İİK'nun 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan icra takibinde, borca itirazın, yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda, borçlu, takipten itibaren işleyecek faiz oranına itiraz ederek borca itirazda bulunmuş olup, ödeme emrinin 20/06/2008 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal beş günlük itiraz süresinden sonra 15/03/2016 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu ve tebligat usulsüzlüğü yönünde bir şikayetinin de bulunmadığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece, İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca borca itirazın süre yönünden reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Somut olayda borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuru, mevcut hali ile borca itiraz niteliğinde olup icra dairesine yapılması gerektiğinden icra mahkemesine yapılan itiraz hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece borca itiraz niteliğinde olan başvurunun, icra dairesine yapılması gerektiği gerekçesi ile reddine karar verilmesi gerekirken, istemin şikayet olarak nitelendirilip işin esası yönünden inceleme yapılarak reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuçta istemin reddine karar verildiğine göre, sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
CEVAP : Davalı alacaklı T4 vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı borca itiraz etmiş ise de borcunu ödediğini yazılı delille ispatlayamadığını, senetlerdeki imzaya itiraz etmediğini, davacının dilekçesinde bildirmiş olduğu Mersin C.Başsavcılığının 2016/20807 soruşturma sayılı suç duyurusu dilekçesinin 5.nolu parağrafında tebligatlardan haberdar olduğunu ve muhtar azasından teslim aldığını beyan ettiğini, bu nedenle takipten 01/06/2016 tarihinde haberdar olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, yapılan tebligatların usulüne uygun olduğunu, davacının itirazının tek nedeni icra takibini sürüncemede bırakmak olduğunu, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı T3 ve Yıldız Nakliyat...Şirketine ödeme emri henüz tebliğ edilmediğinden davanın süresinde açıldığını, takip tarihine kadar işletilen faiz yönünden borca itiraz niteliğinde değerlendirme yapılamayacağını, kamu düzeninden olması sebebi ile süresiz şikayet hakkı bulunduğunu, davacı Yıldız İnşaat...Şirketi yönünden de şikayetin borca itiraz olarak değerlendirilerek süresinde açılmadığı gerekçesi ile verilen kısmi ret kararının da hatalı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Alacaklı tarafından borçlular hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, ödeme emrinin davacı borçlu Yıldız Nak...Ltd. Şirketine 17/01/2020, T3'a 24/01/2020, Yıldız İnşaat... A.Ş.'ye 11/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 18/12/2019 tarihinde açıldığı görülmüştür....
Bu durumda mahkemece ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet üzerinde durulmalı, öğrenme tarihine de dikkat edilerek süresinde bir şikayet olduğu belirlenir ise ödeme emri tebliğinin usule uygun olup olmadığı tespit edilmeli, ödeme emri tebliğinin usule uygun olmadığı anlaşılır ise uyuşmazlık konusu itiraz ve şikayetlerin süresinde olduğu kabul edilerek bu itiraz ve şikayetlerin esası hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmeli iken, ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğünün ileri sürülmediği gerekçesiyle itiraz ve şikayetlerin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Davacı vekilinin bu hususlara yönelik istinaf başvurusu yerindedir....
B-DAVACI TARAFIN SENEDİN KAMBİYO VASFINA YÖNELİK ŞİKAYETLERİ VE BORCA İTİRAZLARI YÖNÜNDEN YAPILAN İSTİNAF İNCELEMESİNDE; Davacıların diğer başvuruları 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 168/3- 5. maddesine dayalı, kambiyo vasfına yönelik şikayet ve borca itiraz niteliğindedir ve aynı maddeye göre itiraz ve şikayetin beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre en geç ödeme emrinin, itiraz ve şikayet edene tebliğinden itibaren başlar ve hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilir. Somut olayda, borçlulara ödeme emrinin 02/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, yasal 5 günlük şikayet ve itiraz süresinin 07/11/2019 tarihinde sona erdiği halde, davacı borçluların süresinden sonra 23/06/2020 tarihinde icra mahkemesine müracaatla şikayet ve itirazda bulunduğu, başvurularında tebligatların usulsüzlüğüne yönelik bir şikayetlerinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, borca itirazın süresinde ve usulüne uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İİK 8.maddesi Tutanaklar başlığı ile düzenlenmiş, icra tutanaklarının nasıl düzenleneceğini hüküm altına almıştır. Aynı Yasanın 62. maddesi ise “İtiraz, süresi ve şekli” başlığı ile düzenlenerek borca itirazın nasıl ve hangi sürede yapılacağını belirtmiştir. Ayrıca bu maddenin son fıkrası ile “Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir.” diyerek itiraz halinde belge verilmesini hüküm altına almıştır. Borçlu Belediye, borca itiraza ilişkin dilekçeyi ibraz ettiğinde buna ilişkin zimmet defterine, evrakın teslim alındığına ilişkin icra memuru imzasını almıştır. Bu imzanın icra memuruna ait olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu zimmet defterinin ilgili sütununda evrakın sayısı ve tarihi bulunmakta, bu tarih ve sayı da icra dosyasında bulunan itiraz dilekçesindeki tarih ve sayı ile örtüşmektedir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borca itiraz ve senedin teminat senedi niteliğinde olup olmadığı hususunda da bilirkişi incelemesi yapılmadığını, müvekkilinin senet üzerindeki miktarı kendisi doldurmadığını, davalı banka tarafından usulüne uygun olarak hesap kat ihtarı gönderilmediğini, davalı bankaya belirtilen miktarda borcu bulunmadığını, bilirkişi incelemesi yapılarak borca ve faize itirazlarının değerlendirilmesini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, şikayet ve itirazlarının kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Uyuşmazlık, kambiyo takibinde, senedin kambiyo vasfını yitirdiğine ilişkin şikayet ile borca yönelik itiraza ilişkindir....
Borca itiraz yönünden istinaf incelemesinde; Davacı vekili olarak ilk olarak müvekkillerinin davalıdan 100.000,00TL tutarında aylık %10 faizle borcuna karşılık boş senet verdiğini ve alacaklıya bugüne kadar 130.000,00TL ödemede bulunduğunu beyanla borca itiraz etmiştir. İcra Mahkemeleri, şikâyet ve itirazları belli bir usule uyarak yargılayan ve objektif hukuk kurallarını şikayet ve itirazlara uygulamak suretiyle bunları takip hukuku bakımından kesin hükme bağlayan mahkemelerdir. Bu mahkemeler, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevini yerine getirirken, kural olarak tanık dinleyemeyeceklerinden dar (sınırlı) yetkili olup, sahtelik iddiasını inceleme yetkileri de genel mahkemeye göre daha kısıtlıdır. Genel mahkemeler, senetteki sahtelik iddiasını, Hukuk Muhakemeleri Kanununun verdiği yetkiyle daha detaylı bir biçimde inceleme olanağına sahip bulunmaktadırlar....
CEVAP Borçlu cevap dilekçesinde; ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren yasal süresi içerisinde dosya borcuna itiraz edilmiş olduğu, süresinde yapılan bu itiraz üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın yerinde ve hukuka uygun olduğu, itiraz dilekçesi ekinde borçlu firma tarafından vekil tayin edildiklerine ilişkin usulüne uygun vekaletname bulunduğu, borçlu firma ile aralarında vekalet ilişkisinin devam ettiği, bu sebeple vekil sıfatıyla usulüne uygun olarak itiraz edildiği, dolayısı ile takibin durdurulmasına karar verildiği, itiraz dilekçesi ekinde gönderilen imza sirkülerinin şirket vekilliği görevlerini sona erdirmediği ve, şikayet edenin bu iddiasının hukuk dayanaktan yoksun olduğu iddiaları ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....