Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir" denilmiştir. Bu yönetmeliğe göre 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur....

    Tebligat usulsüzlüğü şikayeti süresiz şikayete tabi olmayıp ilgilisinin öğrendiği tarihten itibaren İİK'nun 16. maddesi uyarınca 7 günlük sürede icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerekir. İcra dosyasına sunulmuş itiraz dilekçesinde tebligatın usulsüz olduğunun beyan edilmesi yeterli değildir. Davacı tebligatı11/11/2019 tarihinde öğrendiğini iddia ettiğine göre dava tarihi dikkate alındığında 7 günlük şikayet süresi geçmiştir. Bu süre içinde de icra mahkemesine başvurup tebligatın usulsüzlüğü ileri sürülmediğinden İlk Derece Mahkemesince şikayetin süreden reddine dair karar yerindedir....

    Davacı alacaklı vekilinin bu durdurma kararına karşı İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı icra memur muamelesine şikayet davasında bozmadan sonra yapılan yargılamada davanın kabulüne karar verilmiş ve davalı borçlu vekilinin temyizden vazgeçmesi üzerine verilen karar kesinleşmiştir. Tebligat usulsüz olsa dahi bu husus borçlunun şikayeti üzerine icra mahkemesince tespit edilmeden icra müdürlüğü kendiliğinden ya da borçlunun talebi üzerine tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle iptâline karar veremeyeceğinden 22.03.2012 tarihli tebligatın iptâli ve takibin durdurulması kararı yanlış olmuştur....

      Tebligat adresinin borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir.Adrese dayalı kayıt sistemi ise gerçek kişiler yönünden olup, tüzel kişiler hakkında 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Zira tüzel kişiler adına ve adı geçenin ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur....

        O halde mahkemece Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun usulsüz tebliği öğrendiği tarihin tebliğ tarihi olduğuna karar verildikten sonra, bu durumda da şikayetin İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen (7) günlük yasal sürede olduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, tebligat usulsüzlüğü şikayeti reddedilerek işin esasının incelenmemiş olması doğru değildir. Öte yandan borçlu malik meskeniyet şikayetinde bulunabilir. Taşınmazla ilgisi olmayan ...'ın şikayet hakkı bulunmadığına göre ... yönünden şikayetin bu sebeple reddedilmemiş olması da doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, açıklanan ilkeler doğrultusunda şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, süre aşımı nedeniyle istemin reddi yönünde hüküm tesisis isabetsizdir....

          No 21/1 Korkuteli ...” olduğu, 04.10.2016 tarihli Kredi Sözleşmesinde şikayet eden ipotek borçlusunun adresinin yazılı olmadığı, bu sözleşme ile ilgili 03.10.2016 tarihli Kefalet Sözleşmesindeki şikayet eden borçlunun adresinin resmi senette belirtilen adres ile aynı olduğu, 18.04.2017 tarihli Kredi Sözleşmesinde şikayet eden ipotek borçlusunun adresinin yazılı olmadığı, bu sözleşme ile ilgili 18.04.2017 tarihli Kefalet Sözleşmesinde şikayet eden ipotek borçlusunun adresinin “... ... ...” olarak belirtildiği, şikayet eden ipotek borçlusunun adresinin hesap kat ihtarnamesinde “... No: 255/2 ... ...” olarak gösterildiği, ihtarnamenin hesap kat ihtarnamesinde belirtilen adrese gönderildiği, tebliğ işleminin 18.01.2021 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapıldığı ancak “......

            İİK'nun 82/12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun’un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabidir. Bu süre haczin öğrenildiği tarihten başlar. Borçluya hacze ilişkin tebligat yapılmamış veya usule uygun yapılmamış ise borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazına 29/05/2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlendiği, borçlunun usulsüz tebliğ edildiğini iddia ettiği 103 davetiyesinin 15/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür....

              CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar tebligatın usulsüzlüğünden bahisle itiraz yapılmış ise de esasında tebligatın usulsüzlüğü değil yokluğunun söz konusu olduğunu, müvekkilinin de madde 5/2 kapsamında olduğunu, keza takipten önce alınmış elektronik tebligat adresi bulunduğunu ve sistemde gözüktüğünü, elektronik posta adresi olmasına rağmen kanun ve yönetmeliğe aykırı olarak posta yoluyla tebligat yapıldığını, tebligat yokluğu durumunda ortada bir hukuki işlemin olmadığından yapılmış bildirimin de geçersizliğinin söz konusu olduğunu, nitekim tebligat yokluğu durumunda yeniden tebligat çıkarılması gerektiğini, buna karşın usulsüz tebligatta ise yapılmış bir tebligat işlemi olmakla beraber belirli tebligat hukuku kurallarına uyulmadığını, böyle bir durumda usulsüz tebligatın geçerli olabilmesi, muhatabın bu tebligatın içeriğini öğrenmesine bağlı olduğunu, muhatap usulsüz tebligatı bir şekilde öğrenmiş ve bunu beyan etmişse, Tebligat Kanunu m. 32 uyarınca öğrenme...

              İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, ilamsız takipte yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü yönündeki şikayet konuludur. Her ne kadar davacı yanca dava dilekçesinde davanın gecikmiş itiraz olarak nitelendirilmesi yapılmış ise de hukuku uygulamak hakimin görevi olması dolayısıyla ve tüm dosya kapsamında davacı beyan ve iddialarının takipte yapılan ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü iddiasına dayanması ve takibin türüne göre diğer itirazların icra müdürlüğü dosyasına yapılacağından bahisle, nitelendirme usulsüz tebligat şikayeti olarak yapılmıştır. Tüzel kişi olan borçlu şirkete, ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir....

              Şikayet süresinin geçirilmesinden sonra borçluya kayyum atanmış olması sonuca etkili değildir. Diğer bir ifadeyle bu husus şikayet süresini yeniden başlatmaz. O halde mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de; mahkemece tebligatın usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32.maddesine göre tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi yerine ödeme emrinin iptali yönünde hüküm tesisi doğru değildir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu