Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama usullerine dair Kanunun 4.maddesinde 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK.118-395 md.) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağı ve geçici 1. maddesi ile de daha önce açılan davalarında Aile Mahkemelerine devri gerektiği hükme bağlanmıştır. Olayımıza gelince; dava kişisel malların iadesi veya bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Kişisel eşyaların iadesine ilişkin davaların Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile Mahkemesinde görülmesi zorunludur....

    Kooperatif ödemelerinin 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde tamamlanması durumunda eşler lehine katkı payı alacağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde tamamlanmasında ise değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakkı doğabilecektir. Kooperatif ödemelerinin bir kısmının mal ayrılığı bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde yapılmasında; mal ayrılığı dönemindeki ödemelere her bir eşin yaptığı katkı oranı, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel mal olarak geçirilerek hesaplamanın yapılacağı kabul edilmektedir....

      Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten kaçınmakla yükümlüdür. ( TMK. md. 324/1) Kişisel ilişki tesisine ilişkin ilamın icrası sırasında, çocuğu teslimle yükümlü olan davalının hazır bulunmaması, çocuğu teslimden kaçınmak amacıyla bu yönde davrandığı kanıtlanmadıkça tek başına kişisel ilişkiyi zedelediğini göstermez. İcra Memurluğunca düzenlenen 15.07.2005 tarihli tutanaktan, çocuğun dedesinin ve evde bulunan kadınların çocuğu teslim etmeye yanaşmadıkları ve çocuğu kaçırdıkları anlaşılmaktadır. Bu kişiler hakkında icra memurluğunca Cumhuriyet Savcılığına ihbarda bulunulmuştur. Davalı, çocuğu teslim etmemesinin söz konusu olmadığını ileri sürmektedir. Taraflardan iddia ve savunmaları ile ilgili delillerinin sorulup ( HUMK. md. 217/2) gösterdikleri takdirde toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, taraflara delil gösterme olanağı tanınmadan, hüküm verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

        Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK mad. 599/2) ve müteselsilen (TMK mad. 641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ...'un mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir. Taraflarca, mirasçılardan herhangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 Sayılı TMK’nin 511 vd., 578 vd., 605 vd. maddeleri) iddia edilip kanıtlanmamıştır....

          Değişen koşullara göre, çocuğun yaşı ve eğitim durumu gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden çocuk ile baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması doğru olmamıştır. Bu bakımdan; babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan, davacı-karşı davalının bu hususa yönelik istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-2.maddesi gereğince kabulü ile velayeti davalı-karşı davacı anneye verilen ortak çocuk ile davacı-karşı davalı baba arasında daha uygun süreli kişisel ilişki kurulmasına karar vermek gerekmiştir....

          Asliye Hukuk Mahkemesi, davacının tüketici olduğu taraflardan birinin tüketici olması halinde Tüketeciyi koruma yasasının 2, 3 ve 23.maddeleri gereğince her türlü ihtilafın Tüketici mahkemelirnde çözüleceğinin hüküm altına alındığı gerekçesiyle tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, Tüketici Mahkemesi de; davacının 4077 sayılı yasa kapsamında tüketici konumunda olmadığını gerekçe göstererek görevsizlik kararı vermişlerdir....

            No: 12/1 Yalova adresinde ikamet ettiği, kısıtlının yerleşim yeri değişikliğine izin verilmesine ilişkin vesayet makamı olan Yalova Sulh Hukuk Mahkemesince, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 462 nci maddesinin 14 üncü fıkrasına göre usulüne uygun verilmiş bir karar bulunmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 432 nci maddesi uyarınca zorunlu yatış kararı istemine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....

              Ancak mirasın gerçek reddi davasında 4721 s. TMK' nun 609. uyarınca görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen (kendiliğinden) dikkate alınması zorunludur. Mirasın hükmen reddinin tespiti davasında davanın açılması için herhangi bir süre öngörülmemiş iken, mirasın gerçek reddi davası 3 aylık süreye tabidir. (4721 s. TMK m. 605/1, 606) (Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/9037 Esas - 2019/3118 Karar) Dava; 4721 s. TMK' nun 605. ve devamı maddelerine dayanılarak açılan mirasın gerçek reddi talebine ilişkindir. 4721 s. TMK' nun; 1- 19. maddesinde yerleşim yerinin bir kişinin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olduğu, 2- 589. maddesinde, mirasbırakanın yerleşim yeri Sulh Hakiminin, talep üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alacağı, 3- 605. maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri, belirtilmiştir....

              Eşya üzerindeki egemenliğin 3. kişilere karşı korunması için malike verilen bu yetkilerin yaptırımı olan davalar, 4721 s. TMK’ nun 683. maddesinde belirlenmiştir. Bilindiği gibi malik, mülkiyet hakkının sağladığı yetkileri, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilir. Eşya üzerindeki egemenliğin 3. kişilere karşı korunması için malike verilen bu yetkilerin yaptırımı olan davalar ise 4721 s. TMK' nun 683. maddesinde düzenlenmiştir. 4721 s. TMK' nuın "Mülkiyet Hakkının İçeriği" başlıklı 683. maddesi; "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir." hükmünü içermektedir....

              Bu tür bir tescil yolsuzluğu nedeniyle sonuç doğurmaz ve ayni hakkı zedelenen kişi 4721 s. TMK' nun 1025. maddesine dayanarak tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. Bilindiği üzere, 4721 s. TMK' nun 705/1. ve 1022. maddeleri hükümlerine göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılması sicile tescil koşuluna bağlıdır. Ayni haklar kütüğe tescil ile doğar, sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır. (4721 s. TMK m. 1022/1) Kurulması kanunen tescile tabi ayni haklar, tescil edilmedikçe varlık kazanamaz. (4721 s. TMK m. 1021/1) Değinilen yasa hükümlerinde öngörüldüğü üzere, hukukumuzda ayni hakkın doğumu veya kaldırılması tescil işleminin yapılmış olmasına bağlıdır. Başka bir değişle hak tescil edilmedikçe ayni hak niteliğini kazanamaz; mülkiyetin nakledildiğinden söz edilemez. Diğer taraftan, taşınmazların tescilden önce mülkiyetlerinin geçmesine olanak sağlayan haller 4721 s....

              UYAP Entegrasyonu