Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Olağanüstü genel kurul ise ancak genel kurulun olağanüstü toplanmasını gerektirir nitelikte objektif ve ciddi sebeplerin bulunması halinde söz konusu olan istisnai nitelikteki genel kuruldur. 6356 sayılı Kanun'un 12. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Olağan genel kurul en geç dört yılda bir toplanır.” 4688 sayılı Kanun'un 10. maddesinin ikinci fıkrası da aynı yöndedir. Sendika tüzüğünün 36. maddesinde de, şube genel kurulunun dört yılda bir, şube yönetim kurulu kararı ve genel yönetim kurulunun onayı ile toplanacağı belirtilmiştir. Somut olayda, mahkemece iptaline karar verilen 15.07.2014 tarih ve 22 sayılı şube yönetim kurulu kararının birinci bendi ile şube 4. olağan genel kurulunun 13.09.2014 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir. Şube yönetim kurulu tarafından, olağan genel kurul yapılmasına dair alınan kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, 4688 sayılı Kanun'un 10. maddesi hükmü gereğince söz konusu kararın alınması zaruridir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 87/5. maddesi uyarınca olağan genel kurul toplantısını iki defa üst üste yapmaması sebebine dayalı derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitine karar verilmesi isteğine ilişkindir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden ve davalı dernek temsilcisi savunmalarından olağan genel kurul toplantılarının 17/01/2016 ve 13/01/2019 tarihlerinde süresinde yapıldığı ancak buna ilişkin bildirimleri idareye yapmadıkları anlaşılmıştır. Yargıtay uygulamalarında dernek genel kurul toplantılarının süresinden sonra da olsa usulüne uygun olarak yapılması derneğin hukuki varlığını sürdürme yönünde iradenin ortaya konulması olarak kabul edilip dernek tüzel kişiliğinin sona ermesi yönünden iradeye üstünlük tanınıp yapılan toplantıya önem atfedilmektedir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25/06/2019 tarihli 2019/3243 Esas 2019/6467 Karar sayılı ilamı)....

    Petrol Dağıtım A.Ş yönetim kurulunun 11.07.2014 tarihli toplantısı ile davacı ...'ın şirketin ... Şubesini yurt içinde bilumum resmi ve gayri resmi daireler müesseseler, bankalar ve özel İdarelerde temsil etmeye, şube yetkilisi olarak atanmasına karar verildiğinin tespit edildiği, bu karar defterinin ilgili sayfası T.C ... 63.Noterliğinin 14.07.2014 tarih ve 22023 sayılı onamasını taşıdığı, T.C ... Ticaret ve Sanayi odasının 11.02.2020 tarihli yazısı ve eki Ticaret Sicil Gazetesini incelenmesinde, davacı...'ın 11.07.2014 tarihinden itibaren, ... Petrol Dağıtım A.Ş ... şubesin İçin şube Müdürü olarak şirketi temsil ve İlzama yetkili olduğu anlaşıl, TC ... Ticaret ve Sanayi odasının yazsını ekinde bulunan 13.07.2015 tarihli sicil gazetesinin incelenmesinde; şirketin ... Şubesinin 09 06.20015 tarihli yönetim kurulu karan üzerine kapatılmasına karar verildiği, yine T,C ... Ticaret ve Sanayi odasının yazısı ekinde bulunan 1.03.2019 tarihli Ticaret sicil gazetesinin incelenmesinde ise ......

      Valiliği Sivil Toplumla İlişkiler İl Müdürlüğünün 25/02/2020 tarihli ve E.626 sayılı idarî para cezası karar tutanağı ile uygulanan 2018 yılı için 1.046,00 Türk lirası, 2019 yılı için 1.294,00 Türk lirası idari para cezalarına karşı yapılan başvurunun reddine ilişkin ... Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/06/2020 tarihli ve 2020/2145 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ... Sulh Ceza Hâkimliğinin 27/07/2020 tarihli ve 2020/5096 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 04/01/2021 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/01/2021 tarihli ve KYB. 2021-5811 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu....

        Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; yönetim kurulunun 18.03.2014 tarihli toplantısında sadece ilk toplantının yeri, tarihi ve saatine dair karar alındığı, ancak bu toplantının üyelere bildirilmediği, iptali istenilen çoğunluk aranmayan ikinci toplantının ne zaman ve nerede yapılacağına dair yönetim kurulunca bir karar alınmadığı, dernek üyesi olup olmadıkları denetlenemeyen kişilerin genel kurula katıldıkları, hazirun cetveline sonradan ekleme yapıldığı gibi dosya içerisindeki yönetim kurulu karar defterine göre iptali istenilen genel kurula katılan kişilerin genel kurul tarihinden sonra ad soyad belirtilmeksizin yönetim kurulu kararı ile üye yapıldıkları anlaşıldığından Kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı olarak yapılan13.04.2014 tarihli dernek genel kurul toplantısının iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istinaf isteminin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

        Ancak anılan farklılıklar, derneklerin iktisadi işletmelerine kanunen yüklenen sorumluluklardan kaynaklanmakta olup bu uygulamalar nedeni ile dernek iktisadi işletmesi dernekten ayrı veya bağımsız bir hüviyete kavuşmamaktadır.Dernek iktisadi işletmesi, aynen dernek şubesi, dernek lokali ve dernek sandığı gibi dernek ana tüzel kişiliğinde ayrı mütalaa edilemeyecek derecede dernekle bütün ve kişiliği dernek ana tüzel kişiliğinde mündemiç bir yan işletmedir.Asıl tacir olan derneğin, tacir hüviyeti bulunmayan İktisadi işletmesine; tacir yardımcısı, ticari temsilci veya mümessil sıfatı ile bazı kişi veya kurulları ataması, o kişi veya kurullarında iktisadi işletme adına borç veya alacak ilişkisi tesis etmeleri, dernek ana tüzel kişiliğini tamamen bağlar. Bu kişi veya kişilerce dernek iktisadi işletmesi adına tesis edilen her türlü borç ve alacak işlemi asıl tacir olan dernek tüzel kişiliğinin işlemi sayılır....

        Davacının eski yöneticisi şubeden ayrıldıktan sonra Genel Müdürlükten adına yönetici şifresi talep ettiği ancak uygun görülmemesi üzerine yasak ve imzalamış olduğu Bilgi Güvenliği Taahhütnamesine aykırı olmasına rağmen operasyon yetkilisinin şifresini kullanarak şube portföyündeki müşterileri kendi portföyüne aktarıp toplamda 769.867.14....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma HÜKÜM : TCK.nın 155/2, 43, 62, 52. maddeleri gereğince mahkumiyet Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığa yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nın 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle, öncelikle sanığın halen dernek yöneticiliği sıfatının bulunup bulunmadığı belirlenerek, dernek yöneticisi olduğunun tespiti halinde ise Dernekler Kanunu’nun 32/f maddesi 2. cümlesi hükmü uyarınca gereğine tevessül edilmesi, bilahere mevzuatı uyarınca belirlenecek yeni dernek yöneticileri ile 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemlerinin yapılmasından sonra sonucuna...

          Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü'nde denetim görevlisi sosyolog ile yapılan 23/11/2010 tarihli görüşmede, çocuğun ....Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde öğrenci olduğunun, çocuk ile eğitimi konusunda görüşüldüğünün ve eğitimi konusuna odaklanılacağının dosyada bulunan görüşme formuna yazıldığının anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuğun Şube Müdürlüğü ile görüşmelere katılmaması konusunda, geçerli, kabul edilebilir haklı bir mazeretinin bulunup bulunmadığının Mahkemece araştırılması ve sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayin ve tespiti yerine, eksik kovuşturma ile hükümlerin açıklanmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, itiraz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümler açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 25.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Şube, bir kurum veya kuruluşa bağlı olarak etkinlikte bulunan alt mevkilerdeki iş yerlerinden her biri olarak tanımlanabilir. Şube, hukuken ve mali olarak merkeze bağlı olmakla birlikte merkezin yapmakta olduğu işlemler türünden işlemler yapma yetkisine de haizdir. Tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yerinin, yani merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir. Gerçekten davalı Kurumun şubesinin bulunması şartıyla ve o şubenin yapmış olduğu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, şubenin bulunduğu yer mahkemeleri yetkili olacaktır. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.04.2008 tarih ve 2008/10-329-334 Esas- Karar sayılı kararında belirtilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu