Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SAVUNMA: davalılar vekili tarafından sunulan 12/09/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, hukuka aykırı ve kötüniyetli olarak açılan davanın öncelikle husumet yokluğundan dolayı ..... yönünden usulen reddine, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın esastan reddine, davacı tarafından davalı şirketi temsil yetkisinden yoksun kılmaya yönelik hukuka ve usule aykırı olarak gönderilen azilnamenin kabul edilmeyerek davalı şirket menfaati için vekil sıfatının münferit inıza yetkileri dikkate almarak devamı yönünde karar verilmesini savunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davalı şirketin haklı nedenlerle feshi ve öncelikle bölünerek tasfiyesine karar verilmesi taleplerinden ibarettir. HMK'nun 310.maddesi uyarınca, feragat ve kabul hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Aynı Kanun'un 311.maddesi uyarınca da feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu kapsamda davacı vekili Av. ...'...

    un davacı ve oğluna saldırıp küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, ayrıca silah çektiğini, olayın savcılığa yansıtıldığını, olaylardan sonra karşılıklı çekilen ihtarnamelerle gerginlik daha da büyüdüğünü, bu husumetin mevcut haliyle şirketin devamının mümkün olmadığını, ayrıca davalı şirketin faaliyet alanı ile ilgili 2872 sayılı kanun gereğince Atık Toplama ve Geri Dönüşüm Lisansı ile Erbaa Belediyesinden Gayri Sıhhi Müessese ve Çalışma ruhsatı alması gerekmekteyken ruhsatın yasal şartların oluşmaması nedeni ile alınamadığını, bu nedenlerle davalı şirketin çalışmasının imkansız hale geldiğini iddia ederek davalı şirketin haklı nedenle feshine ve tasfiyesine karar verilmesini istemiştir....

      Şubesindeki şahsi hesabından şirketin kiraladığı anaokulu/kreş kira ödemesi ve yine şirket işletme giderleri için bir çok ödeme işbu dava tarihi itibarı ile bunlar kendisine ödenmediğini, şirketin kiraladığı taşınmaz nedeni ile yapılan icra takibi için müvekkilinin protokol ile mal sahibine 40.000 TL'si daha ödeme yapmış olup bu bedel nedeniyle de şirketten alacaklı olduğunu, açıklanan nedenlerle ... ve Tic. Ltd. Şti'nin feshi ve tasfiyesini, tüm yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilerek karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/25 Esas KARAR NO : 2018/222 DAVA : Şirket feshi ve tasfiyesi DAVA TARİHİ : 12/01/2017 KARAR TARİHİ: 04/04/2018 Mahkememizde görülmekte bulunan şirket feshi ve tasfiyesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2960 hisseye karşılık 74.000,00.-TL pay sahipli ortağı olduğu davalı şirketin ... yılında Antalya ......

          Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde Dava, TTK 531.maddesi kapsamında anonim şirketin feshi kabul edilmediği takdirde ortaklıktan çıkma ve ortaklık payının tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, anonim şirketin fesih ve tasfiyesi için gereken koşulların bulunup bulunmadığı, haklı sebeplerin mevcut olup olmadığı, şirket organlarının sorumluluğunu gerektiren fiillerin şirketin feshi ve ortaklıktan çıkma taleplerini için haklı neden sayılıp sayılamayacağı, şirketin faaliyetlerine son verip vermediği konularından ibarettir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166.maddesinde; “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde; haklı nedenle limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin davanın ortak ve tüzel kişiliğine karşı açılması gerekli ve yeterli olup şirket ortaklarının husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, müvekkilinin davalı olarak pasif husumet yokluğu nedeniyle taraf sıfatı bulunmamakla birlikte tüm pay sahiplerinin davaya dahil edilmesi gerektiğini, tasfiyesi talep olunan şirketin tek pay sahibi müteveffa ... olmakla davacılar ve davalının dışında İpek Çakar'da diğer hissedarlarla aynı paya sahip olduğunu, şirketin tek pay sahibi ve yetkilisinin vefatına müteakip tüm pay sahipleri, payları oranında hak ve borçlardan sorumlu olduklarını, ancak vefat ile birlikte imza sirküleri de geçersiz hale geldiğinden yeni bir yetkili atanana kadar da imza sirkülerinin kullanılamayacağını bu nedenle müvekkilinin diğer davacılar gibi şirkette pay sahibi olmaktan başka bir sıfatının bulunmadığını, davacıların tasfiyesini talep ettikleri şirketin borçlarından haberdar...

              Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14.12.2011 gün ve 2011/151-2011/126 sayılı kararı onayan Daire’nin 21.11.2013 gün ve 2012/4166-2013/21040 sayılı kararı aleyhinde davalı/karşı davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin 2007 yılından beri kâr dağıtmadığını, bilançosu hakkında bilgi verilmediğini, usulsüz borçlandırıldığını, defterlerin usulsüz tutulduğunu, müvekkilleri açısından şirketin feshi için haklı sebeplerin oluştuğunu ileri sürerek şirketin fesih ve tasfiyesi, olmadığı takdirde davacıların şirketten çıkmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Toplanan tüm deliller karşısında; davacının davalı şirketin %50 oranında paya sahip ortağı ve aynı zamanda münferit temsile yetkili müdürü olduğu, şirketin fesih ve tasfiyesi talepli olarak şirkete karşı İzmir 6 ATM'nin .../... esas sayılı davasını açtığı, bu davada davacı konumunda olması ve davalı şirketin tek temsilcisi olması itibariyle menfaat çatışmasının ortaya çıktığı, şirketin söz konusu fesih davasında davacı dışında başka biri tarafından temsilinin zorunlu hale geldiği, bu nedenle temsil kayyımı atanması talebinin haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Dava dilekçesinde ...'ın kayyım olarak atanması talep edilmiş ise de, bu kişinin şirketle ve diğer ortaklarla menfaat çatışması içerisinde olup olmadığı, bu işi yapabilecek nitelikte olup olmadığı tespit edilemediğinden davacının önerdiği bu kişi dışında başka bir kimsenin kayyım olarak atanmasının uygun olduğu kanaatine ulaşılmıştır....

                  ın tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiğini, davacı müvekkilinin, şirketin tasfiyesi için gerekli tüm hukuki işlemleri tamamlamış ise de şirket ortağı dava dışı ....... ’nın yurt dışında olması ve kendisine hiçbir şekilde ulaşılamaması nedeniyle şirketin tasfiye sonu bilançosu ortaklar kurulunca tasdik edilemediğini, şirketin ticaret sicil kaydının terkin edilemediğini, Bakırköy ...... Asliye Ticaret Mahkemesinin .... Esas ve ..........

                    Dava, taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile sözleşmede belirlenen alacağın tahsili ve adi ortaklık sözleşmesi gereği ortak olunduğu idida edilen limited şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir. Davacı adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi nedeniyle sona erdirilmesine, müvekkili şirketin adi ortaklık nedeniyle gizli ortağı olduğu davalı şirketinin ve adi ortaklığını tasfiyesine karar verilmesini istemiş, mahkemece davalı şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik davada davacının ortak sıfatını taşımadığından şirkete yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, adi ortaklığın feshine ilişkin davanın ise görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Her iki dava türünün, taraflarının statüsü, hakimin delil araştırma bakımından kendiliğinden hareket etmesi, taraf iradelerine atfedilen rol, dava konusu edilen haktan vazgeçilip vazgeçilememesi gibi yönlerden yasal konumları birbirinden tamamen farklıdır....

                    UYAP Entegrasyonu