Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava konusu olayda, Hazine adına itiraz etmekle yükümlü olan görevliler üzerlerine düşen görevlerini yapmamışlardır. Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan Devlet, Medeni Yasa'nın 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve malvarlığına ilişkin hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki aykırı kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukuki duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür....

    Anayasa Mahkemesi’nin 2014/6673 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli, 29/09/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4383 E. - 2009/517 K. sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, ne var ki HGK'nın karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasının mümkün kılacak makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanarak dava açılmalıdır....

      TM'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146.md.) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 29/09/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2014/6673 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4-383 E-2009/517 K sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanılarak dava açılması gerekir....

        TM'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146.md.) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 29/09/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2014/6673 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli ... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4-383 E-2009/517 K sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanılarak dava açılması gerekir....

          Hükmü, davalı ve karşı davacı ... vekili temyiz etmiştir. 1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme istemleri yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2) Ancak davalı-karşı davacı vekili karşılık harcını vererek ve ıslahen düzelterek açmış olduğu terditli davada temliken tescil, olmadığı takdirde ağaç bedeli olan 80.910,00TL'nin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesini istemiş olup dava terditli olması nedeni ile tek dava sayıldığı halde ve ağaç bedelinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine karar verildikten sonra davalı-karşı davacının diğer terditli talebi olan temliken tescil talebinin reddi nedeni ile davacılar-karşı davalılar lehine hüküm fıkrasının 10. bendinde "Davacı-karşı davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 8.640,00TL...

            mülkiyet ve tasarruf imkanının ortadan kaldırıldığını, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devletin sorumlu olduğunu, mülkiyet ve zilyetlik hakları elinden alınan ve böylelikle zarara uğrayan davacılara hak ve adalete uygun bir tazminat ödenmesinin gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu Yalova ili, Çiftlikköy ilçesi, Dereköy köyü, 128 ada, 16 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan 4.491,85 m2 lik kısmı ile ilgili davacıların hisselerine ilişkin davanın kabulü ile tapu sicilinin tutulmasından uğranılan zararın, devletin sorumlulğuna ilişkin Medeni Kanunun 1007.maddesi gereğince ödetilmesine dair tazminat olarak şimdilik 10.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak hisseleri oranında müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Ancak davacı dava dilekçesinde tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten, ıslah dilekçesinde ise alacağın tamamına dava tarihinden faiz istediği ve davacının ıslah talebi dikkate alındığı halde ıslah talebi aşılarak alacağın tamamına tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi doğru ....... değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple hükmün; 1. fıkrasınının kaldırılarak yerine; “1-Islah talebi dikkate alınarak denetime elverişli görünen bilirkişi raporuna göre 60.173,92-TL nin dava tarihi olan 15/12/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” cümlesinin yazılmasına, ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 14/05/2019 günü oy birliği ile karar verildi....

              H.D'nin 04.11.2020 tarih 2019/3611 E, 2020/4734 K sayılı kararı ve aynı yöndeki 10.02.2020 tarih ve 2019/3048 E – 2020/1093 K, 17.02.2020 tarih 2020/197 E-2020/1578K sayılı kararları). Bu hukuki açıklamalar ışığında, davacı tarafların ortağı olduğu şirkete ait taşınmazların şirketin müdürü olan davalı tarafından usulsüz ve muvazaalı bir biçimde satıldığı iddiasına dayalı olarak dava konusu taşınmazların satış işlemlerinin ve taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilerek şirket adına tescili, tapu iptal ve tescil talebi kabul edilmediği takdirde, terditli olarak; zarar-ziyanın ve normal şartlarla satış olsa idi elde etmesi gereken gelirin tahsilini istemiştir. Görüldüğü üzere şirket ortakları arasında ortaklık ilişkisi ve şirket müdürlüğü sıfatından kaynaklanan davada TTK'da düzenlenen şirketler hukukuna dayanıldığından dava mutlak ticari dava niteliğindedir. Ancak davacının ilk talebi tapu iptal tescil, terditli talebi ise tazminat talebine ilişkindir....

                -TL, manevi tazminat olarak ise beklentilerinin sonuç vermediğinden 3.286,81.-TL ile toplamda 5.000,00.-TL olmak üzere davalı kurumdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 1.713,19.-TL maddi tazminat talebinin kabulüne, 3.286,81.-TL manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”...

                  Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi. 3....

                    UYAP Entegrasyonu