Her ne kadar mahkemece dava, 3402 sayılı Yasanın 12. maddesi gereğince 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil davası olarak kabul edilmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yörede yapılan orman tahdidinin 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasayla değişik 4. maddesi gereğince yapıldığı ve 24.03.2009 - 22.04.2009 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkartılarak 23.04.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman tahdidinin 23.06.1983 tarihinde kesinleştiği, davanın 05.10.2007 tarihinde açıldığı, orman kadastrosunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6831 sayılı Yasanın 11. maddesi gereğince öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde tespite itiraz edilmediği gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; kesinleşen orman kadastrosuna itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazlar bulunduğu yerde 6831 sayılı Yasa gereğince yapılıp, 23.05.1983 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır....
Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin, 10 yıllık süre içerisinde dava açma hakları mahfuzdur.” Davacılar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiası ile dava açmış olduğundan, tahdidin yapılıp ilan edildiği tarihte 6831 sayılı Yasanın 11. maddesinde yazılı bir yıllık süre içinde orman kadastrosuna itiraz davası açması gerekirken, hak düşürücü sürenin geçirilmesinden sonra 27.04.1995 tarihinde kadastro tespitine itiraz davası olarak eldeki davayı açtığı ve çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde orman sayılan yerlerden olduğu, yörede 1995 yılında yapılan genel kadastro işleminin davacıya kesinleşmiş orman tahdidinin iptali için yeni bir dava hakkı vermeyeceği anlaşıldığından, davacıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 30/05/2011 günü oybirliği ile karar verildi....
Kanunun 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması gerekeceğinin değil sadece orman olan yerlerde orman sınırlarının belirlenmesinde zorunlu olarak Orman Yasasının sınır belirlemesi ile ilgili özel hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde anlaşılacağı, hak düşürücü süreler yönünden 3402 sayılı Kanun tarafından orman yasasına bir atıfta yapılmadığı, somut olayda, orman kadastro komisyonu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre sınırlandırma yaptığına göre hak düşürücü sürenin de 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olacağı,.." yönünde karar verilmiştir....
6831 Sayılı Yasanın 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması gerekeceğinin değil, sadece orman olan yerlerde orman sınırlarının belirlenmesinde zorunlu olarak Orman Yasasının sınır belirlemesi ile ilgili özel hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde anlaşılacağı; hak düşürücü süreler yönünden 3402 sayılı Yasa tarafından orman yasasına bir atıf da yapılmadığı, somut olayda orman kadastro komisyonu 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre sınırlandırma yaptığına göre, hak düşürücü sürenin de 3402 sayılı Yasının 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olacağı,.." yönünde karar verilmiştir....
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşen orman kadastrosunun iptali 3402 sayılı Yasanın 16/D ve 6831 sayılı Orman Yasasının 11/1. maddesi gereğince ancak tapuya dayanılarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde istenebilir. Davacı tapuya dayanmadığından hak düşürücü süre nedeniyle kesinleşen orman kadastrosunun iptalini isteyemez (H.G.K. 08.06.2005 gün 2005/20-327-377 S.K.). Bu itibarla, mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 08.02.2012 günü oybirliğiyle karar verildi....
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve dava orman tahdidinin iptali istemiyle açılmış olup, yörede 2001-2002 yıllarında yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması 29.7.2002 tarihinde ilan edilerek 29.1.2003 tarihinde kesinleşmiştir. 6831 sayılı Yasanın 11. maddesi gereğince orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren 6 ay içinde kadastro mahkemelerine müracaatla sınırlamaya ve aynı Kanunun 2. maddesine göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı ile hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilirler. Bu süre hak düşürücü süredir. Orman Yönetimi 6 aylık hak düşürücü yasal süre içinde dava açmadığı gibi davacı ......
Asliye Hukuk ile Kadastro Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapuya dayalı on yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, orman tahdidinin kesinleştiği, dava konusu edilen bölüm hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği, taşınmazın orman tahdidi içinde olduğu bu bölüme yönelik eski tapuya dayalı olarak orman tahdidinin iptali ve tescili istendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 01/12/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk ile Kadastro Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapuya dayalı on yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, orman tahdidinin kesinleştiği, dava konusu edilen bölüm hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği, taşınmazın orman tahdidi içinde olduğu bu bölüme yönelik eski tapuya dayalı olarak orman tahdidinin iptali ve tescili istendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 01/12/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"Zamanın geçmesiyle bir hak ortadan kalkıyorsa buna hak düşürücü süre (sükut-u hak süresi) denir. Yasada öngörülen 10 yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu tartışmasızdır. Bu süreler kamu düzenine ilişkin olup, zamanaşımı def’inden farklı olarak hâkimin, dava şartı olan hak düşürücü süreyi kendiliğinden dikkate alması zorunludur....