Kural olarak, dosya borcunun ihtirazi kayıt konulmaksızın ödenmesi halinde haczin kaldırılması gerekeceğinden haczedilmezlik şikayeti konusuz kalır. Ancak ödeme şikayete konu hacizler nedeniyle dosyaya gelen para ile yapılmış ise, borçlunun haczedilmezlik şikayeti incelenip sonuçlandırılmalıdır. Her ne kadar, mahkeme gerekçesinde borçlu tarafından 30.06.2015 tarihinde dosyaya ödeme yapıldığından ve dosya borcu kalmadığından bahsedilmiş ise de, anılan tarihte borçlunun icra dosyasına ihtirazi kayıtsız yaptığı bir ödeme görülmemektedir. Dosya borcu konulan haciz ve gönderilen haciz ihbarnameleri üzerine dosyaya 3. şahıslar tarafından yapılan ödemeler ile kapatılmış olup, anılan ödemeler haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesine engel teşkil etmez. Bu nedenle, şikayetin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın konusu kalmadığından bahisle ret kararı verilmesi doğru değildir....
Şikayet süresi, İİK. nun 16/l.maddesi uyarınca yedi gün olup; şikayet konusu işlemin öğrenildiği tarihten başlar. Şikayet konusu işlem şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden başlar. Ancak tebliğ tarihinden daha önce öğrenmiş ise öğrenme tarihinden başlayacağı tabidir. ( Yargıtay 34 XX 340/27204, 2012/11676 E.K ) Meskeniyet iddiasında bulunulan taşınmazın kaydına 03/11/2017 tarihinde haciz şerhi işlenmiş, borçlu 03/01/2019 tarihli dilekçesi ile bu haczin kaldırılmasını talep etmiş olup, borçlu/davacı da en geç bu tarihte davaya konu taşınmazın haczinden haberdar olmuş demektir. Bu sebeple de 7 günlük şikâyet süresi 03/01/2019 tarihinde başlamıştır. Ancak davacının bu tarihten sonraki 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 30/01/2019 tarihinde haczedilmezlik şikâyetinde bulunduğu anlaşılmıştır....
İstinaf Sebepleri Borçlu istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece tebligatın usulsüzlüğü, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğinde değerlendirilerek şeklen geçersiz kabul edilmişse de, maddi hukuka yani Kat Mülkiyeti Kanunu'na dayalı takibin yönlendirileceği kişi ve tüzel kişilerle ilgili açıklamalarının bu usulsüzlükte yok sayılarak göz önünde tutulmadığını, tebligatın Tebligat Kanunu'ndan kaynaklanan usulsüzlüğü bir yana, mevcut olan takipte ne alacaklı davalının ne de davacı müvekkilinin takip ehliyetlerinin mevcut olmaması tebligatın baştan yok sayılmasını gerektirirken yerel mahkemece ödeme emrinin tebliğ tarihinin 17.11.2021 olarak tespitine karar verilmesi, verilen şikayetin kabul kararını da etkisizleştirdiğini, yerel mahkemenin eksik inceleme ve değerlendirme sonucu karar verdiğini, çünkü kendilerinin takip ehliyeti bakımından hem davacı borçlu müvekkil hem de davalı alacaklı yönünden itirazlarda bulunduklarını, yine yerel mahkemece takibin iptaline yönelik taleplerinin sadece...
İİK'nun 82/4 maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetinde; ispat külfeti borçluya ait olup, ispat ise mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile mümkündür. Somut olayda, borçlunun çiftçilikle uğraşması nedeniyle malik olduğu taşınmaza yönelik haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu yargılama aşamasında vekilinin vekillikten çekilme dilekçesinin şikayet edene tebliği üzerine, asil şikayetçinin duruşmaya katılmadığı, delil avansının yatırılmadığı, bu nedenle davanın kanıtlanamadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiş ise de; delil avansının yatırılması hususunda borçlu ya da vekiline herhangi bir tefhim ya da tebligat yapılmadığı, süreye ilişkin ara kararda sürenin “kesin” olduğunun belirtilmediği ve verilen sürede ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının açıklanmadığı görülmektedir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir (Hukuk Genel Kurulu'nun 12.12.2012 tarih, 2012/9-1202-1218 E.- K. sayılı ilamı)....
İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Diğer yandan, İcra ve İflas Kanunu'nda, taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi şeklinde bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz, yeni bir haciz olmakla borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı bulunmaktadır....
Somut olayda, hakkında haczedilmezlik iddiası ileri sürülen traktörün, haciz ve şikayet tarihinde şikayetçi borçlulardan sadece T1 adına kayıtlı olduğu, diğer şikayetçi borçlu T2 adına kayıtlı olmadığı görülmektedir. Bu durumda şikayete konu aracın haciz ve dava tarihi itibarıyla maliki olmaması nedeniyle, şikayetçi borçlulardan T2'ın aktif husumetinin bulunmadığı görülmekle bu davacının şikayetinin aktif husumet ehliyetinin bulunmaması gerekçesiyle reddine karar verilmesi yerindedir. İİK'nın 82/1- 4. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, davanın devamı sırasında da haczin geçerliliği dava şartı olup, davanın her aşamasında gözetilmelidir....
Davacı tarafça sair fesih sebeplerinin yanında satış ilanının vekil yerine asile tebliği nedeniyle, satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü de fesih sebebi olarak ileri sürülmüştür. Dosyanın tetkikinde, davacı borçlu vekili Av. T2 davacı ve diğer borçlular adına haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu Dörtyol İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/186 E 2019/132 K sayılı kararı ile şikayetin reddine karar verildiği, bu kararda adı geçen vekilin davacı borçlu vekili olarak yazılı olduğu, bu kararın 10/05/2019 tarihinde icra dosyasına sunulduğu, bu aşamadan sonra 23/06/2020 tarihinde satış kararı verildiği, satış ilanının davacı borçlu asile gönderildiği ve 25/06/2020 tarihinde davacı borçlu asile bizzat tebliğ edildiği, vekile ise tebliğ yapılmadığı anlaşılmıştır....
Her ne kadar örnek no:14 tahliye emri tebliği usulsüz ise de, davacı kiracı tebligatı öğrendiğini beyan ettiğinden usulsüz olan tebligat geçerli hale gelmiştir. Bu durumda 7201 sayılı Tebligat Kanunu'n 32. maddesi uyarınca davacı kiracıya örnek no:14 tahliye emri tebliğ tarihi davacı kiracı tebligatı öğrendiği tarihi beyan etmediğinden en geç dava tarihi itibariyle tebligatı öğrendiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğundan dosyada aksi kanıtlanmayan tarih olan 01/11/2022 tarihidir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32 . maddesi ile 2004 sayılı İİK'nun 16.maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne, Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü'nün 2022/18483 Esas sayılı icra takip dosyasından davacı borçluya gönderilen örnek no:14 tahliye emrinin tebliğ tarihinin 01/11/2022 olarak düzeltilmesine'' karar verildiği görülmüştür....
ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihleri olan 29/01/2021 olarak düzeltilmesi ve takibin durdurulması talebinde bulunulduğu, mahkemenin dava dilekçesi ve ileri sürülen maddi vakalar kapsamında tebligat usulsüzlüğü şikayeti yönünden inceleme yapılılarak karar vermesi gerekirken, usulüne uygun yapılmış bir ödeme emri tebliği bulunmamasına rağmen ve şikayetin tebligatın usulsüzlüğüne yönelik olmasına rağmen mahkemece hatalı değerlendirme yapılarak her ne kadar İİK'nun 65. madde gereğince gecikmiş itiraz açısından yargılama yapılarak davacının öğrenme tarihi olan 29/01/2021 tarihinden itibaren yasal 3 günlük süre geçtikten sonra davanın 09/02/2021 tarihinde açıldığı gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmişse de, tebligat usulsüzlüğü şikayeti yönünden yasal 7 günlük şikayet süresinin geçmiş olduğu gerekçesiyle şikayetin reddi gerektiğinden ve sonuçta istemin süre aşımı nedeniyle reddedildiği görüldüğünden dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin...
Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine ait olup, ihalenin feshini isteyen davacının, kendisine ya da vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu da, ayrıca ve açıkça ileri sürmediği sürece, bu husus kamu düzeninden olmadığından, mahkemece resen fesih nedeni olarak incelenemez. Davacıların 14.3.2017 tarihli şikayet dilekçelerinin incelenmesinde; davacılardan ...'e yapılan satış ilanı tebliğ usulsüzlüğünün fesih nedeni olarak ileri sürülmediği, sadece davacı ... adına gönderilen tebligatın usulsüz olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı ... yönünden Bölge Adliye Mahkemesi'nce, yanılgılı değerlendirme ile davacı ... ...'ye yapılan tebligat usulsüzlüğü gerekçe gösterilerek, ihalenin usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır....