Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A- Davalı borçlu vekili tarafından borca itirazın kısmen kaldırılması kararı aleyhine yapılan istinaf başvurusuna yönelik inceleme: İİK'nun 269/d maddesi yollamasıyla haciz ve tahliye talepli takiplerde de uygulanması gereken İİK'nun 62/4 maddesi gereğince, Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısman cihet ve miktarını açıkca göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır. Somut olayda, borçlunun icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde "benim icra takibinde belirtildiği miktarda borcum bulunmamaktadır. Bu sebeple borca kısmi olarak ve tüm ferilerine itiraz etmekteyim" demek suretiyle borca kısmi itiraz ettiğini bildirdiği, ancak itiraz ettiği kısmın cihet ve miktarını belirtmediği anlaşıldığından İİK'nun 62/4 maddesi gereğince itiraz geçersizdir. Borca kısmi itiraz geçersiz olduğundan mahkemece verilen "itirazın kısmen kaldırılması kararını" istinaf etmekte borçlunun hukuki yararı bulunmamaktadır....

Yerel Mahkemece İcra ve İflas Kanunu’nun 62/son maddesinde "Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir." şeklinde hükmün mevcut olduğu, ancak icra dosyasında itiraz eden belediye başkanlığına böyle bir belgenin verilmediği, belediye başkanlığına ait zimmet defterine göre borca itiraz dilekçesinin 02.08.2013 tarihinde icra dairesine teslim edildiği, zimmet defterinde silinti, kazıntı olmadığı, tarihler arasında tutarsızlık bulunmadığı, icra dairesine yazılan yazıya verilen cevapta zimmet defterinde bulunan evrakı teslim aldığını gösteren tarihin yanında bulunan imzanın icra dairesi zabıt kâtibine ait olduğu, zimmet defterinde bulunan imzanın icra dairesi personelince atılmış olması nedeni ile dilekçenin 02.08.2013 tarihinde alındığının ispatlandığı, ancak borca itiraz dilekçesinin havalesinin bu tarihte yapılmadığı, daha sonraki bir tarihin havale tarihi olarak borca itiraz dilekçesinin üzerine yazıldığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki “borca itiraz” talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince İİK'nın 169/a maddesi uyarınca takibin durdurulmasına dair verilen 18.09.2014 tarihli ve 2014/794 E., 2014/951 K. sayılı karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03.03.2015 tarihli ve 2014/29953 E., 2015/4718 K. sayılı kararı ile; “…Sair temyiz itirazları yerinde değilse de; Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçildiği, borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, borcu ödediğini ileri sürerek borca itiraz ettiği, mahkemece itirazın kabulüne karar verildiği görülmektedir. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın İİK'nun 169/a maddesi uyarınca incelenmesi gerekmektedir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu aleyhinde faturaya dayalı olarak başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine karşı borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emrinin müvekkiline 21/05/2013 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine yasal yedi günlük itiraz süresi içerisinde icra müdürlüğünde borca itiraz edildiğini, buna rağmen icra müdürlüğünce borca hiç itiraz edilmemiş gibi dosya hesabı yapılarak müvekkiline bakiye borç muhtırası gönderildiğini ve muhtıranın müvekkiline 17/06/2013 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğü işleminin iptalini talep ettiği...

        Her ne kadar davacı borca itiraz etmiş ise de ; davacı borçluya çıkarılan ödeme emrinin 28/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve 5 günlük yasal itiraz süresinin son günün 03/12/2019 (salı) olduğu ve son güne denk gelen herhangi bir dini ve resmi bayramın bulunmadığı belirlenmekle, davacının davasını 5 günlük itiraz süresi geçirilerek 05/12/2019 tarihinde açtığı görülmekle davanın süre yönünden reddine " dair karar verildiği görülmüştür....

        Mahkemece; İncelenen icra dosyasına sunulan borca itiraz dilekçesinin bizzat borçlu adına imzalanmış olduğu, dilekçenin üçüncü kişi tarafından teslim edildiğine ilişkin dilekçe uyap kaydında ve davacı tarafından sunulan sureti üzerinde şerh bulunmadığı, dilekçe üzerindeki imzaya yönelik itiraz bulunmadığı, dilekçenin usulsüz olduğu iddia edilen vekaletnameye istinaden vekil tarafından imzalandığının iddia edilmediği, bu haliyle borca itiraz dilekçesinin icra dairesine ulaşması ile itiraz üzerine icra müdürlüğünün vermiş olduğu şikayete ilişkin kararların usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla şikayetin reddine karar verilmiştir. Davacı dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte borçlunun mahkeme huzurunda yapmış olduğu ikrarın dikkate alınmasını gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

        Mahkememizde yapılan incelemede; davalılar ..., ... ve ... tarafından icra dairesine sunulan borca itiraz dilekçesinde iş bu davalıların yalnızca icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ederek yetkili icra dairesini gösterdikleri anlaşılmakla, sadece icra dairesinin yetkisine itiraz edip, borca itiraz etmedikleri tespit edilmekle İİK 50/2 maddesi uyarınca alacaklının talebi ile icra hukuk mahkemesinde yetki itirazının kaldırılması talep edilmesi gerektiğinden, icra davası yetkisine yönelik itirazın icra hukuk mahkemesince incelenmesine ilişkin düzenlemesi dikkate alınarak dava dilekçesinin HMK 114/1-c ve HMK 115/2 maddeleri gereğince görev yönünden reddine, dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine şeklinde aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir....

          Dava; borca itiraz davası olup, verilen kararda kamu düzenine aykırılık da görülmemiştir. Bu nedenle, başvurunun HMK'nın 355. maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          Dairemizin kaldırma kararında, Mahkemece davacı/borçlunun borca ve faize yönelik itirazlarının incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalı/alacaklı vekili, Dairemizin kaldırma kararından sonra 14/11/2021 tarihinde takip dosyasına sunduğu dilekçe ile takipteki işlemiş faiz alacağından feragat ettiğini bildirmiş ve feragat harcını yatırmıştır. Bu durumda işlemiş faize yönelik itiraz konusuz kalmıştır. Davacının takip sonrası için istenen faiz oranına yönelik açık bir itirazı bulunmamaktadır. Davacı dilekçesinde, borca itirazına ilişkin bir sebep bildirmemiş, imzalar müvekkiline ait olmadığından müvekkilinin borcu bulunmadığını ileri sürmüştür. Bu durumda İİK'nın 169/a-l. maddesinde sayılan belgelerle kanıtlanamayan borca itirazın da reddine karar verilmesi gerekirken, borca itiraz bakımından da karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yerinde olmamış ise de, istinaf edenin sıfatı gözetilerek aleyhe hüküm kurulamayacağından bu yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir....

          HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1726 KARAR NO : 2022/2244 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KARS İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/11/2020 NUMARASI : 2020/102 ESAS, 2020/123 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Taraflar arasında görülen borca itiraz davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı....

          UYAP Entegrasyonu