Borçlu 19/10/2017 havale tarihli dilekçesi ile yetkiye ve borca itiraz etmiş, 20/12/2017 tarihinde açılan dava ile itiraz dilekçesi tarihinin tebligatı öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi istenilmiş, mahkemece şikayetin kabulü ile tebligatın usulsüzlüğüne ve öğrenme tarihinin 20/12/2017 tarihi olarak tespitine karar verilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. Borçlu, şikayet dilekçesinde ödeme emrinin tebliğ tarihinin, itiraz dilekçesinin verilme tarihi olarak düzeltilmesini istemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece ödeme emrinin borçluya 08/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ödeme emrine karşı şikayet ve itirazlarını bildiren dilekçesini 14/11/2018 tarihinde mahkemeye sunduğu görülmüş olup süresinde yapılmayan şikayet ve itirazların reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek şikayete konu olan işlemlerin süresiz şikayete tabi olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, ödeme emrinin usulüne uygun düzenlenmediği iddiasına dayalı ödeme emrinin iptali, borçlunun borca, imzaya ve tüm fer’ilerine itirazına ilişkindir....
Somut olayda; davacının istinafa konu davada usulsüz tebliğ şikayetinin bulunmamasına, başka bir dosyada tebliğin usulsüz olduğu iddiasında bulunduğunu bildirmesine karşın, Mahkemece davacı talebinin dışında tebliğin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının incelenmesi HMK'nın 26. maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu gibi, davacının usulsüz tebliğe ilişkin şikayeti mevcut olduğu halde şikayet sonucu verilen kararın kesinleşmesi beklenmeksizin davanın süre yönünden reddine karar verilmesi HMK'nın 166/1. maddesine aykırı ve isabetsizdir. O halde davacının aynı Mahkemede açtığı 2018/941 Esas sayılı dosyada usulsüz tebliğ şikayetinin reddine dair karar İstanbul BAM 20....
karşı komşusu haberdar edilerek ve muhatabın kapısına haber kağıdının yapıştırılıp tebligatın muhtara bırakıldığını dolayısıyla ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, icra dosyasında iki borçlu bulunduğunu, aynı ödeme emri davacının yetkilisi olduğu şirkete tebliğ edildiğini, tebliğ parçasını davacının kendisinin aldığını bu nedenle davacının takibi tesadüfen öğrendiği iddiasının yersiz olduğunu, davacı vekilince icra müdürlüğüne yapılan itiraz dilekçesinde borca açıkça itiraz edilmediğini tüm bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın/şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince;" Takip dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafça davacı borçlu aleyhinde toplam 26.779,92 TL üzerinden 26/09/2019 tarihinde haciz ve tahliye talebi ile takibe geçildiği, örnek 7 no.lu ödeme emrinin davacı borçlunun "Sahil Mah.Cami Sok.No:23/2 Çiftlikköy/Yalova" adresine tebliğe çıkarıldığı ve muhatabın çarşıda bulunması sebebiyle 02/10/2018 tarihinde muhtara tebliğ edildiği görülmüştür. Uyuşmazlık, ödeme emri tebliğinin usulsüz olup olmadığına ve borca itiraza ilişkindir....
Taraflar arasındaki usulsüz tebligat şikayeti ve imzaya itiraz nedeni ile yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine, imzaya itirazın reddine karar verilmiştir. Kararın itiraz eden borçlu vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı itiraz eden borçlu vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Borçlu itiraz dilekçesinde, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu tebliğ tarihinin 02.04.2018 olarak düzeltilmesi gerektiğini, imzanın kendisine ait olmadığı ve borcu bulunmadığı iddiaları ile takibin iptali ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir. II....
Somut olayda; davacı borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının 25.08.2020 tarihinde icra müdürlüğünce oluşturulduğu ve 27.08.2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, alacaklının talebi bulunmadan 26.08.2020 tarihinde düzenlenen ödeme emrinin borçluya 31.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 07.09.2020 tarihinde borca itiraz ettiği, alacaklının talebi bulunmadan gönderilen ödeme emrinin borçluya yeni itiraz hakkı vermeyeceği, borçlunun ilk ödeme emri tebligatına göre süresinden sonra itirazda bulunduğu, davalı ilk tebliğ edilen ödeme emri mazbatasının usulsüz düzenlendiğine ve usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin süresinde şikayette bulunmadığı, dosya kapsamı ve delil durumu değerlendirildiğinde, istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK.353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, usulsüz tebliğ şikayeti ve kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde borca itiraz istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
Somut olayda; dava dilekçesinde açıkça ödeme emirlerinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayet bulunmadığı, ödeme emrinin davacı borçluya TK'nın 16. maddesine göre 22/09/2020 Salı günü tebliğ edildiği, itiraz süresinin son günü olan 27/09/2020 tarihinin Pazar gününe denk gelmesi nedeniyle sürenin 28/09/2020 Pazartesi gününe uzadığı, ancak davacı borçlunun ise hak düşürücü süre geçtikten sonra 29/09/2020 tarihinde yetkiye ve imzaya itiraz ettiği anlaşıldığından, mahkemece davanın süre aşımından reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
a ait olmadığını bonodaki imzaya itiraz ettiklerini, borca ve fer'ilerine de itiraz ettiklerini, takibe konu bononun gerçek bir borç ilişkisine dayanmadığını alacaklı ve ilişkili olduğu kişi veya kişilerce murisin hesabında bulunan yüklü miktardaki meblağın banka hesabından alınabilmesi için düzenlenen sahte bir bono olduğunu, öncelikle takibin iptali ile dosyadan alacaklı vekiline ödenen 203.820,01 TL nin İcra Müdürlüğü hesabına iadesinin ve borca, ferilerine ve imzaya olan itirazlarının dikkate alınarak senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ve alacağın %10'u kadar para cezasına hükmedilmesini talep etmişlerdir. Borçlular birleşen dava dosyasında icra mahkemesine başvuru dilekçelerinde; murisleri ... hakkında ......