Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/221 esas sayılı tahliye davasının tetkiki ve beklenmesi gerektiğini, süresi içerisinde borca itiraz ettiklerini gecikmiş itirazlarının haklı olduğunu, tebligatın başka bir adrese gönderilmesinin usulsüz olduğunu, delillerin toplanmadığını, pandemi sebebiyle kapalı bir restorana, faal olmayan bir yere giden tebligatın geçersiz olduğunu, İstanbuldaki kapalı bir şubeye tebligat yapıldığını, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava dilekçesi içeriği incelendiğinde, davacı dilekçesinde iddiasını gecikmiş itiraz olarak nitelendirmiş ise de; içeriğinde, tebligatın şirketin merkez adresi yerine başka bir adrese yapıldığını belirterek tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürmüş, takibe muttali olduğu tarihi bildirmiş, ayrıca herhangi bir gecikmiş itiraz nedeni göstermemiş olduğundan başvuru bu hali ile usulsüz tebliğ şikayeti ve borca itiraz isteminden ibarettir....

Davalı vekili, davacıların daha evvel de aynı konuda dava açtıklarını, o davada davalının temlik sözleşmesini, kredi sözleşmesini ve cevap dilekçesini sunmasına rağmen davacının davalıyı davaya dahil etmeyerek kendi hatası ile davanın usulden reddine sebep olduğunu bu sebeple davanın şimdi de usul hükümleri gereği reddi gerektiğini, davacıların ödeme emrine itiraz etmediklerini ve mirasın reddine ilişin bir karar sunmadıklarını, itiraz etselerdi takibin durmuş olacağını, itiraz etmedikleri için mirası da kabul etmiş sayılacaklarını, şimdi mirasın borca batık olduğunun ileri sürülmesinin TMK'nun 2. maddesine aykırı olduğunu, köyde yaşayan davacı murisin ticari kredi çektiğini, bunu oğlu için çekmiş olabileceğini, bu sebeple kredi tarihinden itibaren murisin tüm malvarlığı ve devir alıp verdiği işlemleri ile başka banka hesaplarının incelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddi ile davacılar aleyhine tazminata karar verilmesini talep etmiştir....

    İcra Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, davacı aleyhine davalı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, takibin dayandığı senedin altındaki imzaya ve borca itiraz ile takibin iptali istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın imzaya ve borca itiraz davası olduğu, İİK'nin 168/4-5 maddesi gereğince kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde imzaya ve borca itirazın 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

      İİK'nun 169/a-1. maddesinde; "İcra hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder" hükmü yer almaktadır. Öte yandan, tahrifat iddiasının incelenmesi, HMK'nun 266. maddesi gereğince, çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, hakim tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın tahrifatın olduğu ya da olmadığı sonucuna varılamaz. Somut olayda, borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusu, İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, itirazın incelenmesi aynı kanunun 169/a maddesi gereğince duruşmalı olarak yapılmalıdır....

        Borçlunun başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a-6. maddesinde; "Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötüniyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi halinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir" hükmü yer almaktadır. Somut olayda; mahkemece borca itirazın reddedildiği, ancak icra takibinin muvakkaten durdurulması yönünde karar verilmediği halde, borçlu aleyhine inkar tazminatına hükmedildiği görülmektedir....

          Alacaklı tarafından borçlu aleyhine borç ödemeden aciz vesikasına dayalı olarak takip başlatıldığı, borçlunun icra dairesinde yaptığı borca itirazında, alacağa ilişkin 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek borca itiraz ettiği ve zamanaşımına dayanan borca itirazın alacağın esasına yönelik bir itiraz olmadığından dolayı itirazın kaldırılması istemi de esasa ilişkin olmayan bir nedene dayanmamaktadır. İtirazın kaldırılması istemi esasa ilişkin olmayan nedenle yerinde bir gerekçe ile kabul edildiğine göre, borçlu aleyhine tazminatı hükmedilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmekle beraber anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile.... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17.06.2014 gün, 2014/166E.-2014/675K....

            Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, ödeme emrine itiraz icra mahkemesine yapılır (İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 168/1-4 ve 5; m. 169; m. 170,I). Ödeme emrine itiraz süresi beş gündür. Yani, borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir (İİK m. 168/1-4 ve 5). Borçlunun beş gün geçtikten sonra yaptığı itiraz geçersizdir. İlgililer için konulmuş süreler hak düşürücü niteliktedir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuk El Kitabı, Ankara 2013, s. 143, 778, 779). 13. Borçlunun takip konusu kambiyo senedindeki (kendisine ait olduğu iddia edilen) imzanın kendisine ait olmadığını bildirmesine (imzayı inkâr etmesine) imzaya itiraz denir. İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir (Kuru, s. 783,799). İİK’nın 168. maddesinin 1. fıkrasının 4 ve 5. bentleri gereğince imzaya ve borca itirazın beş günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur....

              veya imzaya ilişkin herhangi bir itirazı olmadığını, davacı tarafın bizzat borca itiraz da bulunduğunu, her ne kadar borcun kendilerine ait olmadığına dair itiraz da bulunmuşlarsa da; taraflar arasında düzenlenmiş dilekçe ekinde sunulan iş sözleşmesi bulunduğunu, davacının diğer itirazlarının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve kabul etmediklerini, davacıların tamamen haksız olarak ve süre kazanmak kastıyla bu davayı açtığını, izah edilen ve resen dikkate alınacak sebeplerle; davacı borçlu şirketin hukuki dayanaktan yoksun borca itiraz davasının reddine, davanın kötü niyetli olması nedeniyle takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

              HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/152 KARAR NO : 2020/2281 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/11/2019 NUMARASI : 2019/423 ESAS 2019/610 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Küçükçekmece 2....

              Bu bakımdan imzaya itiraz haksızdır. Öte yandan borçlu borca itiraz ettiğini bildirmekle birlikte itirazını hangi somut gerekçeye dayandırdığını açıklamadığı gibi İİY'nın 169/a maddesinde sayılan belgelerden birini de sunmamıştır. Bu nedenle borca itiraz isteminde haksız bulunmuştur...." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, İmzaya ve borca itirazın reddine, İtiraz ile birlikte İİY’nin 170/2. maddesine göre takibin durdurulması kararı verilmediğinden, İİY’nin 170/3. maddesi gereğince borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmolunmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; yerel mahkemece İİK'da belirtildiği üzere borçlunun borca karşı haksız itirazda bulunması karşısında reddedilen miktardan %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerekirken kötü niyet tazminatına karar verilmediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu