Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır. Hükme dayanak yapılan orman ve ... bilirkişileri tarafından düzenlenen krokilerde (A) ve (B) ile gösterilen bölümlerinin miktar ve şekil yönünden farklılık gösterdiği, orman ve ... bilirkişisi tarafından orman kadastro harita ve tutanakları uygulanarak parselin orman tahdidine göre durumu gösterildiği gibi çekişmeli taşınmaz ve çevresine ait kadastro paftasının, memleket haritası üzerine aplike edilerek taşınmazın konumu gösterildiği halde mahkemece bu harita gözönünde bulundurulmadan ... bilirkişinin 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunun esas alınarak düzenlediği rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur....
K A R A R Dava, davacının 5510 SYnın 4/1-a kapsamındaki sigortalılık süreleri ile çakışan 01.01.2010-28.02.2011 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline, çakışan gönemler açısından 4a sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 01.04.2010 ile 30.09.2010 tarihleri arasında 5510 SY nın 4/a fıkrasına tabi hizmetleri ile çakışan 5510 SYnın 4/b fıkrası kapsamında kalan sigortalılık sürelerinin iptaline,davacının 01.04.2010 ile 30.09.2010 tarihleri arasında 5510 sayılı Yasanın 4/a fıkrası kapsamında sigortalı olduğunun tespitine ,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir....
AŞ den tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1 hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (duruşma yapılmaksızın), aynı yasanın 361/1 ve 362/1- a hükümleri uyarınca kararın niteliği ve niceliği itibariyle KESİN olmak üzere, oy birliği ile 03/03/2022 tarihinde karar verildi....
İş kazası 2017 yılında meydana gelmiş olup davanın dayanağı olan 5510 SYnın 21.maddesi hükmü gereği gerçek zarar tavan hesabı da yaptırılmıştır. Bu itibarla sonuç olarak; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK'nın 353/1- b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Sadakat ve doğrulukla bağdaşmayan bu eylemi nedeniyle 4857 SYnın 25/II-e maddesi uyarınca yapılan fesih haklı görülmüştür. Aksi yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Bu itibarla sonuç olarak; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK'nın 353/1- b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Maddesi gereği re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme neticesinde; Davacının talebinin 506 SYnın 79/10 maddesine göre hak düşürücü süre yönünden değerlendirilmesinde; tüm dosya kapsamı ve tanık beyanlarıyla davacının aralarında organik bağ bulunan davalı şirketlerde housekeeping müdürü olarak belirsiz süreli mevsimlik iş akdiyle çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının davalı şirketlerden kuruma bildirilen çalışmalarının kod -3 "istifa ile sonlandırıldığı görülüyor ise de bu bildirimin aslında istifa niteliğinde olmadığı turizm sektöründe yaygın olarak işveren uygulaması olduğu üzere kod -19 askı yerine istifa bildiriminde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Askı işlemi fesih olmayıp askı süresinde iş akdini devam ettiği gözetildiğinde davacının iş yerindeki çalışmasının kesintisiz olduğu kanaatine varılmıştır. Kesintisiz çalışmanın da 09/12/2012 tarihinde sona erdiği davacı tarafça ileri sürülmektedir....
Maddesi gereği re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme neticesinde; Tüm dosya kapsamı, taraflar arasındaki iş sözleşmesi birlikte değerlendirildiğinde; dosyaya ibraz olunan taraflar arasındaki iş sözleşmesinde ücretin her ayın 10 unda ödeneceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. 4857 SYnın 34.maddesindeki 20 günlük süre işçinin ücretinin ödenmesi süresi değil ücret ödenmemesi halinde işçinin iş görme ediniminden kaçınacağı süredir. 6098 SY nın 406.maddesi nazara alındığında işçiye ücretinin her ayın sonunda ödenmesi gerekir. Fesih tarihi 06/09/2018 itibariyle davacının 2018 Ağustos ücretinin ödenmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının iş akdinin feshi haklıdır. Bu itibarla sonuç olarak; HMK 353/1- b-2 gereğince yerel mahkeme kararının bu yönden düzeltilmesine, sair hususlara ilişkin istinaf itirazlarının reddine dair yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece bu olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36. maddesi hükmü uyarınca davanın reddine taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmesi gerekirken somut olayda uygulama yeri bulunmayan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 28. maddesi hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi dahi isabetsiz davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 10.4.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....
Maddesi gereği re'sen kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme neticesinde; Tüm dosya kapsamı, ilk derece mahkemesinin kararı, istinaf dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde; 506 SYnın 79.maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreyi keser nitelikte işe giriş bildirgesi dönem bordrosu, ücret kesintisini içeren ödeme bordrosu veya tespite dair müfettiş incelemesi, yerel denetim tutanağı gibi belgeler bulunmadığından davanın hak düşümü sebebiyle reddinde usul yasa ve dosya kapsamına aykırılık görülmemiştir....
Köyü, 309 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve davacının kullanımında olduğuna dair beyanlar hanesine şerh düşüldüğü anlaşılmaktadır. Davacı, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı yasanın 2-B maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında 2211,22 metrekare olarak tespit gördüğünü, oysa 10000,00m2 olarak kendi zilyetliğinde olduğunu iddia ederek, 10000,00 metrekare olarak kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesi istemiyle dava açmıştır. Kadastro Müdürlüğünün resen yada talep üzerine 3402 sayılı yasanın 41. Maddesi uyarınca çekişmeli taşınmaz üzerinde işlem yapmadığının anlaşılmasına göre, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11. maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresi geçtikten sonra açılan, 3402 sayılı Yasanın 41. Maddesinden kaynaklanmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....