışıl......ıdır....

                (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, : I. Cilt (TMK. m. 1-351), Ankara 2004 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 858) Bu sebeple aile mahkemesi (=yoksa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi) hâkimi tarafından çocukların durumu hususunda (iştirak nafakası, velayet, kişisel ilişki) anlaşma gerçekleşmeden boşanma kararı verilemez. Nitekim Dairem uygulamasında (Y2HD, 13.06.2006, 3502-9398) “…Medeni Kanunun 166/3. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için tarafların boşanma ile mali sonuçları ve çocukların durumu hususunda anlaşmaları, bu anlaşmanın da hakim tarafından uygun bulunması gerekmektedir. Taraflar kişisel ilişki konusunda anlaşmadıkları gibi hakim tarafından müdahalede yapılmamıştır. Anlaşmalı boşanmanın koşulları oluşmamıştır.” ifadesiyle bu görüşümüz benimsenmemiş de değildir....

                  Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır(TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir(TMK 222. m). 4721 sayılı TMK'nun "kişisel malları" düzenleyen 220.maddesinin 2. bendine göre, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri kişisel mal kabul edilir. Aynı maddenin 4. bendine göre de, kişisel mallar yerine geçen değerlerde kişisel mal sayılır (ikame kuralı)....

                    UYAP Entegrasyonu