"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdidinin iptali davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili ... Köyü 102 ada 3 parsel sayılı 415,99 m2 yüzölçümündeki müvekkilleri adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın, yörede 1995 yılında ilan edilen orman kadastro çalışmasında orman sınırları içine alındığını belirterek orman tahdidinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapuya dayalı olarak 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali davası niteliğindedir. Yörede 13.10.1995 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır....
6831 sayılı Yasanın 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması gerekeceğinin değil sadece orman olan yerlerde orman sınırlarının belirlenmesinde zorunlu olarak Orman Yasasının sınır belirlemesi ile ilgili özel hükümlerinin uygulanması gerektiği şeklinde anlaşılacağı, hak düşürücü süreler yönünden 3402 sayılı Yasa tarafından orman yasasına bir atıfta yapılmadığı, somut olayda orman kadastro komisyonu 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre sınırlandırma yaptığına göre hak düşürücü sürenin de 3402 sayılı Yasının 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olacağı,.." yönünde karar verilmiştir....
Yargılama sırasında davalı gerçek kişiler ise, çekişmeli taşınmazın tapulu olduğunu belirterek 10 yıllık süre içinde tapuya dayanılarak orman tahdidinin iptali talebi ile dava açmışlar ve bu dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece, açılan davanın değeri yönünden görevsizliğe, dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir. Dava tapu iptali, tescil, elatmanın önlenmesi ve orman tahdidinin iptali niteliğindedir. Yörede 2002 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastro çalışması bulunmaktadır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 29.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdidinin iptali, tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 01/07/2013 gün ve 2013/2195 - 2013/7418 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü: K A R A R Karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlar temyiz aşamasında da ileri sürülmüştür. Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapılan orman tahdidi 14/04/1997 tarihinde ilân edilmiş olup, eldeki bu dava 02/12/2009 tarihinde 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığına göre, davacı ... vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir....
Her ne kadar mahkemece dava, 3402 sayılı Kanunun 12. maddesi gereğince 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil davası olarak kabul edilmiş ve davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yörede yapılan orman tahdidinin 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince yapıldığı ve 29/09/2008 - 30/10/2008 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkartılarak 01/11/2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdidinin iptali davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine açılan davada Hamidiye Köyü 841 parsel sayılı 8640 m2 yüzölçümündeki müvekkillerinin murisi adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın yörede 1995 yılında ilan edilen orman kadastrosu çalışmasında orman sınırları içine alındığını belirterek orman tahdidinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapuya dayalı olarak 10 yıllık süre içine açılan orman tahdidinin iptali davası niteliğindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdidinin iptali davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ..., 16.03.2006 tarihli dilekçesinde, ... Köyü 128, 134, 135 ve 136 parsel sayılı tapulu yerlerin 1999 tarihli orman kadastro sınırları içinde bırakıldığını, orman sayılmayan yer olduğunu belirtip orman tahdidinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 128, 134 ve 135 parsellerin tapuda başka kişiler adına kayıtlı olduğu, 136 parselde davacının hisseli ... olduğu, ancak 136 parselin de orman sayılan yerlerden olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesine göre 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki orman tahdidinin iptali davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 24/07/2007 günlü dilekçesinde ... Köyü 125 ve 553 sayılı parsellerin tapulu yeri olduğu, ormanla ilgisi bulunmadığı iddiası ile orman tahdidinin iptalini istemiştir. Mahkemece, taşınmazın orman sınırı içinde orman sayılan yer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapuya dayalı olarak 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidinin iptali istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 08/02/1999 tarihinde ilan edilen kesinleşen 6831 Sayılı Yasanın 3302 Sayılı Yasa ile değişik orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır....
Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 3573 sayılı Yasaya dayalı tapulu arazilerinin bir bölümünün arazi kadastrosu çalışmaları sırasında adına tespit gördüğünü, bu tespite itirazlarının bulunmadığını, bir bölümünün ise bölgede yapılan orman kadastrosu çalışmaları sırasında orman tahdit sınırları içerisinde bırakıldığını belirterek bu bölüme yönelik orman kadastrosunun iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulüne ve Bezirgan köyünde bulunan 12.07.2010 günlü bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen 44743,31 m²’lik alanın orman niteliğiyle yapılan sınırlandırılmasının ret ve iptaline karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan orman tahdidinin iptali ve tescil istemine ilişkindir....
O halde, yapılan ve kesinleşen işlem, orman kadastrosu olduğuna göre, somut olayımızda temyize konu davanın, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi hükmüne göre açılan tapu iptali ve tescil davası olmayıp, 6831 sayılı Orman Kanununun 11/1. maddesi hükmüne göre açılan orman kadastrosunun iptaline ilişkin bir dava olduğunun kabulü zorunludur. Kadastro Yasaları tasfiye amaçlı yasalardır. Bu nedenle; Kadastro Yasalarınca yapılan işlemlerin iptali, belirli sürelere bağlanmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. ve 6831 sayılı Orman Kanununun 11/1. maddesinde belirtilen süreler hak düşürücü süreler olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Hak düşürücü süre, davanın görülebilirlik koşuludur. Bir davada hak düşürücü sürenin bulunup bulunmadığı hususu, taraflarca ileri sürülmese dahi, davaya bakan hâkim tarafından gözetilmesi gerekir. Hak düşürücü süre geçmişse, davanın esası incelenemez....