Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ama bu dava bir soybağının reddi değil, kişisel durum sicilinin düzeltilmesine (TMK. m.39) ilişkin bir davadır. Davada; davacı, kendi üzerine kayıtlı olan küçük ...'ün, evlilik birliğinin devamı sırasında kocasının bir başka kadınla evlilik dışı ilişkisinden doğduğunu, çocuğun, eşi tarafından kendisinden doğmuş gibi nüfusa yazdırıIdığını ileri sürdüğüne ve kaydından düşürülmesini istediğine göre dava, Türk Medeni Kanununun 286’ncı maddesinde düzenlenen soybağının reddi değil, kişisel durum sicilinin düzeltilmesi niteliğindedir. Kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. (TMK. m.36/1) Resmi sicilde yapılan bir yanlışlık da, sicilin düzeltilmesi davasıyla giderilebilir. O halde, dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun aile hukukundan doğan bir dava değil, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36’ncı maddesine dayalı nüfus kaydının düzeltilmesi niteliğindedir....

    KARŞI OY 6102 sayılı TTK 393/1 maddesinde "Yönetim kurulu üyesinin, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dahil üçüncü dereceye kadar kan ve kayin hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere katılamayacağı" düzenlenmiş. 6100 sayılı HMK 308/2 maddesinde "davayı kabulün, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğuracağı " vaz edilmiş, 4721 sayılı TMK 426/1 maddesinde de "ergin bir kişinin hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse" vesayet makamının temsil kayuma atayacağı öngörülmüştür....

      Bu hüküm ve soybağının hüküm ve sonuçlarına ilişkin diğer hükümler, Türk Medeni Kanunu'nun "aile hukuku" başlığını taşıyan ikinci kitabında, "hısımlık" başlıklı ikinci kısmının "soybağının hükümleri" başlıklı ikinci ayırımında yer almaktadır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1. maddesinde yer alan hükme göre; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK m.118-395) kaynaklanan bütün aile hukukundan doğan dava ve işlerde aile mahkemeleri görevlidir....

        Kooperatif ödemelerinin 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde tamamlanması durumunda, eşler lehine katkı payı alacağı, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde tamamlanması halinde ise değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakkı doğabilecektir. Kooperatif ödemelerinin bir kısmının mal ayrılığı, bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde yapılmasında; mal ayrılığı dönemindeki ödemelere her bir eşin yaptığı katkı oranı, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel mal olarak geçeceği kabul edilmektedir....

          Eşya üzerindeki egemenliğin 3. kişilere karşı korunması için malike verilen bu yetkilerin yaptırımı olan davalar, 4721 s. TMK’ nun 683. maddesinde belirlenmiştir. Bilindiği gibi malik, mülkiyet hakkının sağladığı yetkileri, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilir. Eşya üzerindeki egemenliğin 3. kişilere karşı korunması için malike verilen bu yetkilerin yaptırımı olan davalar ise 4721 s. TMK' nun 683. maddesinde düzenlenmiştir. 4721 s. TMK' nuın "Mülkiyet Hakkının İçeriği" başlıklı 683. maddesi; "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir." hükmünü içermektedir....

          Küçük Maximo Yaz Yazıcıoğlu 02.01.2013 doğumlu olup, anne ve babası boşanmış; boşanma kararı ile velayet davalı anneye bırakılmış, velayetin kullanılması kendisine bırakılmayan baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş, karar 14.05.2014 (mesai bitimi) tarihinde kesinleşmiştir. Kanuna göre olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde diğer kişilere özellikle hısımlarına çocukla kişisel ilişki kurulması hakkı tanınabilir (TMK m. 325/1). Boşanma kararı ile kendisine kişisel ilişki hakkı tanınmış olan baba ve davalı anne İstanbul'da bulunmaktadır. Davacı babaannenin ise yılın bir bölümünü Amerikada geçirdiği, Türkiyeye geldiği zamanlarda İstanbul'da kaldığı, babanın kişisel ilişki günlerinde torununu görebildiği anlaşılmaktadır. Davacının torunuyla görüşmesine, babanın engel çıkardığı ileri sürülmemiştir. Davacı, babaya tanınan kişisel ilişki süresi içinde torununu görme ve aile bağlarını koruma ve geliştirme imkanına sahiptir....

            Asliye Hukuk Mahkemesi ise,davacının zilyetliğin kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak koruma talep ettiği,gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacının,davalı tarafından yasalara ve sözleşmeye aykırı bir şekilde müvekkil şirketin sözleşme konusu inşaat faaliyetine devam etmesinin engellendiğini, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde idari makamlara başvurular yapılmak suretiyle müvekkilin işgalci olarak nitelendirildiğini, sözleşmeye rağmen inşaat faaliyetlerinin fiilen engellenmesi şeklinde müvekkilin zilyetlik hakkına halel getirilmesi ve müvekkilin zilyetliğinde bulunan taşınırların ve inşaat sahasının davalı tarafından gasp edilmek istendiğini ileri sürerek zilyetlik hakkının tespiti ile davalının haksız ve hukuka aykırı olarak sözleşmenin 9. Maddesi gereğince müvekkilin kazandığı zilyetlik hakkına vaki müdahalesi nedeniyle 4721 Sayılı TMK 'nın 983....

              Bunlardan birincisi; maddede sayılan hallerin varlığına bağlı olarak ergin kişinin toplum için tehlike oluşturması; diğeri ise, kişisel korunmasının başka türlü sağlanamamasıdır. Maddede sayılan hallerin varlığına rağmen ergin kişinin korunması için yasal başka imkanlar varsa, özgürlüğünün kısıtlanmasına karar verilemez. Böyle bir durumda vesayet makamı, kişisel korunmasını sağlayacak diğer imkanları kararında gösterir ve özgürlüğün kısıtlanması isteğini bu sebeple reddeder. Aksi durumda, kişinin korunması amacıyla, ne için (tedavisi, eğitimi veya ıslahı) olduğunu da belirtmek suretiyle, kuruma yerleştirilmesine veya alıkonulmasına, eş değiyişle özgürlüğünün kısıtlanmasına karar verecektir. O halde, sayılan hallerin mevcut olup olmadığı, toplum için tehlike oluşturup oluşturmadığı, oluşturuyor ise, kişinin korunmasının başka türlü sağlanıp sağlanamayacağı, ayrıntılı bir araştırma ve inceleme yapılmasını ve ilgili kişilerin dinlenmesini (TMK. m. 437/...) gerektirir....

                HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A/1- Davalının velayet, kişisel ilişki, tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜNE, ilk derece mahkemesi kararının velayete ve kişisel ilişkiye ilişkin 2. bendinin, tedbir ve iştirak nafakasına ilişkin 3. bendinin hüküm fıkrasından KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-2. maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; Müşterek çocuk 05/02/2001 doğumlu Özkan Korkmaz karar tarihinden sonra, istinaf incelemesinden önce ergin olduğundan velayet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası talepleri konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Müşterek çocuk Özkan Korkmaz için TMK 169. maddesi kapsamında takdir edilen aylık 350 TL tedbir nafakasının, ergin olduğu 05/02/2019 tarihe kadar verilmesine, A/2- Davalının sair istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN...

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, tedavi amaçlı kişisel koruma kararı talep edilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Kısıtlı adayı ...’ya mahkemenin gerekçeli kararının tebliğ edildiğine ilişkin tebligat parçasına dosyada rastlanmadığından adı geçene karar tebliğ edilmiş ise buna ilişkin belgelerin, edilmemiş ise yöntemine uygun şekilde tebliği sağlanarak tebligat evrakının dosya içerisine konulmasından, 2-.... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1249 esas 2015/34 karar sayılı vesayet dosyasının mahkemesinden getirtilip bu dosya içerisine konulmasından, Sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 23.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu