Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin ana sözleşmesinde, rekabet konusunda izin verildiğine dair maddenin bulunmadığı, bu açıdan davalının anılan şirketteki müdürlük görevinden azli için haklı nedenin oluştuğu, ancak müdürlükten azli istenen şirketin davalı olarak gösterilmediğinden, davanın usulden reddinin gerektiği, davanın "tasfiye memurunun azli" davası olarak kabul edilmesi halinde ise tasfiye memuru olarak davalının azlini gerektiren haklı bir nedenin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, haklı nedenlerle limited şirket müdürünün azli istemine ilişkin olup, mahkemece, davalının müdürlüğünden azli istenen şirkete husumet yöneltilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir. Oysa, şirket müdürünün azli davalarında husumetin, azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca limited şirketin dava edilmesi zorunlu değildir....

    KARAR TARİHİ : 09/12/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021 Taraflar arasındaki limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemiyle açılan asıl dava ile şirket müdürünün azli ve şirkete kayyım atanmasına ilişkin birleşen 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/252 Esas, ortaklıktan çıkarılma istemiyle açılan ve birleşen Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/261 Esas, şirket müdürünün azli ve kayyım atanmasına ilişkin birleşen Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/335 Esas, ortaklıktan çıkarılmaya ilişkin Birleşen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/376 Esas sayılı rücuan tazminat istemine ilişkin asıl ve birleşen davaların yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı limited şirketin feshi istemiyle açılan davanın reddine, birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/252 Esas sayılı davanın kabulü ile davalı şirket müdürlüğü görevinden azline, kayyım atanması talebinin reddine, birleşen Ankara 2....

      ın şahsi hesabından da ödemeler tutarında bir para aktarımı yapıldığını, kazanç ve hesaplarla ilgili de bilgi verilmediği yine sunulan dilekçe eklerindeki mail ve whatsapp yazışmalarında görüldüğünü, HMK 389/1 maddesi dikkate alındığında mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, ve tamamen imkansız hale gelmesi gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa ihtiyati tedbir sebebi var kabul edileceğini, şirkette yönetim ve temsilde bulunabilecek başka bir ortak da bulunmadığından şirkete yönetim ve temsile yetkili kayyım atanması gerektiğini, dava süresince mevcut şirket müdürü yerinde kalması durumunda şirketin içini boşaltacağı gibi şirkete zarar verici anlaşmalar ve taahhütler içine de girebileceğini, bu açıdan tedbir talebinin kabulü yerine reddinin uygun olmadığını, zira şirket müdürünün yetkilerini kullanıp şirket malvarlığını yok etmesi durumunda davanın konusuz kalacağı gibi müvekkili yönünden telafisi imkansız...

        yı azletme yetkisinin de yine şirket tüzel kişisinde olduğu, davalının atandığı gibi şirket müdürleri tarafından azledilebileceği, şirket ortağının bu taleple mahkemeye başvurmasının mümkün olmadığı, davacının aynı zamanda dava dışı şirketin müdürü olduğu, vekilin "vekalet yetkisini şirket aleyhine kullandığı ve özen borcunu aykırılık teşkil eden hareketler içinde olduğunu düşündüğü" durumda müdürler kurulu toplantısı yaparak vekilin azli yönünde karar almasının pekalâ mümkün olduğu, zira diğer müdürlerin de şahsi sorumluluğu doğacağından şirket aleyhine hareket ettiği düşünülen bir vekilin azledilmemesi yönünde oy kullanmalarının pek olası olmadığı, kaldı ki, davacının aynı zamanda dava dışı şirketin ortağı da olduğu, haklı gerekçeye rağmen müdürler kurulunda azil yönünde karar alınması ve işlem yapılmaması durumunda, ortak sıfatıyla TTK m. 630 f. 2 uyarınca, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması talebi ile mahkemeye başvurabileceği...

          Hukuk Dairesinin 20/10/2017 tarih 2017/540 esas ve 2017/695 karar sayılı kararının bozulup kaldırılarak davalılar vekilinin ilk derece mahkemesi kararına yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine geçilmiştir. 2- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 3- Dava, limited şirkette haklı nedenle yöneticinin azli, kayyım atanması ve maddi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, davalı şirket yönünden işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, şirket müdürünün azli davalarında husumetin, azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca limited şirketin dava edilmesi zorunlu değildir....

            HD'nin emsal 2018/ 2145 Esas - 2019/3729 Karar sayılı, 13.05.2019 tarihli kararının da bu yönde olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belerterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 6102 sayılı TTK' nın 553 vd. maddeleri uyarınca şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasala süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır....

              mahkeme olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden dava konusu vakfın mülhak vakıflardan olduğu ve Akhisar'da kurulu olduğu anlaşılmaktadır....

                Asliye Ticaret Mahkemesi TARİHİ: 30.01.2020 NUMARASI: 2016/1070 Esas - 2020/113 Karar DAVA: Şirket yöneticisinin azli Taraflar arasındaki şirket yöneticisinin azli ve kayyım tayini davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, 2010 yılından bu yana diğer ortaklarla birlikte şirketin temsil ve ilzamında imza yetkilisi iken diğer ortaklar ... ve ...'...

                  Oysa, şirket müdürünün azli davalarında husumetin, azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, ayrıca ------- dava edilmesi zorunlu değildir. Bu nedenle mahkemece, işin esasına girilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, karar davacı yararına bozulmuştur." şeklinde olup, bu tür davalarda husumetin mutlaka şirket müdürüne yöneltilmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır. Sonuç olarak yukarıda açıklandığı üzere, davanın azli istenen müdür yerine şirkete yöneltilmesi hatalı olduğundan davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

                    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve kişilik haklarının zarar gördüğünün ispatlanamamış olmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, limited şirket ortağı ve yöneticisinin haksız rekabeti nedeniyle dolaylı zararın tazmini ile kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece haksız rekabetin gerçekleştiği ancak haksız rekabet nedeniyle maddi zararın oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu