Tebligat Kanunu'nun Uygulanması'na Dair Yönetmelik'in 16/2. maddesine göre de; ''Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.'' 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek, bu adrese T.K.'...
Kaldı ki, 6100 sayılı HMK'nın 62 ve 68., Avukatlık Kanununun 41 ve 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 11. maddelerine göre vekille takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması gerekmekte olup, asile yapılan tebliğ yok hükmünde olduğundan, davacı borçluya yapılan tebliğin hükmü bulunmamaktadır. İİK'nın 82/1- 12. bendi uyarınca açılan meskeniyet iddiası bir şikayet olup, 7 günlük şikayet süresinin başlangıcı tebliğ değil, öğrenmedir. Buna göre, davacının 16/03/2021 tarihli vekile yapılan 103 davet kağıdı tebliği ile haczi öğrendiği kabul edilerek, bu tarih dikkate alındığında, 29/11/2021 tarihinde yapılan şikayetin süresinde bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur....
Somut olayda; meskeniyet iddiasında bulunulan taşınmazın 19.10.2012 tarihinde haczedildiği, haczin borçluya 103 davetiyesi ile 13.8.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 22.8.2013 tarihinde haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz haczine ilişkin 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet de İİK'nun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabi olup, borçlu meskeniyet şikayet dilekçesinde açıkça 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddiada bulunmamış, tebliğ tarihinde ve halen annesinin rahatsızlığı sebebiyle Nevşehir ilinde olduğunu ileri sürmüştür....
T2 olduğunu,icra dosyasından, boşanma davası için verilen yetki belgesine dayanılarak vekile tebligat çıkarılamayacağını ifade etmektedir. O halde ilk derece mahkemesince boşanma davasına ilişkin dosyanın getirtilerek kendisine 103 davetiyesi tebliğ edilen Av.Lale Türkoğlu'nun vekaletname veya yetki belgesi sunup sunmadığı, yetki belgesi sunması halinde bu kez yetki belgesinin hangi hususları kapsadığının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Ancak davacı vekili davacının taşınmazın haczinden bilirkişinin konuta gelmesi ile haberdar olduğunu ifade etmektedir. İcra dosyasının tetkikinde keşfin 10.12.2020 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Bu durumda taşınmazın haczinden 10.12.2020 tarihinde haberdar olunmuş olup İİK nun 16. Maddesinde belirtilen yedi günlük şikayet süresi geçirilmiştir. Davacının icra emri tebligat usulsüzlüğü ve öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılmasına ilişkin bir şikayeti yoktur....
Borçlu vekili ise şikayet dilekçesinde, sadece 24/06/2013 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, açıkça şikayet konusu yapılmayan 29/01/2014 tarihli 103 davetiyesi tebliğ işlemine göre 13/01/2015 tarihinde yapılan başvuru, yukarıda açıklanan yasa hükmünde öngörülen 7 günlük şikayet süresinden sonradır. Bu durumda mahkemece, ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile diğer itiraz isteminin reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir....
Borçluya gönderilen 13 Örnek ödeme emri borçlunun tatilde olduğundan bahisle Tebligat Kanununun 21.maddesine göre, dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir davetiye ise borçlu ile birlikte çalışanı . ..ye imzası karşılığı tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun vekili, yargılamaya katılmış ve ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü yargılama aşamasında ileri sürmüştür. Ancak davalı borçlu vekili, tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi süresinde de takibe itirazda bulunmamıştır.Bu durumda 27/08/2014 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra Mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30/03/2005 tarih ve 2005/6-190-220 ve 28/09/2005 tarih, 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası "şikayet" niteliğinde olup, İİK.nun 16/l.maddesi gereğince 7 günlük süreye tâbi olduğundan, ileri sürülmediği takdirde mahkemece resen nazara alınamaz. Somut olayda, borçluya örnek 10 ödeme emrinin 12.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği, başvurunun ise 25.03.2014 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Borçlunun icra mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinde, tebligatın usulsüzlüğüne yönelik bir şikayette bulunmadığı halde mahkemece bu hususun resen incelenerek tebliğ tarihinin düzeltildiği ve düzeltilen tebliğ tarihine göre yetkiye ve borca itirazların esastan incelenerek reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Somut olayda, şikayet edene hesap kat ihtarı tebligatı yapılmış olmakla, her ne kadar tebligat usulsüz ise de borçlu tarafından en geç icra emri tebliğ tarihinde bu husustan haberdar olunduğu nazara alındığında şikayet süresinde olmadığı gibi, borçlunun dava dilekçesinde getirdiği kat ihtarnamesine ilişkin tebligat usulsüzlüğü şikayetini, istinaf başvurusunda ileri sürmediği görülmüştür. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince re'sen kat ihtarı tebligatı usulsüzlüğü değerlendirilemeyeceğinden borçlunun istinaf dilekçesi içeriği gözetilerek sair istinaf sebeplerinin incelenmesi ile yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 6....
da gözetilerek şikayete konu takip dosyalarından davacı/borçluya tebliğ edilen 103 davetiyesi var ise; tebligat mazbatalarının titizlikle araştırılarak temini, tebligat mazbatalarının bulunamaması halinde ilgili PTT müdürlüğünden tebligat teslim belgelerinin getirtilmesi, tebligat mazbatalarının kayıp olduğunun ve tebligat teslim belgelerinden de sonuca ulaşılmasının mümkün olmaması halinde ise tebligatın usulüne uygun yapıldığını ispat yükünün tebligatın yapılmasını isteyen tarafta olduğu gözetilerek öncelikle davacının 103 davetiyesi tebliğinin usulsüzlüğüne yönelik şikayetinin değerlendirilmesi gerekirken bu yönde olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılıp karar verilmeden ödeme emri tebliğine yönelik şikayetin incelenmesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- a-6. maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir....
İlk derece mahkemesi kararında özetle; Dava İİK'nın 82/12 maddesinde belirtilen meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. Meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinin İİK'nun 16/1 maddesine göre 7 günlük sürede yapılması gerekmektedir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Borçlunun haczi daha önce öğrendiğine yönelik bir bilgi veya belge yoksa kıymet takdiri raporunun ona tebliğ edilip edilmediğine bakılmalıdır. Kıymet takdiri raporu borçluya tebliğ edilmişse yedi günlük süre bu raporun tebliğ tarihinden itibaren başlar. ( 12.Hukuk Dairesi E.2016/5391,K. 2016/23159) Elbistan İcra Müdürlüğü'nün 2020/38 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı borçlunun eski vekiline kıymet takdirine ilişkin bilirkişi raporunun 13/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, Elbistan İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/55 esas sayılı dosyasında kıymet takdirine itiraz davası açıldığı ve davanın reddedildiği anlaşılmıştır....