"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 5831 Sayılı Yasanın 8 ve 3402 Sayılı Yasanın Ek-4 Maddesine göre yapılan kadastroda ... ilçesi, ... 13250 ada 45 parsel sayılı 912,41 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasanın 2/B mddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ... Oğlu 1961 doğumlu ... kullanımında olduğu yazılarak Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı ..., parselin yüzölçümünün 1000 m2 olması gerekirken eksik belirlendiği, yüzölçümünün düzeltilmesi istemiyle komşu parselleri kullanan kişi olarak gösterilen ... ve ...’ı taraf göstererek dava açmıştır....
Mahkemece, çekişmeli parselin kadastro tesbitinin askı suretiyle ilanını takiben 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ve çekişmeli parselin kadastro tespitlerinin kesinleşmesinden sonra 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreler geçmişse de; 14/03/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "Bu hüküm iddianın ve taşınmazın niteliği ile devlet yada diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ve 5841 sayılı Yasanın 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Yasasına eklenen geçici 10 maddesindeki (Bu Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 gün ve 2009/31-77...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında Kurşunlu köyü 202 ada 88 parsel sayılı 716,36 m² yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliği ile 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan alanda kaldığı ve 1966 doğumlu ...’in kullanımında olduğu beyanlar hanesine şerh edilerek, 202 ada 89 parsel sayılı 428,47 m² yüzölçümündeki taşınmaz, çalılık niteliği ile 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan alanda kaldığı beyanlar hanesine şerh edilerek Hazine adına tesbit edilmişlerdir....
bahisle Hazine adına tespit edildiği, davacının, zilyetliğe dayalı olarak dava açtığı, dava konusu taşınmazın 14.06.2021 tarihinde askı ilana çıkartıldığı, 14.07.2021 tarihinde ilanın bittiği anlaşılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca, gerçek maliki belirleme ve malik hanesindeki boşluğu doldurma görevi Kadastro Mahkemesi'ne ait olup, Yasanın 26/son ve 27/1 maddeleri uyarınca taşınmaz hakkında tutanak düzenlendiği tarihten itibaren tutanağın kesinleşmesine kadar kadastro mahkemesi görevlidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 3402 sayılı Yasanın 5831 sayılı Yasanın 8. maddesiyle eklenen ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastroda ... Mahallesi 5985 ada 3 parsel sayılı 1500.71 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, bahçe niteliğinde Hazine adına tespit edilmiştir. Tutanağın beyanlar hanesinde “İşbu taşınmaz bahçe ve üzerindeki (A) ile gösterilen üç katlı betonarme bina 20 yıldan beri ... kızı ...’na ait ve (B) ile gösterilen bir katlı yığma bina 24 yıldan beri ... oğlu ... ve ... oğlu ...’nun müştereken fiili kullanımındadır. 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır.” şeklinde şerh bulunmaktadır....
Genel arazi kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 766 Sayılı Yasanın 48. maddesi ile halen yürürlükte olan 3402 Sayılı Yasanın 22/1 maddesi hükmüne göre "evvelce tespit, tescil veya sınırlama suretiyle kadastrosu veya tapulaması yapılmış olan yerler ikinci bir defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır" o halde, 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde bulunan taşınmazın 1972 yılında yanlışlıkla yeniden kadastroya tabi tutulması yok hükmündedir ve sahibine mülkiyet hakkı kazandıramaz. Oluşturulan tapu kaydı yolsuz tescil niteliğindedir. Böyle bir tapu kaydını edinen kişi MY.nın 1023 maddesinden de yararalanamaz. Kaldı ki, öncesi orman olan taşınmazın özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi, o taşınmazın aslında orman olma özelliğini de ortadan kaldırmaz ve Hazine yada Orman Yönetimi 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı kalmadan iptal ve tescil davacı açabilir....
Genel arazi kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 766 Sayılı Yasanın 48. maddesi ile halen yürürlükte olan 3402 Sayılı Yasanın 22/1 maddesi hükmüne göre "evvelce tespit, tescil veya sınırlama suretiyle kadastrosu veya tapulaması yapılmış olan yerler ikinci bir defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır" o halde, 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde bulunan taşınmazın 1964 yılında yanlışlıkla yeniden kadastroya tabi tutulması yok hükmündedir ve sahibine mülkiyet ... kazandıramaz. Oluşturulan tapu kaydı yolsuz tescil niteliğindedir. Böyle bir tapu kaydını edinen kişi MY.nın 1023 maddesinden de yararalanamaz. Kaldı ki, öncesi orman olan taşınmazın özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi, o taşınmazın aslında orman olma özelliğini de ortadan kaldırmaz ve Hazine yada Orman Yönetimi 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı kalmadan iptal ve tescil davacı açabilir....
Aynı yasanın 40. maddesinde ise, “Çalışma alanlarında, kadastroya başlanıldıktan sonra her türlü akit ve tescil işlemleri taşınmaz malların o andaki kadastro tespit durumu, kadastro müdürlüklerinden sorularak alınacak cevaba göre tapu siçil müdürlükleri tarafından yapılır ve kayıt örnekleri kadastro müdürlüğüne gönderilir.” hükmü öngörülmüştür. Somut olayda; dava konusu taşınmazların kadastro tespiti 27.10.1971 tarihinde yapılmış, dosyaya sunulan tapu kayıtlarına göre 31.12.1984 tarihinde kesinleşmiştir. Davacılar, dava konusu taşınmazları kadastro tespitinden sonra, ancak kesinleşmelerinden önce 5.8.1975 ve 11.9.1975 tarihli satış vaadi sözleşmeleri ile satın aldıklarını ileri sürerek tescil edildiklerine ve 3402 sayılı yasanın 40. maddesi uyarınca kadastro tespitinden önce tapu sicil müdürlüğüne de başvurmadıklarına göre, kadastrodan önceki sebeplere değil, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanmaktadırlar....
Hukuk Dairesi ilamı ile onandığı, 25.04.2017 tarihinde yapılan keşifte davacının hukuki durumunun güncel bir tehlike altında olmadığı, buna bağlı olarak hukukî durumu konusunda bir tereddüt bulunmadığı ve tespit edilen husus ile bu tehlikeyi ortadan kaldırmasının sözkonusu olmadığı, davacılar vekilinin dava konusu taşınmazlardaki zilyetlik ve kullanım haklarının tespiti ile kadastroya işlenmesi ve tapunun beyanlar hanesine müvekkillerinin kullanıcı olarak yazılmalarına karar verilmesini talep ettiği gözetildiğinde, alınan bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek-4 üncü maddesi kapsamında kalmadığından kullanıcının belirlenmesinin bu kanun kapsamında yapılamayacağının belirlendiği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 1009 ve devamı maddelerinde tapu siciline şerh verilmesi gereken kişisel hakların sınırlı olarak sayıldığı, zilyetliğin bu haklardan olmadığı, davacının eda davası açabilecekken tespit davası açtığı...
İli, Uğurludağ İlçesi, Tuğlu Kasabasındaki taşınmaz hakkındaki 11.07.1995 tarihinde kadastro tutanağı düzenlendiği, 18.01.1996-16.02.1996 tarihleri arasında ilan edildiği, davanın 09.02.1996 tarihinde Uğurludağ Kadastro Mahkemesine açıldığı, Uğurludağ adliyesinin kapatılması nedeniyle dosyanın İskilip adliyesine devredildiği, taşınmazın bulunduğu Tuğlu Kasabasının idari sınırında yapılan değişiklikle 09.10.1995 tarihinde Uğurludağ İlçesinden ayrılarak Sungurlu İlçesine bağlandığı anlaşılmaktadır. 3402 Sayılı Yasanın 26/son maddesi "Kadastro Mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği günde başlar. Bu yetkiyi bölgenin idari sınırları belli eder. ... ilçe kurulup teşkilatlanarak faaliyete geçmesi hali hariç, idari kuruluşta yapılan değişiklik sebebiyle daha sonra başka bir belgeye bağlanan taşınmaz mallara ilişkin uyuşmazlıklarda kadastroya başlama gününde yetkili olan Kadastro Mahkemesi tarafından karara bağlanır" hükmü yeralmaktadır....