Hal böyle olunca, ticari defter kayıtları ile birlikte 17.07.2010 tarihli sözleşme hükümlerinde belirlenen masraflarda değerlendirilmek suretiyle davacı alacağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi için bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Adi ortaklığın tasfiyesinde, borçlar ödendikten sonra kalan ortaklık malvarlığından önce ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç payları oranında ortaklara paylaştırılmalıdır. Bu husus dikkate alınmadan, davacının ortaklığa koymuş olduğu sermayenin tasfiye yapılırken ortaklık malvarlığından düşülüp sonra kazanç payı belirlenmesi gerekirken sermayeye alacağına ve kara ilişkin alacağa ayrı ayrı hükmedilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur. B....
Tüm dosya kapsamı, toplanan ve değerlendirilen tüm deliller ile hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin------- tek ortaklı olarak, ----kayıtlı olduğu, şirket kuruluşunda şirket ortağı olan davalının ---- tarihli pay devri sözleşmesi ile davacı şirketteki yüzde ----- işlemiş faiz olmak üzere toplam ------- ödenmeyen ortaklık payı ve mahrum kalınan kar payı alacağının tahsili istemiyle icra takibi başlattığı, davacı şirketin ise davalıya borçlu olmadığının tespiti istemiyle mahkememizdeki işbu davayı açtığı, davalı ise hisse devir sözleşmesi dolayısıyla alacaklı olduğunu, pay devir sözleşmesinde şirketin gerçek değerinin kendisinden saklandığını ve sözleşmede yazılı ücret üzerinden dahi kendisine bir ödeme yapılmadığını ileri sürdüğü görülmüştür....
ise şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/26 Esas KARAR NO: 2022/137 DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 13/01/2021 KARAR TARİHİ: 17/02/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının-----yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır....
Öte yandan, bozma kararı üzerine davacının 09/03/2000 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirketten ayrıldığı ve bu tarihten sonra doğan şirket borçlarından şirket ortağı sıfatıyla sorumluluğunun bulunmadığı, sorumlu olduğu dönemlerdeki sermaye payı, amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla yapılan takibin usulüne uygun olarak tamamlanıp tamamlanmadığı, amme alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve dava konusu … tarih ve … sayılı ödeme emri içeriği vergi ziyaı cezalarının tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle artırılıp artırılmadığı açıklığa kavuşturulduktan sonra şayet artırılmışsa 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 339. maddesinin 7338 sayılı Kanun'la değiştirildiği dikkate alındığında lehe olan kanun hükümlerinin bu kısımlar için uygulanıp uygulanamayacağı hususları da değerlendirilerek yeniden karar verilmesi gerektiği tabiidir....
(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 10/06/2020 tarih, 2019/4355 esas ve 2020/2784 karar sayılı ilamı) Yine 6102 sayılı Yasanın 616/1- e maddesi uyarınca "Yılsonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun onaylanması, kâr payı hakkında karar verilmesi, kazanç paylarının belirlenmesi," genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olup, limited şirketlerde şirketin kâr elde etmiş olması, kendiliğinden limited şirket ortağına kâr payı talep etme yetkisi vermeyecektir. Şirket ortaklarına kâr payı dağıtılabilmesi için, öncelikle ortaklara kâr payı dağıtılması yönünde ortaklar kurulunca bir kararın alınması gerekmektedir. Bu yönde alınmış bir karar olmadan mahkemenin ortaklar kurulu yerine geçerek ortağa kâr payı vermesi mümkün değildir. Kâr payının, genel kurulda verilen dağıtım kararından sonra ortaklarca talep edilebilir hale geleceği, genel kurulda kâr payı dağıtımına ilişkin karar alınmadığı müddetçe kâr payı dağıtımının yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır....
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirket bir limited ortaklık olup, kâr payı dağıtımına ilişkin TTK 616/ı-e düzenlemesine göre genel kurulun kâr payı hakkında karar verme yetkisine sahip olduğu, sadece kârın varlığının ortakların kâr payını talep etmesi bakımından yeterli bulunmadığı, genel kurul tarafından dağıtım kararı verilmedikçe kar payının muaccel hale gelmeyeceği, genel kurulun kâr payı dağıtımına ilişkin kararı ile birlikte ortakların ortaklığa karşı bir talebinin ortaya çıkacağı, ortağın oluşan bu kâr payı alacağını ortaklığın tasfiyesini beklemeksizin talep ve dava hakkı bulunduğu zira, genel kurul kararıyla ortak lehine muaccel bir alacak doğduğu, şirket genel kurulunca kâr payı dağıtımına ilişkin bir karar alınmadığı hususunda ihtilaf da olmadığı, kâr payı dağıtım kararı alınmaksızın kâr payı alacağının dava yolu ile talep edilemeyeceği gerekçesiyle, isitaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2017/1094 Esas KARAR NO: 2022/228 DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ: 18/10/2017 KARAR TARİHİ: 24/03/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili ---- dava tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin ---oranındaki payla davalı şirketin hissedarı olduğunu, --- senesinden ---- davalı şirketin ana sözleşmesinin ----Safi kardan her sene evvela yüzde --- akçesi ayrılır....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Vergi Mahkemesince her ne kadar, 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesine ilişkin olarak limited şirket ortaklarının 06/06/2008 tarihinden önceki dönemlere ait vergi borçları bakımından hukuken sorumlu tutulabilmeleri için borcun tahsili döneminde şirket ortağı vasfını taşımaları gerektiği, belirtilen tarihten önce hisselerini devretmeleri halinde ise sorumlulukları sona ereceğinden ilgili dönem borçlarından sorumlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmış ise de limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan söz konusu yasal düzenleme karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, bu dönemden sonra paylarını devretmiş olsalar da ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin şirketin kamu borçlarından kaynaklanan sorumluluklarının kalkacağından söz edilemeyeceğinden, kamu alacağının...
İlk Derece Mahkemesince, davanın kâr payı ve ortaklık payı ödenerek şirket ortağının ortaklıktan ayrılmasına izin verilmesi ya da şirketin feshine karar verilmesine ilişkin olduğu, davanın davacı şirkete açılmasının yeterli olduğu, davacı ile diğer ortaklar arasında ortaklığın devamını engelleyecek nitelikte ilişkilerin bozulması nedeniyle, davacının ortaklıktan çıkma talebinin haklı ve yerinde olduğu, kâr dağıtımı konusunda ortaklar kurulunca usulüne uygun alınmış bir karar bulunmadığı, şirketin davacının ortaklık payını bile ödeyebilecek durumunun bulunmadığı, davacının davalı şirkete 11.000,00 TL ödenmemiş sermaye borcu bulunduğu gerekçesiyle, dosya kapsamı ve bilirkişi raporları doğrultusunda, davacının davalı şirket ortaklığından ayrılma talebinin kabulü ile şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesine, davacının kâr payı ve ortaklık payı taleplerinin reddine, davalılar ...,...ve ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir....